la foret : orman.
manes : roma mitolojisinde ruh. latince kökenli "manus" kelimesinden türemiştir.
eski inançlara göre, insanlar ölüp, yakıldıktan sonra onlar tanrı olur ve onlar "dii animales" yani ruhların tanrıları olarak adlandırılır. "manes" olarak da geçtiği eski kaynaklarda belirtilir. "manes" kelimesi, latin yazarlar tarafından çeşitli şekillerde tasvir edilmiştir :
*ölüler
*cehennemde ölülerin kaderi
*ölülerin son günü
*cehennemdeki azınlıklar
*ölülerin ruhu
*bir ailenin önceki ataları
jean christophe grange'ın kitabıdır. ruhlar ormanı gibi bir adı olabilir. şuanda fransızcası bulunmaktadır. türkçesi de yakın bir zamanda çıkacaktır.
siyah kan, şeytan yemini ve bir kitap daha ile birlikte kötülüğün tanımı üç seri halinde bitireceğim diyen j.c grange'nin çıkan son romanı.
merakla bekliyoruz.
grange'nin tüm kitaplarını okumuş biri olarak diyebilirim ki koloni kadar sıkıcı olmayan, cinayetin işleniş şekline hayret edip , ülkeler arası seyahatlerde betimlemenin güzelliğiyle kare kare gözünüzde canlandırabileceğiniz ve bana göre sürpriz olan finaliyle tatmin edici bir kitap olmasına rağmen, katilin arkasındaki karanlık geçmişin yeterince anlatılmadığını düşünüyorum.
grange gerilim ve fransız yazarlar arasında saygın bir yazardır.
jean christophe grangé fransa başta olmak üzere pek çok ülkede çok satanlar listesinden inmiyor. grangé'ı bu denli başarılı kılan ise okuyucularına yaşattığı gerilim. okuyucuları ilk olarak onu 'leyleklerin uçuşu' ile tanıdılar. kısa sürede büyük bir satış yakalayarak grangé yeni romanları için kolları sıvadı. bununla birlikte kızıl nehirler, taş meclisi, kurtlar imparatorluğu kısa sürede başarı sağladı. grangé hayranları gün geçtikçe artıyor. bunun sebebi şüphesiz okuyucuda bir ezoterik düşünceler yaratması. işte grangé son zamanlarda la foret des manes ile adını tekrar hatırlatıyor.
gizli katil
başlangıçta heyecanlı bir şekilde yazar bize çevreyi tanıtıyor. fantastik bir şekilde amazon ormanlarına götürüyor. yaprakların arasında bir cinayet işlenir. ama neden orman seçilmiştir?
sonraki bölümlerde cinayet aydınlatılmaya çalışılıyor. tüm şüpheler paris'te vakur bir yaşam süren bir polis'e çevrilmiştir. ama bu polis ne kadar cinayetin içindedir? yada bütün cinayetlerin sorumlusu bu polistir.
son söz
grange yeni romanı ile bizleri bir kez daha şaşırtmayı başarıyor. gerilim/polisiye severlerin kaçırmaması gereken bir kitap.
Jean Christophe GRANGE abimizin yeni romanının adı.
yeni düşmüş piyasaya.
--
Jeanne Korowa tek bir hata yaptı.
Katili ormanda arıyordu.
Oysa orman katilin içindeydi.
insanın içindeki vahşi çocuk gibi.
Genç ve yalnız bir kadın olan Yargıç Jeanne Korowa, tesadüfen şahit olduğu bir psikiyatri seansı sayesinde Paris'te işlenen tüyler ürpertici seri cinayetlerin failini keşfetmiştir. Ama elinde hiçbir kanıt yoktur ve katilin peşine tek başına düşmek zorundadır.
Böylece Guatemala, Nikaragua ve Arjantin'de soluk soluğa ve kanlı bir takip başlar.
