Kapamışlar seni beyaz hücreye
Konuşmak gülüşmek uzaktır sana
Bir bedenin kalmış bir de inancın
Silah olmuş sana demir bir dolap
Demir bir ranza silahtır sana
"Karlı dağlar gibi dik tut başını
Gösterme yaranı çat kaşlarını
Kızılcık şerbeti içtim söyle"
Kan kussan bile diren zalime
Koparılıp götürülmüş dostun yoldaşın
Türkülerle ulaşır sıcak selamın
Bir direncin katığıdırgür haykırışın
Sonuna dek savaşılıp yıkılır hücren
ölmeyi yazmak ile ölmek aynı şey değildir diyemedim hiç, dememe rağmen..
gözün, ruhun gördüğü çürümeden, sözcükler ile kaçılmaz diyemedim hiç, dememe rağmen..
dönüp dolaşıp gideceğin yer orasıdır dedirtmemelisin kendine,
madem ki bunca dil ile yürek cambazlığına soyunmuş isen, diyemedim hiç..
bildiniz.. dememe rağmen..
hem orospu hem prenses olunmaz diyemedim..
hem perilere inanıp hem o özlediğin düşlediğin prensin, kişi başına düşen milli gelir hesabını yaptığında cazip bulmayacağın bir ülkenin prensi olmasını yargılayamazsın diyemedim..
kızılcık şerbeti ile kan kusmuş empatisi geliştiremezsin diyemedim..
Az önce rüyamda bir kediyle muhabbet ettim.
Bir yerde tel örgülerin arkasından bir maç izliyordum. Çok garipti. Halı sahayı bilardo masasına çevirmişler. iki adam sahada amerikan bilardo oynuyorlardı. Saha delikleriyle falan bildigin bilardo masası. Toplar da bir sürü renkli ve numaralı futbol topu. Böyle bir oyun varmı bilmiyorum.
O sırada tel örgünye tutunmus bir kedi bana seslendi.
Kedi: acsana abi kapıyı.
Mr why: ne yapacaksın iceride oradan da goruyorsun işte.
Kedi: ya sen bi aç ne olursun.
Gittim açtım. Kapı açılınca o anda bacagıma sarıldı.
Mr why: dur lan pençelerin batıyor.
Kedi: pardon abi
Sonra yanıma oturdu. Beraber macı izliyoruz.
Oyunculardan birisini patisiyle işaret ederek.
Kedi: çok seviyorum ya ben bu adamı.
Mr why : gidip kendisine söylesene oğlum.
Kedi: sen de gelll. Ne olur sen de gel.
Mr why: ya git işine ne işim olur...
Gibi şeyler söylerken uyandım.
Balkonda sigara yakıp bir kızılcık şerbeti açtım.
Meğer soğuk şerbet beni çağırıyormuş.