geçen haftayı seminer yapıyoruz ayağına orada geçirdik. kaplıca otelleri var ama termal suyu bizi pek tatmin etmedi. sıcaklık düşük ve su sanki normal yollarla ısıtılmış gibiydi. kaldığımız otelin nasıl bir bağlantısı varsa bütün devlet kurumları oradaydı. tcdd, anayasa mahkemesi, bayındırlık bakanlığı... kızılcahamam genel olarak sakin, ormanın içinde küçük bir yerleşim yeri. gezecek görecek pek bir şeyi yok. gene kurum götürmezse kendi isteğimle gitmem sanırım.
babaannem ve dedemle beraber en güzel yıllarıma şahit olmuş, ankara'nın yeşil rengi olan, aynı zamanda memleketim dediğim güzel ilçe. ilçenin girişinde sizi koca bi kara akbaba heykeli karşılar. insanları samimi ve cömerttir. bazlama ve testi gibi yöresel yemekleri ile de midemizi hoş tutar. soğuk su milli parkı ailenizle hoş bir piknik için gidilesi yerler arasındadır. fotoğraf çekmek isteyenler için paha biçilemez bir mekandır kendileri. yarın bir gideyim diyorum. nefes almak gerek.. unutmadan bir de köfteci yaşar ustası vardır ki buranın salatası ve ballı yoğurt sunumuyla köftesi tadılmaya değer.
ankara'dan istanbul'a dönerken mola verdiğimiz yer.
havası o kadar temiz ve dinlendirici ki, özellikle yaz sıcaklarından bunalmışken çölde bir vahadan da fazlası.
93 senesinde dedem köye ev yaptırırken babamın dondurma yemeye götürdüğünü hatıladığım ankara-istanbul yolu üzerinde bulunan ilçedir.
arabada babamın teyze çocukları ve ben vardım. kızılcahamam a geldiğimizde babam ibrahim abiye bizi emanet edip dondurma almaya gitti. ibrahim abi bizden 5-6 yaş büyüktü. arabanın camı açıktı ve ben birşeylerin verdiği cesaretle gelen geçen kızlara laf atıyordum. sanırım en çok kullandığımda "yavyuuum!" kelimesiydi ki "r" lere dilim dönmezdi o zamanlar. bu şekilde eğlenirken geçen kızlardan birinine gene "yavyuuum!" demiştim.
ibrahim abi "ne yapıyon lan! o bizim akrabamız." dedi. "olsun." dedim. "nerden tanıyacak."
dondurmalar geldi. köye uzadık.
aradan birkaç gün geçmişti ki eve ziyarete birileri geldi.
laf attığım kızda aralarında.
anneme "oğlun pek rahat durmuyor" dedi.
annem "ne oldu" diye sordu.
böyle böyle... diye anlattı.
annem çocuk işte dediysede misafirler gidince sağlam bir zılgıt yedim.
bu böyle kalsa iyi büyüdük kocaman adam olduk. laf attığım kız bir ast subay ile evlendi.
4-5 yıl önce gene bir ziyarette kocasına "bu bana laf attı biliyor musun?" dedi.
haydaaa... 15 yıl önceki olayları insanlar kaşımayı ne çok seviyor.
yerin dibini mi arıyordum yoksa halının o muhteşem işçiliğimi mi inceliyordum artık adını koyamadığım bir biçimte başım önüme eğildi.
kocası nasıl diye heycanla sordu?
bu beyfendi daha kısa donla gezerken kızlara laf atıyordu biliyor musun dedi.
kocası bana baktı.
adam başladı gülmeye.
mukerrer nereye bağlayacaksan bağla şu meseleyi diyorsanız söyleyeyim,
"teksasta yapılan teksasta kalır ama kızılcahamam da yapılan mezara kadar sizle gelir."
şu günlerde jeopark'ı ile de gündeme gelecek olan ilçe. ankara'nın önemli bir turistik ilçesidir. beypazarı'nı turizm merkezi yapan belediye resisinin bir benzeri de buradadır. mhp'li başkan coşkun ünalkızlcahamam-çamlıdere jeopark projesi adı altında bir park yapma mücadelesi içinde. zaten kaplıcaları ve termal otelleri ile çoktan turizm merkezi olmuş bu ilçe jeopark ile de türkiye'de bir ilk olma peşinde. şimdi bu yazdıklarım birden bana haber yazısı gibi geldi. vallahi öyle bir amacım yok. nerden mi biliyorum burayı, burada çalışıyorum zira. belediye bu jeopark'ı tanıtmak için hiç bir zahmetten kaçınmıyor. son 5 ay içinde nerdeyse tüm kızılcahamamlılar jeoparktan haberdar.yakında beypazarı'nın ünvanını elinen alırsa şaşırmayın.
toprağından kızılı,roma döneminden kalma kaplıcasından hamamı almış, karadeniz bitki örtüsünün başladığı,suyun her çeşidinin çıktığı, eski adı yabanabad olan çıtak memleketi. memleketim.