hiç unutmam, 4 ü bitirip de 5 e geçtiğim sene karne hediyesi olarak sadece en güzelinden bir tanecik barbi bebek istemiştim de bizimkiler almamıştı. ne gözyaşlarım kar etti. ne de avaz avaz yırtınmam. gittiler tren aldılar. ne yapayım lan ben treni? oysa ben o barbiyle evcilik oynayıp, gece yatarken de sımsıkı sarılıp uyuyacaktım. ama olmadı. hala içimde yaradır.
şimdinin zamane anne babaları çok değişti sevgili sözlük. çocuklarının bir dediklerini iki etmiyorlar. çok rahatlar, çok genişler. yeni bir konsep belirlemişler. ne yaparsa yapsın kızmıyorlar. yeter ki gözlerinin önlerinde olsun. onlar da anladılar dünya, ortam eskisi kadar masum değil. tek endişeleri yavrucaklarının güvenliği, sağlıkları, sıhatleri. buldukları çözüm de şöyle içki, sigara mı hatta esrar mı içiyor aman çekinme yavrucum yeterki yanımızda iç. bizi merakta, endişede koma. açık olalım, şeffaf olalım. hiç bir saklımız, gizlimiz olmasın.
işte böyle endişeyle ve merakla sonu nereye kadar varacak diye izlediğimiz bir motto bu. korkarım böyle giderse duracağı da yok gibi.