En iyi film açıklanıp ödül verdikten sonra, yanlış oldu ödül moonlight'ın dediklerinde ekibin şoka girmesi ve yüz ifadeleri olaydı. Kaldılar öyle sahnede mal gibi, bide ödülleri topladılar :)) Tüm dünyanın izlediği törende yanlış zarf vermek nedir ya..
Sinematografisi/efektler/mekanlar/müzik/kıyafetler çok başarılı ama 14 dalda oscar adaylığı alacak bir film değil fazla abartılmış. Emma stone sıradan oynamasına rağmen en iyi kadın oyuncu oscarını aldı, her zamanki haksızlıklar işte. ryan gosling ise çok başarılı.
evrenin kesinlikle paralel olmasi gerektigii gosteren film. ne secimler yapip nerelere gidiyoruz. halbuki yasasak gorsek butun secenekleri, kalmasa icimizde...
ryan gosling ve emma ve stone'un başrollerini paylaştığı kartal tibet ve hülya koçyiğit'in seven ne yapmaz filmine aşırı benzeyen 2016 yapımı harika film.
film müzikalden haz etmeyen sinema severlere dahi müzikali sevdirecek derecede kaliteli müziklere ve müzikal sahnelere sahip. yarattığı masalsı atmosfere rağmen bir an bile seyirciyi elinden kaybetmeyen harikulade kurgulanmış bir eser aynı zamanda.
-spoiler-
mesela planetaryum sahnesinde tam öpüşeceklerken yerçekiminin kaybolmasıyla yıldızların arasında dans etmelerinde dahi bende sanki gerçekten bunu yapabilirlermiş hissi uyandırdı. bir nebze bile sorgulamadım.
filmin finaline doğru bir anda ayaklarının yere basması ve bazı gerçeklerle yüzleşmesi ise sarsıcıydı. bu yönüyle de ayrı beğendim.
-spoiler-
ve tabii ki bir parantez de filmin soundtracklerine açmak lazım. gerçekten muazzamlardı. özellikle filmin arka fonunu oluşturan "mia&sebastian's" song hala kafamın içinde çalıyor.
süper böcüklü kahramanlar, korku ve aksiyona bağlı kalan kitle için kötü film. tavsiyede etmem. çünkü gerçek sanat bu filmdir. hee süpermen uçuyor aman ne sanatsal. asıl film budur diyorum. sadece başroller fazla popüler. amatör olabilirdi oyuncular daha samimi olurdu.
emma stone ve ryan gosling'in basrolleri paylastiklari bir damien chazelle filmi.
müzikal sevmedigim icin özellkle sarki söylenen sahneleri pek begenmedim, ama bazi dans sahneleri tatliydi.
yine de ayarini iyi tutturmuslar, daha fazla olsaydi bayardi.
basrolleri ses konusunda basarisizdi, ama ryan gosling'in piyano caldigi sahneler etkileyiciydi.
özellikle barda yasaklandigi ve isten cikarilacagini bildigi halde bir heyecana kapilip bir jazz eseri calip, sonunda ayaga kalkmasi, ona edilen iltifati hic kale almamasi güzeldi.
bunun yaninda jazz ile ilgili gecen sohbet ve sebastian'in mia'ya jazz'a olan hayranligini anlatmasi.
bana göre filmin en dokunakli sahnelerinden biri belki de cogu insanin ilgisini bile cekmemistir.
mia'nin sahneledigi eser ile ilgili yasadigi hayal kirikligindan sonra ailesinin evine gitmesi ve babasinin bavulunu tasimasiydi.
hep acik bi kapidir ya ailenin yani, onu kücücük bi detayla cok güzel vermisler bana kalirsa.
ardindan bes sene sonraki kisim basliyor.
mia baska biriyle evlemis, cocugu olmus, tesadüfen esiyle birlikte sebastian'in actigi seb's isimli jazz kulübüne giriyor ve sebastian'i piyano calarken görüyor. yine o dokunakli parcayi caliyor.
diger adamla yasadigi her seyi sebastian ile yasiyormus gibi hayal ediyor, donup kaliyor. o cok hüzünlüydü iste ya.
yaninda esini degil sebastian'i hayal ettiginde sahnenin sonunda öpüsüyorlardi, esiyle ise sadece yan yana oturuyorlardi, gitsek iyi olur diyordu esine.
belki de sevdigin insanin degil hayallerinin pesinden kostugunda nasil sonuclandigini gösteren bir sahneydi.
sonuc olarak ikisi de hayallerine kavusmustu ama yine de mutlu son degildi.
Sinema salonunda tüm seyirciler dağıldıktan ve salonda, makine odasında kimse olmadığına karar kıldıktan sonra perde önünde "city of stars" müziği eşliğinde jenerik akarken dans ettiğim doğrudur.
Hala izlemeyeniniz varsa 7'den 77'ye hitap eden bu harikulade film cuma günü vizyondan kalkıyor.
nicholas cage gibi her boka atlayan değil leonardo dicaprio gibi senaryo seçen ryan gosling abimiz oynuyor. imdb 7.5+ üzerine 1.10 oran veriyorum gidin pişman olmazsınız.
ideallerinin ve isteklerinin peşinde giderlerken birbirlerini kaybeden nice sevgilinin yaralarını deşmeyi ve gözlerini yaşartmayı, çok sade ama bir o kadar etkileyici senaryosuyla başarmıştır.