ankra nın varoşlaşmaya yüz tutan semti. öyle ki güven park ve civarında serseriler cirit oynamakta, karanfil ve civarında tip tip bakan insanlar kol gezmektedir.
japonya'da yaşanan deprem sonrası acilen bir uçak kaldırıp içine bulgur, makarna, kavurma, konserve, battaniye gibi nimetler doldurmasını ve şu an japonya yolunda olmasını beklediğim kurumdu...
lakin olmadı.
yetkililerimiz japonlar'a sormuşlar "bir ihtiyaç var mı" diye, haber gelmemiş henüz.
yahu siz ne duruyorsunuz, tamam adamlar gelişmiş ve çok gururlu insanlar, utanır, çekinirler yardım istemeye. ama türk mazlumun yanındadır her zaman.
doldur bir uçak kaldır sen abicim...maksat tarafımız belli olsun.
biraz vizyon sahibi olun abicim.
sen kaldır uçağı, cnn altyazı geçsin "türkiye japonya'ya yardım gönderen ilk ülke" diye...
reklama bak.
üstelik yaz tatiline gelecek milyonlarca japon turist de cabası...
düdüt: kızılay genel başkanı tekin küçükali yaptığı açıklamada "japon kızılhaç başkanı ile görüştüm, birşeye ihtiyaç duymadıklarını söyledi, ama biz yine de 3 afet uzmanını uçağa bindirdik, şu anda yoldalar"...
karşılık beklemeden verdiğiniz kanı karşılık bekleyerek satan kurum...
hastamıza kan lazımken o teleşla cüzdan almayı unutmuşuz; bir hayat söz konusu. diyoruz ki adamlara "yakınımız ameliyatta cep telefonunu rehin bırakalım parayı sonra getirelim" olmaz diyorlar.
sinirden bunlara bir giriştik orada bekleyen ve tüm olup biteni gören bir amca parayı ödedi ve getirseniz de getirmeseniz de helal olsun oğlum dedi...
yarın saat sonra fazlasıyla o amcaya ödeme yaptık ve çok teşekkür ettik.
ve bir daha da kızıla'a kan bağışlamamaya yemin ettik.
"Kişilerin bir kısmı, Kızılay'da Tuna Caddesi'nin girişindeki canlı bir mekân olan Piknik'te ve civarında dolanırlar. Burası açılış sayfasında anılır:Kızılay
semtinin en civcivli, gürültülü, servisi en çabuk, en ayakaltı yeri olan Piknik' in oraya akıyordu kalabalık. (Soysal 1973: 5). Soysal da Özdemir Nutku ile evli olduğu yıllarda, bu mekâna sıklıkla uğrayanlardandır. Piknik, o yıllarda, Türk edebiyatında 1950 kuşağını oluşturan ve Mavi (1 Kasım 1952-Nisan 1956) dergisi etrafında kümelenen genç sanatçıların buluşma yeridir. Sanat yaşamlarının başlangıcında yer alan bu sanatçılardan bazıları şunlardır:
Güner Sümer, Bekir Çiftçi, Orhan Duru, Ferit Edgü, Demir Özlü, Ahmet
Oktay, Erdal Öz (Doğan 2003: 51)."
Kızılay'ın ayrıcalıklı konumuna karşın, Ulus, ihmal edilmiş, geri kalmış eski kent görünümleriyle romana girer. Tezgâhtar Ahmet, bu semti hep babasının büyük bir meydan savaşı veren kumandan tavrıyla, kış başında eve yığdığı,can sıkıcı soğan, patates çuvalları, pis peynir, zeytinyağı tenekeleriyle (Soysal 1973: 14) anımsar. Babası, hasislik ederek yoksulluğu yeneceğini sanmak (Soysal 1973: 15) gafletinde bulunmuştur. Banka çalışanı Mehtap'ın ailesi Yenimahalle'de ikamet etmektedir. Mehtap'ın ailesinin yoksulluğu, yaşadıkları semtin yoksulluğuyla birlikte sergilenir: Yenimahalle'de, muslukları, her şeyi her an bozulan, kötü malzemeyle yapılmış, mutfağının duvarları su sızdıran, kalorifersiz, kömür hakkı da olmayan bir evde oturuyorlardı
(Soysal 1973: 68). Mehtap, bu yüzden, babası ile annesinin rahat
yüzü görebileceği, kendilerine ait bir ev alma hayaliyle yaşar. Ali'nin ailesi de Dışkapı'nın arka sokaklarında, kanalizasyon atıkları taşıyan derenin yanındaki tek katlı bir evde yaşar.
afganistan ,pakistan ,filistin gibi müslüman din kardeşimiz olan ülkelere jet hızı ile yardım eden ,hiçbir şeylerini eksik etmeyen ,ama gel gör ki kendi topraklarında bulunan simav'a geç ulaşabilen ,kendi vatandaşlarına eksik hizmet veren ,bir çadırda 4 ailenin birden kalmasını uygun gören ,kuruluş.
Kızılay, Uluslararası Kızılay Kızılhaç Hareketi'nin temel ilkeleri olan insanlık, ayrım gözetmemek, tarafsızlık, bağımsızlık, hayır kurumu niteliği, birlik ve evrensellik çerçevesinde çalışan bir yardım kuruluşudur. Personelinin bir kısmı gönüllü olarak, bir kısmı ise maaşlı olarak çalışır.
