sabah erkenden uyanırsın, bomboş 3 katlı bir villada açsan da gözlerini gözlerin aradığını bulamaz. hızla giyinip bu sessiz binadan biran önce kurtulmak istersin. bayram namazı, ardından klasik duanı söylersin "kızımı bana bağışla" .. camide büyüklerin elini öpersin ve tabi acı gerçek ardından gelir. babalarının elinden tutmuş minik beyefendiler. bayramın kutlu olsun abi diyerek ellerinden öperler. çıkarır harçlık verirsin o an aklına kızın gelir. belki o burda olsa elimi ilk öpen camideki çocuk değil de prensesim olurdu diye düşünürsün.
neyse camiden çıkar direk o lanet eve değil, annenin evine koşarsın. annenin ağzından dökülen bir söz ile yine yıkılırsın, "evlat gibisi yok be oğlum"..
kızım.. prensesim, bayramın kutlu olsun. ceplerini şekerle doldurmuşlardır umarım, gözlerin kadar mavi tokan, saçların kadar sarı elbisen ve yanakların kadar kırmızı pabuçların da ulaşmıştır pazartesi elinize, anne süslemiştir şimdi seni. güzel güzel bakıyorsundur eminim o fotoğraftaki gibi.. anneni üzme, bir sonraki bayramı ayrı geçirmemek dileğiyle minik kuş...