"Ama ülke kurulduktan bir sene sonra Laiklik geldi. "
kurtuluş savaşındaki sarıklı mücâhidleri bilmezsiniz tabi. m. kemâl dediğin şahsiyet, tekke ve zâviyeleri kapatmadan önce anadoluya ingiliz belgesi ile çıkıp, ecnebi milletlere de destek sağlansın emri verilip bir de vâhideddün atlarını satarken, medreselerde yiğitler yetiştirilip isyân çoktan başlamıştı bile.
lâiklik geldi de ne oldu? bir de din düşmanlığı değil deyip sıvazlıyorsun.
"Bu kitaptaki karşılığı: Gerçekte, dinleri hakkında, halkın hiçbir fikri yoktur, din olarak adlandırılan şey, bilinmeyen görüşlere ve sırlara bulaşmış işlere kör bir bağlılıktan başka bir şey değildir. Fiilen, halk- tan dinini koparmak, ondan hiçbir şey koparmamaktır. (s.335.) Atatürk, "Gerçekte" sözcüğünün başına "+" işareti koymuş ve "Fiilen" sözcüğünün üzerini işaretlemiş"
hâni senin lâikliğin. her müslümânı cahil zannedip her haltı bildiğinizi düşünüp müfredât yaftaları sıkmayın!
Din konusunda insanlar büyük çocuklardır. Bir din ne kadar, saçmalık ve mucizelerle dolu olursa, halkın ruhu üzerinde o oranda tahakküm hakkı kazanır. Sofu, bönlüğüne hiçbir sınır koymamak zorunda olduğuna inanır. Bir şey ya da şeyler ne kadar çok anlaşılmaz olursa, halka o oranda ilahi görünür. Bu şeyler ne kadar az inanılabilir olursa, bunlara inanan sıradan insanlar, o oranda erdem ve üstünlükler olduğunu sanır.
ya tercümeler? 3 makale yazdım şu sözlüğe hepsi de belgeyle ve objektif git oku üstâdım.
diktatöryal milliyetçiliğin kampanyası. 100 sene önce de ali şükrü bey'i böyle silmişlerdi. bugünde dijitâl cihâd yapan o meclis ruhunu taşıyanları böylesine silecekler.
evvelâ, kemâlist propagandacı zihniyet, benim milliyet düşmânı olduğumu söylemiş. ben dinim ve ilmühâlim gereği, din-i mübin-i islâm'ı yeryüzünden silmeye çalışan her insana,
arâboğlunun yaveleri diyen, rasûlullâh'a [sümme hâşâ] hakâret edib, cemil sâid gibi materyâlistlerin öğretisini târih kitaplarında aşılayıb, millete millî kütübhanesinden mahrûm bırakanlara karşıyım.
ben millîyetçi düşmânı değilim, milli faşizmin düşmanıyım. ben türkçülüğe düşmânım, milliyetçiliğe değil. osman yüksel serdengeçti'nin 'serdengeçti' dergisinde bir yazar, çocukluk hatıralarını anlatırken: https://galeri.uludagsozluk.com/r/2367897/+
en sol taraftan okursanız anlarsınız.
peyâmi safa'nın bir sözü ile bitireyim,
"biz artık milli kütüphanesine girip tek kelime okuyamayacak bir milletiz."
yalama mevzusuna gelince, o yalamayı siz benden çok daha iyi bilirsiniz. hakikâte karşın nefsinizin salyaları kulaklarınızın yanı başında geziyor. ota boka bir halt bilmeden bok atıp, ahlâk bekçiliği yapıp, çankaya'da çıplak karı dans ettiren bir adamın -izm'inden gelip, ahlâksızlık yapıyorsunuz.
müdafâanız ne peki?
"iç dökmek."
"iç dökmek." değil derdiniz, terbiye olmayan nefsiniz ve gözünüze çekilen o kara perdeyle hayat-ı dünyeviyeye aldanmak.
sâid nursî, onyedinci söz, onyedinci sözün ikinci makamı.
Eyvah, aldandık! Şu hayat-ı dünyeviyeyi sabit zannettik. O zan sebebiyle bütün bütün zayi ettik. Evet, şu güzerân-ı hayat bir uykudur; bir rüya gibi geçti. Şu temelsiz ömür dahi bir rüzgâr gibi uçar, gider.
Kendine güvenen ve ebedî zanneden mağrur insan zevâle mahkûmdur, sür’atle gidiyor. Hane-i insan olan dünya ise, zulümat-ı ademe sukut eder. Emeller bekàsız, elemler ruhta bâki kalır.
Madem hakikat böyledir. Gel, ey hayata çok müştak ve ömre çok talip ve dünyaya çok âşık ve hadsiz emellerle ve elemlerle müptelâ bedbaht nefsim! Uyan, aklını başına al! Nasıl ki yıldızböceği kendi ışıkçığına itimat eder, gecenin hadsiz zulümatında kalır. Balarısı kendine güvenmediği için gündüzün güneşini bulur; bütün dostları olan çiçekleri, güneşin ziyasıyla yaldızlanmış müşahede eder.
Albay bir erkeğin taşak kıllarına resmen övgüler düzmüş.
Azizim gizli falan değil düz eşcinselsiniz lan. Neyse gözümüze sokmadan yaşadığınız sürece biz herkesin tercihine saygılıyız. Hayırlı yalamalar.
Bi siktirin gidin dedirten kampanya. Azizim bu adamın taşağındaki jiletin kesmeyerek teğet geçerek kesilmeyen kılından bile daha değersiz adamların nefret söylemi.
--spoiler--
Ülkeyi şeriatçı askerler kurtardı. Bu ülke Şeriat için savaşan insanlarla kuruldu. M.kamal bile hilafet için savaşıyoruz dedi.
--spoiler--
Ama ülke kurulduktan bir sene sonra Laiklik geldi.
Ve Cumhuriyetin altı ilkesinden biri laiklik.
Ve ayriyeten Laiklik din düşmanlığı değildir.
Aksine her dinden insanın özgürce yaşayacağı bir yönetimdir.
Şeriatta ise sadece bir dinin hükmü geçer.