Sene 1994
Yağmurlu bir ekim akşamı. El kadar bebe olmama rağmen şiir yazasım geliyordu. dertlenip kendimi süte vuruyorum falan. Karşı komşumuzun kızı olan Rukiye o gün bizdeydi.
Çok severdik birbirimizi. Kardeş demeyelimde. Dost da değil aslında. Evet seviyordum ulan.
Fakat bunu ona söyleyemiyordum. Oyun hamurlarıyla oynuyorduk, lego yapıyorduk. Atari oynuyorduk. Her şey gayet güzeldi. Ona açılmamam için hiçbir sebep yoktu. rukiye Saat 18:00 ı gösterdiğinde, Kül kedisi misali paldır küldür çıktı evden. Rukiyenin bu sert çıkışını gören babam, Birden üzerime gelmeye başladı.
ne yaptın lan kıza eşşoleşşek?.. babam sinirlenmişti. Onun bana doğru attığı her adımda, ben bir parmak boyunda koyun misali sıçıyordum. Derimi yüzecekti kesin. Karşı karşıya gelmiştik. Biraz düşük bir ses tonuyla az medeni ol ayı, kız kaçar tabi.
Babamın bu söyledikleri şok etkisi yarattı. Normalde kızılcık sopasıyla imanımı sikmesi gerekiyordu.
Rukiye 1.50 boyunca, alımlı mı alımlı, ela gözleri ve kıpkızıl saçıyla mahallenin tozunu attırıp diğer kızların dibini düşüren bir tipti. Geçtiği her sokakta çocukların salyasını akıtıyor, bayıltıyordu. Rukiye yüzünden hepsi köpek muamelesi görüyordu mahallede. Annemin kazıma mama verdiğini hatırlarım. Neyse.
Ben o kadar yüz vermezdim. bilmem!? belki de bu yönümü sevmişti Rukiye. Kadir inanır tarzı seviyordu sanırım. evet oğlum! Bu yolda devam et! diye kendimi gazlıyordum.
Yine yağmurlu bir cumartesi sabahı. Rukiye o kızıl saçlarıyla dışarı çıkmış, bakkala yumiyum almaya gidiyordu. Koşarak çıktım ardından. Ben ısmarlayacaktım çünkü. Rukiye beni gördüğünde suratı değişti. Tosardı, yüzünü buruşturdu. Muşmula gibi bişe olmuştu.
Seni sevdiğimi mi düşünüyosun he? Aptal şey, gitte kibritten ev yap sen. Pis ıyy diyerek beni aşağılamıştı. Moralim çok bozulmuştu. Yer gök ağlıyordu halime. Melekler bile ağlıyordu. Bu efsane gibi bir ruh hali yaşarken, en yakın arkadaşım, öküz kazım çıktı karşımıza,
Göz bebeklerim büyümüştü. Çok sevinçliydim. Hain bir plan peşindeydim.
Çağırdım hemen kazımı.
kazım olum koş lan koş. Bişe dicem sana!
Kazımın koşuşu görmeniz lazımdı. ığaaaarrr diyerek bağırıyor. Mahalledeki tüm konu komşuyu tepemize topluyordu. Savaş vardı sanki amına koyım. Gladyatör gibi imansız. Mahallede ne kadar kedi köpek var hepsini boğarak öldürmüştü.allahı olan siksin beni.. kankam beni çağırıyoooor diyerek geldi yanıma.
kazım biliyo musun anlam veremiyorum bazen sana. Hatta sana komple anlam veremiyorum. Sen git yeniden doğ.
Kazım gülüyordu. Çok geçmeden planı anlatmaya başladım. Rukiyeyi seven tek ben değildim. Bizim ayıda seviyordu onu. Hemde öküz gibi.
plan şu kazım, fısfısfısısıfısfısfsf her şeyi anlatmıştım. Kazım okayi verdi.
Artık geriye kalan tek şey beklemekti. Eve girdim. Mahalleye bakan camın yanına oturdum.
o kızıl saçlarına doyamadım gülüüüm varii düşüncelere dalmış gidiyordum.
Sokağın başında Rukiye göründü. Güneş batmak üzereydi. Kazım casio saatini kontrol etti ve start alındı.
Allah Allah nidalarıyla rukiyeye doğru koşuyordu. Bunu gören Rukiye cebindeki gözlüğünü çıkarmış kazımı bekliyordu. O zamanlarda yaygın olan tek şey gözlüklü insana vurulmaz, vurursan hapis yatarsın safsatasıydı. Kazım gözlük dinler mi?
O koca elini gerdirerek yapıştırdı rukiyenin suratına. Hayvan herif sikti kızın anasını.
Rukiye bayılmıştı. Plan güzel işliyordu.
Kazım tuttuğu gibi rukiyenin saçları tam sürükleyecekti ki.. saçları elinde kaldı. Evet Rukiye bunca zaman annesinin peruğuyla bizi yemiş. Kazım aptallaşmıştı. Trol gibi bakıyordu sağına soluna. Çöktü dizlerinin üzerine. Saçları kokladı ve şu cümlelerle son buldu her şey
rukiyeeee, seni sevdiydim. Kızıl saçlarını sevdiydim. Seni sevecektim. Beni sevmedin rukiyee..
Çok duyguluydu. Ağlıyordum. Çok sürmedi. Kazım geldi ataride marioyu oynayıp prensesi kurtardık.
Televizyonun tüpü azaldığından prensesin saçı kızıldı.
Bizi cezbeden hep bu olmuştu.
cırtlak kızıl değil de koyu kızıl. birçok bayanda çok hoş duran bir saç rengi. benim de çok hoşuma gider. bir sevgilim olsa saçını boyatsa kızıl yapmasını isterdim. ama koyu kızıl tabiki.
Nefret ettiğim zaaflarımdan biri. şu sıralar saçını kızıla boyayanların sayısı arttı ya da algıda seçicilik mağduruyum. Mesela şu an iki tanesiyle aynı ortamdayım.
kızıılın ya da kırmızının tonları olan renkler insanda cinsel dürtüleri hareket ettirdiği için döngüsel olarak bu renklerin tamamı hoşunuza gider.
çünkü kırmızı bize cinselliği çağrıştırmak üzerine toplum ve diğer tüm materyaller tarafından aktarıldı.
bilişsel öğrenmenin de getirdiği bilinçaltı hafızamıza artık kırmızı, kızıl gibi renk tonları zaaf, dürtü gibi hareketlendirmeleri yaptı.
Sarı saç takıntısından iyi olandır. Şu kiralık aşktaki çirkin kumral kızı kızıl yapıp afete dönüştürmüşler ya herkes öyle olcam sanıyor heralde. Neyse kara kaşlı sarışınlardan iyidir.