l etranger

    13.
  1. albert camus 'nün bir eseri.

    kitabın baş kahramanı Meursault'tur. Bu eserde tam da niteliğini belirleyemediğimiz bir ceza süreci vardır. Meursaulta ilişkin suçlamanın, toplumsal olan her şeye aykırı olması bakımından bir temeli vardır. Aslında Meursault toplumsal düzene aykırı olan davranışlarda bulunması nedeniyle bu sonuca gider. Bu eserde Meursault'un çok faklı olan yaşam(a) değerini anlamaya çalışalım : Saçma-Başkaldırı-Dayanışma Yabancıda karşımıza çıkan saçmanın yaşanmasındır. Fakat Meursault saçmanın bilincine varmamıştır. Onun kendisi bir saçma durumudur. O,kendisini savunma yönünde hiçbir çaba sarfetmez. Meursaultuncinayeti işlediği ana kadar zamanın çok önemi vardır. Ancak cezaevine girdiği zaman Meursault için zaman durur;çünkü O duyuları ile yaşayan insandır ve duyular da zamanla ilişkili bir kavramdır. ikinci bölümde Meursault için saçma son derece radikal bir hale gelir.

    sartre Camus'nün saçma sözcüğünü şu şekilde açıklar: Camusnün felsefesi bir saçma felsefesidir. Ona göre bu, insanın akılsal istekliği ile dünyanın akıl dışılığı arasındaki ilişkiden doğar. Bu ise duygu olarak yaşanan bir şeydir;bu da başkaldırıyı getirir. Oysa Meursault burada başkaldırıda bulunmaz. Bir başka şey ise Meursault bir nihilist midir? Şeklindeki sorudur. Fakat O bir nihilist de değildir. Saçma insan hayatında bir skandaldır ya da çok yüklü bir hayal kırıklığıdır. insan, hayatının sonsuza dek sürmesini ister;ancak bu ve benzeri insanın varoluşuna ilişkin istekleri karşısında duran varlığın (dünya,doğa) engel olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü burada dünyaya ya da doğaya karşı uygun düşmeyen ama yaşanılır olan şeyler vardır. işte Meursault yaşanılır olana şeyi yaşar. Oysa insan ise yaşanılır olan şeyi erteler. Onu yaşamaktansa,isteklerinin üzerine yükler. Bu da dünyanın çıplak varlığı ile örtüşmez.
    Meursault kendi karşısındaki deneyim alanını akılsal anlamda değerlendirmez. Hiçbir zaman O, içince bulunduğu durumdan akılsal bir anlam çıkartmaz,sadece yaşar. Daha önceden bilinçleme ve düzen yapmadan insanlarla ilişkiye girer. Ancak insanlar Meursault ile kendi egolarıyla çıkar sahasında ilişkiye girmektedirler. Meursault ahlak bakımından da yansız biridir;nötrdür. Meursault ile herkes rahat bir ilişki kurmaktadır. Fakat onlar gördüğümüz gibi egoist bir tavırla Meursault'ayönelirler. Oysa Meursault kimseye böyle yaklaşmaz, onda çıkar diye bir şey yoktur.(Belki de gerçek insani varoluş böyle bir şey olmalı!) Meursault gibi örneklendirebileceğimiz bir kahramanımız daha vardır:1994 yapımı olan, Robert Zemenckisin yönettiği filmde Tom Hanks'in canlandırdığı ;Forrest GumpO da tıpkı Meursault gibi sadece yaşar. Hiçbir çıkar gözetmeksizin yaşar! Burada ortak olan şey bilinmezliktir. Bu ;farklı bir varoluş tarzı vardır ve mümkündürü, özgürlüğün yanında farklı bir varoluş biçimi olan insanliğide gösterir.

    Meursault saçma kavramını yaşayan biridir. Bu da onu metafiziksel bir şey olarak işlememize yol açar. Camus romanda yaşantının bağdaşmazlığını göstermeye çalışır. Duyguları Meursaultu başkalarının karşısına Yabancı olarak çıkarır. Yaşamak sanki O'nu sersemleştirir. Herkesçe kabul edilen ahlaki durumlar bakımdan da bir umursamazlık içindedir. iyinin ve kötünün ötesinde bir yerde yaşamaktadır Meursault. O bizim yaşadığımız her şeyin bulunmadığı bir yerdedir. Bunun için de çok köktenci yani radikaldir. Meursault'un yaşamının kendisini dönüştüren bir şey yoktur, nedensellik kavramı mevcut değildir. Oysa bizim yaşamımızda her şey nedensellik bağlamındadır;biz araçları amaç için harcarız. Aslında tek dayanağımız, sığınağımız duygularımızdır. Post modern bir dalga gelmiş ve duygularımızı da araçsallaştırmıştır. Yapmamız gereken şey hayat karşısında duygularımızı açmaktır. Bu da insanın en yakınından başlar: değişmeyle. Bunun için de birbirimize başka biçimde bakmayı öğrenmeliyiz.
    Meursault kendi varlığının anlamsız olduğunu görmekte fakat duygusal haz ile buna karşılık vermeye çalışmaktadır. Romanın ikinci evresinde işte ortadan kalkan şey budur. Meursault'un kendisi saçmayı yaşaması bakımından ikince evrede iyice umutsuzdur. Çünkü duygusal haz ile karşılık verme yetisini kaybetmiştir. Birdenbire kendi iç boşluğu ile katmerli bir biçimde yüz yüze gelir. Akılsal varoluşun ağırlığı karşısında Meursault'un varoluşunun hafifliği vardır. Bunu da romanda görürüz. Sonuçta biz duyucular, Meursault'un bu metafiziksel deneyimini tam da anlamlandıramayız. Sadece biz kitabı okumakla yaşarız. Meursault'u karakterize eden ve onu egzotik kılan şey psikolojik tekliliktir. * *
    18 ...
  2. 1.
  3. albert camus romanı. absürd kavramının hakkını veren meursault adlı karakterin, başta kendine olmak üzere tüm varoluşa yabancılaşmasının anlatıldığı sarsıcı kitap.
    8 ...
  4. 4.
  5. ''bugun annem öldü veya dün tam hatırlamıyorum'' cümlesiyle başlayan kitap.ilk cümleden yuh dedirtir. sırf gözüne güneş girdi diye birini öldüren adamın hikayesidir. okunur bir daha okunur..

