kış ve hüzün

entry8 galeri0
    1.
  1. düş sokağı sakinleri'nin yaşadıkca albümünden bir şarkısı.

    dünümden bugüne kalan sadece bir kış
    zaman öyle zor ki yanımda ol sen
    girdiğim kavgalar baktığım aynalar
    neden hiç büyümez içimde çocuklar
    yanımda ol ki gücüm çoğalsın
    yanımda ol ki sesim dağılsın
    sözünden içime kalan geceyi örttüm
    çünkü ardımda gezen takvimler vardı
    bilemedim yaşanan hangimizin düşü
    şimdi dudaklarında kurumuş gül tadı
    yanımda ol ki gücüm çoğalsın
    yanımda ol ki sesim dağılsın
    zaman öyle uzak ki
    0 ...
  2. 2.
  3. yok boyle bir sey ya bir sarki boylemi guzel olur.

    (bkz: dss nin en iyi grup olmasi)
    0 ...
  4. 3.
  5. " saçlarını gittikçe kısalttığın günlerde
    sen söylemiştin bu sözleri unutmadım
    -her aşk bir ayrılık gizler, ayrılıklarsa
    bir merhabanın sıcaklığını taşır kendisinde

    kalıcı olan hiçbir şey yok diyordun
    an'lar var yalnız ömrü karşılayan
    şimdi sımsıcak bir kar yağıyor yine
    yüreğimin üstüne yağıyor hiç durmadan

    ellerin nasıl da üşüyor, bozacının
    karlı sesi doluyorken odamıza
    hava gittikçe kirleniyor bu kentte
    ve aralıksız kar yağıyor kar yağıyor

    kar ayrılık hüznüdür ve ne çok
    ayrılıklar yaşandı şu son birkaç yılda
    yurdundan ayrılanları düşünüyorum ve birisi
    özledim diyor, ülkemin kar kokusunu da özledim

    hiçbir an'ını tanımlamaya kalkmadan
    kısacık ömürler biçiyoruz kendimize
    sonra yolculuklara çıkıyoruz, bir kentten
    ötekine giderken özlüyoruz bir başkasını

    özlediğimiz birileri olmalı diyordun
    yanındayken bile özlediğimiz birileri
    öyleyse kalkıp ati'ye gitmelisin, istanbul'a
    belki hâlâ saklıyordur bir gülü kimbilir

    yaşandı mı o sıcak kış, yaşlandık mı
    aynalara bakmaya vakit bulamadık
    dönüp dönüp birbirimize bakmalardan
    yaşandı mı o sımsıcak kış, ne dersin "
    3 ...
  6. 4.
  7. adını unutuyorum bazen
    yağmur sularına saldığım gemilerin güvertesinde
    sahte voltalarla geziniyorken
    parçalanmış balıkçı ağları,deniz fenerlerinin körelmiş ışıkları
    vurgun yemiş süngerciler,
    hatta soysuz kent korsanları hatırlıyor da
    bir ben adlandıramıyorum adını
    bir bana çok görüyor rüzgarların

    ah.. o uzak kıyılarda münafık yakamozlarla oyalanmasan
    ah deniz kızlarına bu denli yakın olmasan

    yüzünü unutuyorum bazen
    siyah beyaz film şeritlerinde izlediğim
    güneyli bir figüran çehren

    perdelerimde ne sesin nede iç çekişin var
    gülmelerin gamzelerinde kardelenleri açtırırken
    yeni yetme imgelerim göçmen kuşların
    kanat çırpmalarıyla üşür gitmelerinde
    oysa hüznün bir sabahçı kahvesi açılmayan fallara
    oysa hüznün bir mülteci varoluş küskün sahralara

    ah böyle soğuk taşlar arasında sıkıştırmasan kendini
    ah böyle gökkuşaklarını karalamasan ellerinle

    sokağını unutuyorum bazen
    gece bekçilerinin soğuk ve tütün kokan ellerinde dolaşırken
    kendi kendimde kayboluyorum
    kime sorsam bilmiyor
    kime yalvarsam söylemiyor yerini
    çöp varillerinde sürtük kediler uyuz itler
    köşe başlarında mavi sirenler kırmızı düdükler yürüyor üzerime
    apartman boşluklarında çürümeye mahkum bir hırsız
    yahut hiçbir örgütün kodlamadığı silik bir militanım
    sokak lambaları kararma triplerinde

    ah böyle emzirmesen acılarını
    ah böyle ninnilerle uyutmasan koynunda

    çocukluğunu unutuyorum bazen
    kaldırımlarda parçaladığın dizlerin

    damla damla düşlerimi kanatırken
    kendi trajedimi bırakıp palyaçon oluyorum..

    ilkin kimsesiz çocuklar çeviriyor etrafımı
    ardından şarapçıların zulalarında tuzlu beyaz leblebiyim
    tren garlarında intiharistana giden şairleri caydırıp
    fahişelerin vesikalarındaki soğuk damgaları kemiriyor dişlerim

    ama bir gece unutuyorum rolümü
    repliklerim dilimle dişim arasında hükümsüzleşiyor
    kaskatı kesilmişken orta yerinde sahnenin
    günlerdir coğrafyanda biriktirdiğin bulutlar
    suratıma bırakıyor yağmurlarını
    özenle yaptığım makyaj dehlizlerime akıyor acıtarak
    palyaçonu öldürüyor göz yaşların
    en komik trajedisini tadarken yaşantısının
    usulca gidiyor..

    çocukluğunu hatırlıyorum
    adını,yüzünü,sokağını hatırlıyorum bazen
    ve ne zaman tren garlarında makyajı akmış bir palyaço görsem
    içim kanıyor koskoca bir şehrin kahkahalarından
    düşlerim düşüyor kimsesiz çocukların akıllarına
    üşüyorum..çok üşüyorum.
    3 ...
  8. 5.
  9. sakin bir sahil kasabasında daha iyi yaşanan ikili.
    1 ...
  10. 6.
  11. 7.
  12. 8.
  13. gerek sözleriyle gerek müziğiyle vurucu dss şarkıdır. o kadar güzeldir ki şarkının bitimine doğru murat yılmazyıldırım'ın kendini kaybedip çıkardığı garip sesler bile ninni gibi gelir.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük