istanbul bizans'tan kalma ihtişamı ile bizans tarihçilerinin de belirttiği gibi "şehirlerin kraliçesi"dir ve bir kraliçeye sahip olmak masallar ve fabllardan da anlaşılacağı gibi hiç de kolay değildir. sekiz kollu ejderhalar, gözlerinden ateş çıkaran masal yaratıklar, üç memeli masal sevişgenleri bu "damsel in distress"i koruma altına almışlardır. bu nedenle-zamanında- bir ortaçağ şehri olan istanbul, bir diğer bakire tarafından koruma altına alınmıştır-meryem ana-. ve fethi hiç kolay değildir,[istanbul'un fethinin istanbul bizans halkı üzerindeki etkisi latin istilasından ağır değildir] bu gerçekliği -her genelleme yanlış olsa da- türk kızlarına uyarlayabiliriz.
benzetmeye konu olan asıl gerçeklik biraz istanbul'un çalkantılı tarihi ile bağlantılı olacak. kızların piç erkek efendi erkek paradoksundan hareketle, sevgili istanbulumuz da haçlı seferleri döneminde haçlıları kışkırtmış ve bu kışkırtıcı hareketlerin sonucu olarak da latin istilası istanbul'u alt üst etmiştir efendim[bu ilişkinin izleri osmanlı döenmindeki şehrin en gözde yerine ticaret için kurulan venedik ve ceneviz asalaklarına kadar gider]-. buna binaen, nice fatihler istanbul'un etekleri önünde eğilmiş onu zirvesie çıkamadan toprağa gömülmüşlerdir[araplar, Musa çelebi, Avarlar, Bulgarlar, vs] piç erkeklerden burnu sürtülen istanbul, 1453 yılında efendi erkeğini bulmuş ve muradına ermiştir.
-ulan istanbul!
-sen mi büyüksün ben mi ?
-ananı sikecem senin *
gibi durumlarda akla gelmesi gözleri yaşartabilir. ee istanbul gibi kız olmak başka birşey.
