Jean Christopher Grange in romani.Diger kitaplari gibi surukleyici ve okuyucuya bu sefer katil kim sorusunun yanitini onceden vermis olmasina ragmen sasirtmaya devam eden okunmaya değicek bir romandir.
her kitabında olduğu gibi okuyanları bilgisiyle kendisine birkez daha hayran bıraktıracak, tasvirlerde kaybolunacak, verilen paraya değecek roman. grange'in hikayelerine son yazamama handikapı sürsede, son birkaç bölüm idare edilerek kısa zamanda okunulabilir kırmızı kapaklı kitap.
okurken "acaba bu adamın müslüman takıntısı mı var?" diye düşündüğüm yine de diğer kitaplarında olduğu gibi bu kitabının da iyi kurgulanmış olduğunu gördüğüm bir grange romanı.
bu denli uzun ve de karmaşık bir romanı hiç de zorlanmadan yazabilmesiyle, hikayenin çok dallanmamasına rağmen sonunda yine dumur edebilitesiyle tüm takdirleri hakeden grange romanı.. bu adamın zekasına aşığım ben.. kız olsam verirdim lan!**
sonunun gereksiz yere uzatıldığını düşündüğüm, büyük beklentileri karşılamak konusunda sınıfta kalan ve hayal kırıklığına neden olan kitap. okunmasının üzerinden 1.5 sene geçmesinin ardından rafta görüldüğünde, dimağda yalnızca kuru bir "oeehh" hissi uyandırması da cabası tabii.
jacques reverdi karakterinin hem ürperttiği hem de şaşırttığı kitap. betimlemeler ve karakterler her grange eserinde olduğu gibi çok canlı. grange, eski bir gezi yazarı ve gazeteci olmasının avantajını yine mükemmel kullanmış. ustadan, hayran kalınacak bir yapıt daha.
grange'nin her kitapta biraz daha kendini aştığını gösteren şu anda kanımca zirvede olan yayımlanmış son romanı. filmi de çevrilecekmiş. umarız diğerlerine benzemez yoksa bu olağanüstü kurguya çok yazık olcak
marc dupeyrat : seri katilin neden cinayet işlediğini bulmak için bin bir zorluğa göğüs gerek kişidir. amacı; seri katilin beynine nüfuz edip onun cinayet işlemesine neden olan itkiyi bulmaktır. çünkü çok sevdiği kız arkadaşı başka bir seri katil tarafından acımasızca öldürülmüştür ve bunu anlamak onun için çok önemlidir.
jacques reverdi: seri katil olarak bahsi geçen, oldukça karizmatik, zeki, affedemeyeceği tek şey ihanet olan, kanı akıtarak tanrıya meydan okuduğunu düşünen, aşkın nirvanası olarak cinayeti bellemiş, annesinin intiharyla psikolojik travmalar yaşamış, cinayetleri bilinçli olarak işleyen biridir.
--spoiler--
güneydoğu asya'da, yengeç dönencesi ile ekvator çizgisi arasında bir yerlerde bir yol vardır.
siyah kanla çizilmiş bir yol.
korkunun ve ölümün hakim olduğu bir yol..
jean christophe grange'ın aynı isimli kitabında hakkında etraflıca bilgi sahibi olabileceğiniz kan...
artı: kanın siyah olmasının sebebi; kana rengini veren hemoglobinin yanlış hatırlamıyorsam oksijenle beslenmesinden kaynaklanmakla beraber havasız bir odada hemoglobin ihtiyacı olan oksijeni alamayacağındandır.
jean christophe grange'ın kendinden yine beklenecek ölçüde güzel kurgulanmış olağanüstü romanı. gerçi kitabın ortasından gazetecinin de sütten çıkmış ak kaşık olmadığını hissediyorsunuz ama yine de bu kitabın güzelliğini bozmuyor.
Jean Christophe Grangé'ın piskopata bağlatan eseri.
Son 200 sayfasını bi çırpıda okuduğum kitap.
Kitabı okurken:
her gece tırsma, uyumama durumu, Kitap bittikten sonra 5 ila 8gün sürekli sağa sola bakıp katilin nerden çıkacağını düşünme durumu, Bir süre kapalı yerde kalamama durumu, Çevrendeki herkese katilmiş gibi bakma durumu, hatta kendinden şüphelenme durumu, gibi etkiler ortaya çıkabilir.