aile ve çevre baskılarıyla kafalarını dışarı çıkartamayan kızların üniversite ile hayatta belkide en özgür olacakları ortama kavuştuklarından dolayı bir sevme bağlanma söz konusudur.
niye sevmesin üniversiteyi ki aklı başında bir kız tabi daha çok sever. kimse özgürlüğünün kısıtlanmasını istemez. o türbanı gemici düğümü yapan pilavcılar bile.
Şehir dışında okuyan kızlarımızda durum zirve yapar. Akşam çıkmalarının, içki içmelerin, sigara yakmaların en rahat yapıldığı yaşamdır üniversite yaşamı. Sadece bu da değil, ders çalışma programlarını rahat rahat ayarlayabilirler, dır dır eden olmaz, ev işi olmaz ve bundandır ki kızlarımız koşa koşa gider üniversiteye.
kızlar rahata düşkünlerdir . okuamdıkları zaman eğitim durumlarına göre bir işte çalışmak zorunda kalacaklar ya da daha kötüsü ev kızı olarak kalıp koca adaylarını bekleyecekler.karşılarına ne çıkacağı belli de olmayacağı için hayırsız bir koca ile evlenmek başa durduk yere ayrı bir bela açar.
en iyisi okuyarak . hayatın hakkında insiyatifi ele almaktır.
erkek egemen sistemine bir isyandır.
ilerdeki kocasına ezilmemek için ekonomik özgürlüğünü eline almak istemesidir.
bir meslek sahibi olarak vatana ve çevresine yararlı olma isteğidir.
eşit yurttaşlık gereği ben toplumda varım demesidir.
cahil cühela kalıp ezilmek için bu dünyaya gelmediğini bildiğindendir.
bir erkek ten daha çok sevmesi gerekir,daha medeni bir toplum olmamız için.
not:medeni toplumlar ve katılımcı demokrasiler kadının iş ve gündelik hayatta ne kadar ön planda olduğuyla ölçülür.
ülkenin yarısı kadın ama meclisin yüzde 10 bile kadın değil.
en basit olarak temsilde adalet yok.