I remember when I met you
All the stars were hanging in mid-air
In these moments - nothing mattered
But the way you caught me in your stare
We were walking - we were talking
We were laughing about the state of our lives
How our fates brought us together
As the moon was rising in your eyes
On and on the night was falling
Deep down inside us
On and on a light was shining right through
Ah La Luna La Luna
The night that we fell under the spell of the moon
Ah La Luna La Luna
The light that will bring me back to you
The light of La Luna
In the hotels, in the cafes
All the world was mad with romance
In the harbor moonlit water
All the ships were swaying in a dance
Then you held me and you kissed me
And I knew I had to be with you
You didn't ask me you just took me
to the tiny bed in your tiny room
On and on the band was playing
A song of surrender
On and on the sun would soon break through
Ah La Luna La Luna
The night that we fell under the spell of the moon
Ah La Luna La Luna
The light that will bring me back to you
The light of La Luna (2)
Now I walk along the streets of Marseilles
the winter sky is cold and gray
and I don't know why I left you that day
And I don't know where you are
(bkz: 80lerde çocuk olmak)
bana Zaman ve La Luna
her şey gitti bak
her şey ağlayarak gitti
sular soğudu
bir Kurban düşüyor şimdi aramıza La Luna
üçümüzden biri kurban
serin bir çizgi çekiliyor gökyüzüne
çok geç çok geç artık
terkedip gidiyor beni teker teker bütün güneşlerim
bir daha hiç dönmeyecekler mi yaşamıma
alnımdan fırlayan bir Kartal yarıp
geçiyor göğü
görünmez bir Çarkın çıldırtıcı gürültüsü
duyuluyor bir yerlerden
uzak anılar
yengeçler gibi
çıkıyorlar bir gün batımına
son güneşler son güneşler de düşüyor
bak
tüm metal dairelerinle sen çıkıyorsun yaşamıma
görünmez güçlerle
karanlık ve anlaşılmaz acılarla, uyandırdığın,
tıpkı kendin gibi,
korkutucu gözüküyorsun
sende hiç insani bir şey yok mu La Luna
her şey mümkün her şey açıklanabilir gözükse de
bir şeyler kenetlenmiş bir yerlerde
sen yine de gel imparator, Gece
ve beni al son bir kez karanlık gözlerine
saçımı ör eskil bir anahtarla La Luna
yüzümü yaralarımı sar sarmala
çaputlar ve karalarla La Luna
beni o yabanıl şölene hazırla
karanlık duvarlardan geçen siluetler gibi
lacivert geceyi bekleyen buzdan çiçekler gibi
belirsiz bir denizi tarayan bir fener gibi
uzayda gümüş bir sarkaç gibi sallanan
Darağacındaki Adam.
bir Keşiş, bir Lehimli
adamotu büyütüyor gözyaşlarından...
isli bir camın altından geçirilen
zehirli bir duman gibi
bulutlar, senin üstünden, kayıyor
kayıyor, La Luna, başlar ve sonlar
bana Zaman ve La Luna
biraz zaman
duyayım bir kez daha o selenli liri
ve Sirenleri, mor şarkılarıyla, uzaklardan...
bertolucci'nin kimi filmlerine temalık eden "ensest" olgusu bu filmde: anne-oğul ilişkisi çerçevesinde, radikal bir havada ele alınıyor. oğlunun yetiştirilmesine büyük ehemmiyet veren bir annenin tutumları, onunla anne-oğul ilişkisinden ileri bir bağın kurulmasına sebebiyet veriyor. bu yolda anne: oğlunun hislerini, açmazlarını kavramaya çalışıp, bunlara çözüm aramaktadır. ancak, tuhaf şekilde cinsel eğitimi de, bu bağ aracılığı ile öğretmeye çalışması, oğlunun şaşkınlıklar içerisinde kalmasına neden olacaktır.