kışı sevenler huzuru arayan, sessizliği ve tenhalığı gürültü ve kalabalığa tercih eden, genelde konuşmaktan çok dinleyen, ruhunu doyurmaya önem veren insanlardır. yazın o enerjik, ilgi çekmeyi seven, dans edip duran, sürekli şamata arayan ruhlarıyla asla bir değildirler. zaten hayatlarında da olmayacaklardır asla.
Yazı sevmemek değil ama kışı çok sevmek diye bir gerçek var cidden. Bembeyaz karlarla kaplı bir manzaraya karşı yudumlanan kahvenin tadı bile bir başka güzel.
bir durum. kışı normalde de severdim ama özellikle bu kış uğur getirdi. yazın yapılıp kışın yapılamayan şeyler var elbette ama ne bileyim kışın bir estetiği var.
kan sorunu yaşamayan, fırt diye ısınabilen insanlar için geçerli bir durum.
e ben kansızım oğlum ayaklarım bir türlü ısınmaz ağzıma çekip hohlayayım mı ? oha.
git gel sıcak su torbasına su doldur yok doldururken bir taraflarını yak.
haa bir de saat 9da dersin vardır, sabah 7de kalkar sıcak bir duş alır saçlarını yaparsın güzelce, sonra dışarı bir çıkarsın yağmur atıştırıyor.
hassktir ama hassktr.
bozuluverir, bu da kış günü hayatın acımasızlıklarından biri, bir de mont giymeyi sevmiyorum giymeyince de tuhaf tuhaf bakıyorlar.
hem, gece uyurken lastik kokulu sıcak su torbasına sarılmaktan başka yapacak bir şey de yok. sabah uyanınca elin kolun lastik kokuyor mk.
tüm bunlar olmasa sevebilirim belki kışı. sıcak su torbasının yeri de dolsa tam olur ha o zaman kutuplarda bile yaşardık. *
havanın erken kararması dezavantajının dışında yazın o vıcık vıcık tahammül edilemez sıcağından, keşmekeşinden daha çok sevdiğim mevsim, biraz hüzünlü gibi dursa da kış şehre karakter katar...
doğduğum ayı da içinde barındırmasının yanı sıra nefesinle ısıtabileceğin bir çift avuç bulabilmektir kış.başını sevdiceğinin omzuna yaslayıp dışarıda yağan karı izleyebilmektir sıcak bir kahve eşliğinde.güzeldir kış sonbaharın çıplaklığını bembeyaz karıyla sarmak ister.masum bir o kadar da sade.kış ısınmaktır aslında yüreğinin ısıtabildiği kadarıyla.