benim için kış mevsiminin başlangıcı; yepyeni bir yıla girmemize az kalmışken, her yerin ışıl ışıl olduğu, çeşitli süslemelerle kaplandığı, rengarenk sokaklar ve caddeleri ifade ediyor, la la la.
her yerin karlarla kaplı olması, tatlı kar manzarası eşliğinde yudumlanan kahve, bol tarçınlı salep ve boza gibi birsürü şey sayabilirim kış mevsimini sevmek için.
yukarıda saymış olduğum minik detaylar gerçekten buz gibi kış mevsiminde içimi ısıtmaya yeten ve bir o kadar da mutluluk veren çok değerli şeylerken nasıl sevilmez ki bu mevsim?
gocuk. hava soğuk mu ? giy gocuğunu sırtına işine gücüne bak veya fiti fiti gez gönlünce. yazın böyle bir şansın yok. hava çok sıcak ise korunamıyorsun. ama kışın gocuk var. ne demiş atalarımız gocuk giren eve dert girmez.
yaz aylarında uzun bir yol yürüyerek düşünecek fırsat bulabiliyorum.ancak kış aylarında bazen hava şartları nedeniyle yürüyüş vakti ve uygun hava şartı bulamıyorum.
En basta sagda solda kosturan kekolarin-kezbanlarin sayisinda gozle gorulur bir dusus olur.
Baska, sokak hayvanidir, seyyar saticisidir, kapida bagirarak, ozunda anirarak mi demeliyim? Oynayan cocuk gorunumlu kizilderili istilacilar yok olur.
Dogru yeri bilirsen ne sessizdir kis, ne sikici. Gezmeye cikarsin, gezdigini anlarsin. Oyle binlerce kisi sikis tikis cay-cekirdek ikilisi edip gelmezsin, doya doya yer, icer, gezer, gorursun.
Ozunde bu saydiklarimi yaz sezonunda da edebilirsin, ancak turkiye’de, ne bileyim italya’da, helen ulkesinde kisaca guney avrupa ikliminin yogun yasandigi geografyalarda yazlar yaz degil, 180 derecede yakilmis, 2 saat dinlendirilmis firin imansiz.
Yazı sevmem pek. Kış kesinlikle daha karizmatik çünkü tabiat ölüyor. Sonbaharda yavaş yavaş ölmeye başlıyor. Kurtlar aç kalıp köylere iniyor. Yani gerçek hayat kış. Hayat sahilde algida kornet yerken yalın dinlemek değil ac bir kurdun gözleri.