--
öncelikle, kitabın kapak tasarımı müthiş. 460 sayfadan oluşuyor. gittim ve aldım. tankut gökçe'nin çevirisiyle ki önceki grangé çevirileri var, doğan kitap'tan çıktı. ilk baskı 50.000 adet. ama hayıflandığım nokta; la foret des manes, fransa'da eylül ayında çıktı. le figaro, le monde, arte gibi yerlerde reklamları oldu. 22 euro'ydu fiyatı. türkçesini ben en geç $ubat-nisan gibi bekliyordum ama mayıs-haziran dönemine sarkması açıkcası (9 aylık bir zaman diliminden bahsediyorum) biraz geç. yaz dönemine kalması biraz askıda bırakabilir ölü ruhlar ormanı'nı ama grangé severler için yine de sorun olacağını pek sanmıyorum...
başlar başlamaz o heyecanı bulabildim, yani le concile de pierre'den daha fazla heyecan, olay kurguları göreceğimizi grangé gösteriyor bunu okuyucuya. bugün bir l'empire des loups, le vol des cigognes kadar olaylar arası geçişe tanıklık edeceğimize, jean-christophe grange'nin bizi kendi atmosferine kolayca çekebildiğinin bir kanıtıdır ölü ruhlar ormanı.
ilerleyen bölümlerde arjantin, guatemala, nikaragua ve oradaki olaylara bir kamera tutuluyor...
jeanne korowa tek bir hata yaptı.
katili ormanda arıyordu.
oysa orman katilin içindeydi.
insanın içindeki vah$i çocuk gibi...
jeanne, irkilerek uyandı, kafasının içinde bir uluyan maymunun korkunç çığlıkları yankılanıyordu. doğruldu ve homurtunun başucuna bıraktığı cep telefonun zili olduğunu fark etti. (sayfa 332)
ilk kitabı Leyleklerin Uçuşu (Le Vol des Cicognes)'ndan bu yana çizgisinden ve tarzından hiçbir şey kaybetmeyen Jean-Christophe Grangé bu defa yine Doğan Kitap'tan çıkan Ölü Ruhlar Ormanı (La Foret des Manes) adlı son kitabıyla raflarda yerini aldı.
Taş Meclisi'nden sonra ikinci defa bir kadın kahraman görüyoruz bu kitapta. Paris'te sorgu yargıçlığı yapan Jeanne Korowa bir dizi tesadüfler sonrası kendini bir seri cinayetler davasında geri dönülemeyecek bir noktada buluyor ve tek başına katilin ve hikayesinin peşine düşüyor. Her zaman olduğu gibi Grangé'ın bu romanında da sürükleyicilik üst düzeyde. Yazarın daha önceki mesleği olan gazetecilik ve gezi yazarlığı tecrübelerinin avantajlarına her satırda rastlayabiliyoruz. Akıcı bir anlatım tekniği ve inanılmaz bir betimleme becerisi. Öyle ki Arjantin, Guatemala, Nikaragua ülkelerinin şehirlerinin sokaklarını, bir otel odasını veya balçıkların içindeki hareket eden bir cangılı kare kare gözümüzün önünde canlandırabiliyoruz Grangé sayesinde. Bu da maceraya iyice kapılmamıza neden oluyor. Tüm sürükleyiciliğin yanı sıra yazar bu kitapta otizm, genetik, tarih öncesi, coğrafya, tarih, heykeltıraşlık, psikoloji, kriminoloji gibi farklı alanları kapsayan müthiş bir bilgi birikimini okuyucularına aktarıyor.
Not: ilk defa bir Grangé kitabının sonunu çok bariz bir şekilde tahmin edebildim...
Hakkında spoiler verilmesinden tırstığım için diğer entryleri okumadan entry yazmaya dalmama sebep olan, mükemmel kurgulanmış olduğundan şüphe duymadığım, dünden beri yeni oyuncak almış çocuklar gibi elimden düşürmeyerek sadece kapağını seyredip hakkında hayaller kurduğum şaheser. Ah bi bitse şu sınavlarım...
grange'nin gene insanı uçuran kitabı. hakikaten çok sağlam bir yazar olduğunu göstermiştir. ama benim bu kitap hakkımda takıldığım bir şey var. bir nevi sitem. kitabın ne konusuna, ne yazarın üslubuna ne başka bir şeye... ben çeviriye kızgınım dostlar. elimde okuduğum 1. baskı ve Tankut Gökçe adında birisi çevirmiş. bir kitap çevirisi yapmak - özellikle roman - harika bir iştir; fakat yer yer ingilizce kelimelere rastladığımda sinirim bozuluyordu. ben böyle şeylere çok bakan bir insanımdır. orada post-it ya da yüksek volümlü gibi kelimeler görünce inanın birkaç saniye o kelimeye takılıyordum. daha aklıma gelmeyen kelimeler de var. ya bilmiyorum, neyse okumaya devam edeyim ben.