üzülüyorum bu babalara ben. çünkü kızını şehir dışına gönderen babalar bir süre sonra babalara gelirler. şehir dışında okuyan kızların hali belli. nasıl yaşadıkları, nasıl asimile oldukları, oradaki bozuk ortamlara nasıl ve zorlanmadan uyum sağladıkları falan. baba alnının terini kızının publara harcadığını bilse kahrından ölmez mi?
bu saf babalar da sanır ki kızı en asil duygularla şehir dışında okuyor, hem kendisine, hem ülkesine faideli bir insan olarak orada yetişiyor falan. aaa bir bilse kimlerin kucağına oturup kalktığını. bilmiyor, bilemiyor.
bir kadının kendisi gibi olmayan biriyle bir şeyler paylaşabiliyor olmasını gururuna yediremeyen "has erkek"in bu babaya acır cümleler yazmasına neden olan "baba" türüdür.aslında acıdığı kendisidir.çünkü hayatı tanıyan,ayakları üzerinde durabilen ekonomik psikolojik sosyal vs.açılardan herhengi bir erkeğe muhtaç olmayan bir kadınla beraber olamayacak durumdadır..ve bu insani eksikliğini gizleme adına o "baba" ya acıdığı izlenimini yaratmak ister..tipik bir savunma mekanizması..
kızının adam gibi çalışıp, okuyup meslek sahibi olması için dua etmenin yanında başına bir iş gelmemesi için de allah'a emanet eden baba. akbaba çok amk memlekette.
şehir dışında okumaya gitmiş olan yazar muhtemel biçimde kadın erkek eşitliğinin azizliğine uğramıştır ve kimbilir kimlerin kucağında bulmuştur kendini.
(bkz: gay kedinin mart dramı)
baskıdan maraz doğar mantığını benimsemiş, kızına güvenen babanın uyguladığı politikalardan biridir. sen kızına güvenemeyeceksen o senin sorunundur ve nasıl bi kız çocuğu yetiştirilmesi gerekir asıl konu budur.
(bkz: şehir dışında okuyan kızlara potansiyel orospu mumalesi yapmak)
oğlunu şehir dışına okumaya gönderip okumak dışında her boku yediğini öğrenince "oğlandan bi halt olmadı,ama kızım büyük adam olacak" diyebilen ve kızına güvenebileceğini hisseden cesur baba
bu tip babalar ikiye ayrılır. birinci sınıfa giren babalar, yetiştirdiği kızın nasıl olduğunu, neyi yapıp neyi yapmayacağını, doğru ile yanlışın ayırt edilmesini kızlarına iyi öğrettiklerini bilirler. ve kızlarını dünyanın diğer bir ucuna da gönderseler, içlerinde bir şüphe olmayacaktır. içleri rahattır. ikinci sınıf ise, kızlarının uzaktayken ne yapıp ne yapmadıkları pekte umurlarında değildir. zaten bırakalım uzağı, yakınlarında dahi pek umursamazlar.
mutlaka takibini yapması gereken babadır. erkek evlat neyse de kız evlat şehir dışına okumaya gidiyorsa maddi manevi hiçbir yönden eksik ve mahrum bırakılmaması gerekiyor. yoksa kız çocuklarının yokluktan dolayı çoğunun aklı çeliniyor, ileride çok pişman olacakları şeylere girişiyorlar bunların hepsi gözlemle kazanılmış bilgiler. kızında iradesinin güçlü olması gerekiyor elbette ama ailelere de çok büyük görev düşüyor.
benim babamdır, izmirden istanbula gönderdi, onun sayesinde kendi ayaklarının üzerinde duran, kimseye muhtaç olmayan, tek başına yaşayıp kendi kararlarını veren, doğruyu yanlışı ayırt eden, insanları çok daha iyi tanımamı sağlayan, çağdaş bir kadın olmama neden olmuştur, Teşekkür ederim babacım seninle her zaman gurur duyuyorum.
Aile güzel yetiştirmişse Ne mutlu.
Sürekli kontrol etmek de doğru değil,serbest bırakmak da doğru değil.
Her şey kız da bitiyor.olan biteni görüyor. zaman iyi bir zaman değil.
Aklı başında ise eğitimini alır gezer tozar ama doğru düzgün tabi.
Ama aklı bir karış havada ise vay haline.
Hem aile için hem kız için
Sonradan keşkeler olmaması için dikkat etmek ve uyanık olmak gerek.