var mi öyle arkadasin...benim var...gittigi yas 31 !!!lösemi onu bir yilda götürdü...almancasi akute myelouische leukämie denilen, sanirsam türkcesi miyelojik akut lösemi olan tür kan kanseri cikti, dört bilinen lösemi türünün en acimasizi. doktorlar iyilestiririz cok erken geldiniz, biz bu kadini kurtaramayacagiz da hangisini kurtaracagiz diye bir de bize gaz verdiler.ne umutlanmistik...
ilik nakliydi suydu buydu, bir ara hatta gecti dediler. iyilik durumu 3 ay sürdü. üc ay sonra yeniden halsizlikler falan basladi, doktora gidildi....akyuvar degerleri normalde olmasi gerektiginden 90 kat daha fazla cikti!!! zaten sonra iki hafta falan yasadi. öldügü güne kadar akli basindaydi...cocuklari cok severdi. hep bir cocugu olsun istemisti.
cok güzel bir kadindi. sarisin mavi gözlü ,hani derler ya tas gibi bir hatundu... öldügü ana kadar da öyle güzeldi. yalniz o güzel saclari kemoterapi´den dökülmüstü...ama en son hareket edecek hali kalmamisti.
dünyada sadece 31 yil nefes alabildi.
22 yaşındaydı. doğum gününe 2 hafta kalmıştı. 5 ay içerisinde bitivermişti. umutluydu son ana kadar hep iyileşecekti. bir çocuğu sevmişti evlenecekti bir de. hastaneden doktor izin vermişti 1 aylık eve çıkmıştı. ziyarete gittiğimde gazetede bir ayakkabı görmüştü topuksuz beyaz babet... evlilik ayakkabım bundan olsun demişti. çok üzülüyorum iyipekimadem demişti bana, 5 sene bu ilaçlar vücudumda kalıcakmış. 5 sene çocuk doğurmam yasak demişti. nerden bilebilirdi ki bu sözleri söyledikten 1 ay sonra vefat edecek... her gün özlüyorum seni.
evlilik teklifinden sonra bir anda terketti diye öfkelendiğimdi... başkası var hayatında diyip, büyük dirayetle unuttuğumdu... iki yıl sonra başkasıyla nişanlanıp evlilik hazırlıkları yapmaya başladığımda, yaşadığı ülkeden bir arkadaşı arayıp haber verdi öldüğünü.
"seni", dedi arkadaşı, "o kadar seviyordu ki senin hayatındayken ölmek istemedi. seni arayıp son kez konuşmak, ona hala kızgın olup olmadığını sormak isterdi ama yapamadı, beynindeki tümör konuşma yetisini, görme yetisini, yürüme yetisini almaya başlamıştı ondan... gitti, bil istedim.."
ota boka trip atıp, "beni neden terkettin ulan" diye telefona yapışıp ağız dolusu sövdürmeyen kadınlık genlerimden nefret ettim o gün. belki o zaman daha erken öğrenirdim.
lösemiden ölen arkadaşım yok ama beynindeki kanser yüzünden öldü çok sevdiğim biri.
Son bir yıl içinde sadece twitter'daki kan ilanlarını takip ederek,
2 kez kan,
2 kez nötrofil granülasit,
7 kez de trombosit verdim.
Hiç tanımadığım insanlara yaptığım bu 11 bağışın dokuzunu lösemili çocuklara yaptım.
Nisa nur 3.5 yaşındaydı.
Ona nötrofil vermiştim. Babası ile annesi çok sevinmişti. Onu görmüştüm, küçücüktü ama çok güzel gözleri vardı.
Sonra öldü.
Zeynep 2 yaşındaydı. Ona da nötrofil vermiştim. Annesi telefonundan fotoğraflarını göstermişti..
Babası ile çay içmistik bir gece hastanede, ne büyük zorluklar yaşadıklarını anlatmıştı. Umutluydu.
Sonra o da öldü.
Ahmet Barkın vardı. Sanırım o da 3.5 yaşındaydı. Ramazan bayramının son günü telefon gelmişti. Acil trombosit lazımdı. Memleketteydim. Bulamazsanız yeniden arayın ben otobüse binip geleyim dedim. Kan merkezi kapanmadan, saat 7'den önce Ege üniversitesi hastanesinde olmam gerekiyordu. Bayram dönemi olduğundan yer yoktu hiçbir firmada. Zaman daralıyordu. Sonra bir otobüste bir kişilik yer bulduk. 4 saat sonra hastanedeydim. Trombosit verdim ahmet'e kanım can olsun diye. Ardından yeniden memlekete döndüm. Bir hafta kadar sonra bir kez daha çaldı telefonum. Ahmet'in annesiydi arayan.
Ağlıyordu durmaksızın.
"Çocuğum ölüyor, ne olur yardım edin" dedi.
Hem Trombosit hem de ert lazımdı. Bense 2 gün daha Trombosit veremezdim.
A negatif kan az bulunuyordu, "ailenizden başka kimsede yok mu dedi.
bir kişide vardı. O da izmir de değildi. Sonra orayı burayı ararken kuzenimin arkadaşının akutçu arkadaşlarından iki kişiye ulaştık.
Ahmet'in annesini aradım.
"sonunda bulduk, Yola çıkmışlar geliyorlarmış" diyecektim.
Telefonu açtığında ağlayarak konuşuyordu, dediklerini anlayamadım. Sadece "doktorlar müdahale ediyorlar" dediğini seçebildim. Sonra telefon kapandı.
Hemen arayamadım.
Bir süre sonra yeniden aradığımda,
Hiç unutamıyorum.
Artık ağlamıyordu, sesi kuyulardan geliyordu.
Derince bir nefes aldı..
"Ahmet Barkan'ı az önce kaybettik Ali Bey" dedi.
"kan merkezine gelen arkadaşlarınızı da geri çevirmişler zaten" diye devam etti.
Hiç Bir şey diyemedim bir süre..
Evet..
3.5 yaşında bir çocuk,
onlarca sosyla paylaşım ortamında yapılan binlerce paylaşıma tekabül eden onca kan ilanına rağmen,
4 milyon insanın yaşadığı bir şehirde,
"sırf" "kan bulunamadığı için" "öldü".
Pek çok lösemili çocuk ile kanımı paylaştım. Hiçbirini de tanımıyordum.
Onların abisi oldum.
Üçünü de kaybettim.
Onlarla birlikte benim de bir parçam toprak oldu.
Ama biliyorum ki, onları bu yaşta toprak eden şey,
hastalıktan ziyade umursamaz bir toplumda, umursamaz bir ülkede doğmaktı.
Ruhları şad olsun.
Bir gün elbet buluşacağız onlarla. inanıyorum.
arkadaşım yok, kuzenim var...evin tek oğluydu, iki de ablası vardı. 12 yaşında hafif ateşlendi, kısa süre sonra teşhis kondu. aylarca hastanede kaldı, GATA da ilik nakli yapıldı, bir daha asla normal bir hayatı olmadı. son dönemlerinde çektiği acıdan çığlıklar atmaya başlamıştı. 1,5 yıl sonra öldü gitti canım içi geride yıkılmış ailesini bırakarak. çok korkarım kanserden o yüzden. allah kimsenin başına vermesin.