Osmanlı imparatorluğu'nda ''Osmanlı Yaralı ve Hasta Askerlere Yardım Cemiyeti'' adı ile 1868 yılında faaliyete geçen kuruluş, en son 1947 yılında ''Türkiye Kızılay Derneği'' ismini aldı. ilk başkanlığını Marko Paşa adındaki Rum asıllı Osmanlı hekimi yaptı.Günümüzde başkanlığını Tekin Küçükali yapmaktadır.
Başarılı faaliyetleriyle dünyanın saygın insani yardım kuruluşlarından biri haline gelen Türk Kızılayı'nın 143. kuruluş yıldönümünü kutlar sizinle paylaşmaktan mutluluk duyarım.
kesinlikle bir meydan değildir,belki ilk yapıldığında öyleydi lakin şimdilerde dev bir otobüs durağı ve seyyar satıcı üssünden başka birşey değildir.
kızılayı gerçek bir meydan yapmak için metro çarşısı iptal edilip trafik yer altına alınmalı parkın bir bölümü yıkılmalı ve dolmuş durağı kaldırılmalıdır.
istanbul un güzide avmlerinin birinde hizmetine rastlayıp, kan bağışı yapmadan geçemediğim fakat sorduğumda koca gün boyunca seksen bağış aldıklarını öğrenip, insanım adına hayal kırıklığına uğradığım türkiyemin en muhtaç olunmaması gereken ve muhtaç olduğumuzda da güçlü ve dimdik ayakta yanımızda olması gereken kurumunun adı.
haftasonu yüzbinden fazla insanın uğrak yeri olan bir mekanda canla başla bu sıcakta mücadele eden doktorundan sağlık personelinde kadar sorumlu ve bilinçli personeline rağmen, seksen bağış almaları insanımın ne kadar duyarsız ve kendi başına gelmeden kana ihtiyacı olan bir hastanın halini anlamadığını bana çok açık bir şekilde anlatmıştır.
arkadaşlar unutmayalımki görmezden geldiğimiz bu kampanyalar günü gelir hayatta kalmamızı sağlayan yeğane şey halini alabilir.
birine faydası olan bir hayatınız olsun istiyorsanız hiç olmazsa bir kere kan bağışı yapmayı deneyin olur mu?
en azından bir kez uzandığınız sedyeden vicdanınızda sizin kadar rahat kalkabilsin.
kolunuzda ufacık bir iğne deliği ve yitirdiğiniz kırkbeş dakikanızın yanısıra rahatlamış vicdanınızda eşlik etsin size.
bilinki bir insan, hiç tanımadığınız, sizi hiç tanımayan bir insan sizin sayenizde hayata tutunacak.
haydi kan bağışına!
--spoiler--
kızılay üzerinden afrika'ya yardım etmenin en basit yolu 2868'e boş mesaj atmak şeklinde sevgili yazarlar. bu şekilde 5 lira yardımda bulunabilirsiniz (tüm operatörler için geçerli)
--spoiler--
misyonu "TOPLUMUN GÜÇ VE KAYNAKLARINI HAREKETE GEÇiREREK, iNSAN SAYGINLIĞININ KORUNMASI DOĞRULTUSUNDA HER KOŞULDA, YERDE VE ZAMANDA MUHTAÇ VE KORUNMASIZ iNSANLARA YARDIM ETMEK VE TOPLUMUN AFETLERLE MÜCADELE KAPASiTESiNiN GELiŞTiRiLMESiNi DESTEKLEMEK" olan, bu misyon doğrultusunda çeşitli kaynakların ve türk halkının sürekli arkasında desteği olan kuruluştur.
bu kadar desteğe rağmen her türlü afette yeni desteklere ihtiyaç duymaktalar. en son van depreminde yine gördük ki kızılay'ın yeni desteklere ihtiyacı var, ihtiyaç listeleri yayınlanmakta, yurt dışından destek yağmakta. akıllara bu kadar yardımın nereye gittiği ile alakalı türlü sorular gelmekte. van depremini bile mevcut kaynaklarlar yönetemeyen bir kızılay'ın daha büyük afetlerde neye yarayacağını düşünmek bile insanı korkutuyor.
van kent merkezi nüfusu 350-400.000 civarında ve bu boyutta bir şehre yardım ulaştıramıyor musun sen sevgili kurumum? olur ha istanbulda bir deprem olsa ya onu geçtim adana da bir deprem olsa ki daha önce oldu vay halimize biizm daha van tek başına yardım edemiyorsun!!!
Van'daki deprem için utanmadan yardım toplayan kurum. her şans oyununda bunlara ne kadar para aktarılıyordu?
artık anlam veremiyorum tüm yardımlar el altından yurtdışına mı gidiyor ne oluyor?
"kızılay'ı da biz finanse ediyorsak niçin vergi ödüyoruz biz" diyen arkadaşıma sonuna kadar hak verdiğim kurum. nerede bizim ödediğimiz vergiler? şans oyunlarından kızılay'a giden bağışlar?