savaşı en iyi anlatan filmlerden biri. adından da anlaşılacağı gibi savaşın sadece bir ilüzyon olduğunu söyler. zira ortada bir dünya savaşı vardır ama savaş esirleri tiyatro hazırlayıp şarkı söylemektedir, 2 tarafın en yetkili askerleri aslında arkadaştır, dağlara çıktığınızda savaşın s'si yoktur, sadece karlı tepelerde bir adım ileri atıp doğa için bir fark yaratmamasına rağmen insanların çizdiği isviçre sınırını geçince savaşın dışında kalırsınız... ayrıca savaşta zafer bile kazanmış olsanız ailenizden 8 kişiyi kaybettiğiniz bir zafer ne halta yarar ki? öyleyse savaş da zafer de bir ilüzyon değil midir?
film, yanılgının hangi ölçüde ve konuda olacağını heyecanla bekleyenleri hüsrana uğratabilecek türdedir. savaş esiri subayların, kaçmayı başardıktan sonra, ne tür olaylarla karşılaşacağı ihtimali, filme sürükleyicilik katsa da; bunun bir alman köylü kadınına aşık olarak lanse edileceği akıllara gelmez! ve yanılgı budur.. dışarıda hür ve refah hayat öndeyileyen subayların, daha rastladıkları ilk köyde bir kadına aşık olmaları ve ondan kopmada güçlük çekmeleri.
jean renoir'in birinci dünya savaşını anlattığı klasik filmi. filmde ilginç olan ise iki karşı taraf subaylarının birbirlerine olan nezaketli tutumlarıdır. sanırım bu tutumun kalıcı olmayacağını 2. dünya savaşında (filmden 2 yıl sonra) yerini nefrete bırakacağını bilemezdi renoir. filmi çekerken asistanı olarak ona eşlik eden ise Jacques Becker'dir.
filmden acı bir ayrıntı aktarmak gerekirse Lotte karakterini oynayan dünyalar şirini küçük kız filmi gösterime girmeden birkaç hafta önce grip nedeniyle ölmüş, filmi hiç görememiştir...
"centilmenler savaşı" tadında bir tarzı olsa da (hatta italya'da mussolini ödülü bile alabilmiş (ama tabii ki nazilerce yasaklanmış)), yine de savaşın ne mene kötü bir şey olduğunu vurgulamaktan geri kalmayan bir film (öte yandan filmde kayda değer bir savaş sahnesi olmayışını da not düşelim).
sonradan çok çekilen esir kampı, esir kampından firar temalı filmlerin öncülleri arasında da düşünülebilir (yapım yılına dikkat).
bu arada aristokrat sınıfının önemini kaybedişine ve burjuvazinin ve "sıradan halkın" öneminin artışına vurgu yapan sahneler ve diyaloglar da az buz değil filmde.