    4 metrekarelik hücrede ölümünü beklerken yinde mutlu olan, o anki yerin yinede onun için fazla olduğunu, eger istese bir ağaç kovugunun içindede bile kalabileceğini, zaman geçirebileceğini söyleyerek dehşete düşüren kitap. insan her seye alışır felsefesinin ağababası olan yazarın (bkz: albert camus) kitabı.
    5 ...
  6. 22.
  7. kitap kisaca meursault'nun topluma ve kendine yabancilasmasini, ölüm evlilik gibi olaylari dahi nesnel bicimde algilamasini anlatir.

    --spoiler--
    aksam, marie beni görmeye geldi, kendisiyle evlenmek isteyip istemedigimi sordu. "bence bir, ama istersen evleniriz," dedim. o zaman, kendisini sevip sevmedigimi ögrenmek istedi. bir baska zamanda da söyledigim gibi, "bunun bir anlami yok, ama herhalde sevmiyorumdur," diye karsilik verdim. "öyleyse nicin benimle evleneceksin?" diye sordu. bunun hicbir önemi olmadigini, isterse evlenebilecegimizi söyledim. zaten isteyen kendisiydi, ben sadece evet demekle yetiniyordum.
    --spoiler--
    can yayinlari, 47. sayfa

    (bkz: copy paste degil alinteri)
    4 ...
  8. 3.
  9. (bkz: albert camus)

    "anam ölmüş bugün" diye başlayan, bu cümleyle dahi insanda çok şiddetli bir okuma isteği uyandıran, aynı bu cümle gibi kayıtsız, yabancı bir kitap..
    sonrasında mutlu ölümde okunarak (yabancıyı yazmadan önce başladığı ama yarıda bıraktığı kitabıdır albert camus nun) değişik açılardan da bakılabilir kitaba..

    "anam ölmüş bugün. belki de dün, bilemiyorum."
    4 ...
  10. 37.
  11. "aslına bakarsanız, insan ha otuzunda ölmüş, ha yetmişinde. pek önemli değil. çünkü her iki halde de, pek doğal ki, başka erkekler de, başka kadınlar da, yaşayacaklar. hem de binlerce yıl..." der camus yabancısında.

    topluma, sevdiği kadına, annesinin ölümüne, hatta kendisine bile yabancı olmuş bir adamın romanıdır. meursault kadar kayıtsızdır ve meursault kadar kayıtsız bırakır. bir çırpıda okunur. ve okunduktan sonra artık hayata dair hiç birşeyin önemi yoktur.

    sevip sevmemek, evlenip evlenmemek, tanrı'ya inanıp inanmamak, her hangi bir sebepten ötürü adam öldürüp elini kana bulamak gibi sorunları kendine dert etmeyen, saçmalıklar içinde saçma bir yaşam düzeyine kendini kaptırmış bir insancığın romanıdır.
    3 ...
  12. 30.
  13. "insan her zaman az buçuk suçludur."

    (bkz: albert camus)
    3 ...
  14. 77.
  15. ‘Herkes bilir ki, hayat yaşamak zahmetine değmeyen bir şeydir, aslında 30 ya da 70 yaşında ölmenin önemli olmadığını bilmez değildim, çünkü her iki halde de gayet tabii olarak başka erkekler ve kadınlar yine yaşayacaklar ve bu binlerce yıl devam edecektir (…) insan madem ki ölecektir, bunun nasıl ve ne zaman olacağının önemi yoktur’

    modern bireyin bir türlü benimseyemediği müthiş bir alıntı.
    3 ...
  16. 21.
  17. fikrimce, adı bile varoluşçuluğa bir tanımlama getirme babında etkilidir. çok tanıdık, artık sorgulanamayacak denli kanıksanmış değerlere ancak bir yabancı, varoluşçuluğu anlatabilecek biçimde bakabilir.
    3 ...
  18. 25.
  19. romanının kahramanının her şeye, içinde yaşadığı topluma, dünyaya, hatta ölümü bile kabul edebilecek kadar hayata yabancılaşmasının yalın, ama bir o kadar da etkili anlatıldığı kitaptır. Zira okurken bir ara her şeyi böylesine kabullenişin ve umursamazlığın karşısında tüyleriniz diken diken olabilir ve hayatın anlamını sorgulamaya bile başlayabilirsiniz.
    3 ...
© 2025 uludağ sözlük