her kız masallardaki prensesler gibi, tiyatrodaki julietler gibi, filmlerdeki aşkı için hayatını göze alınabilen karakterler gibi olmayı istediği halde, gerçek hayatta kendisine yapılan, en büyüğünden en küçüğüne jestlere karşı duyarsız kalması anlam vermesi çok güç bir durumdur.
kızlar, aşktan umutlarını öyle bir kesmişler ki,
"dünyayı önüne seriyorum, dile benden desen, beni marsa götüremezsin ki diye şikayet edebilir"
"dağı delip sana su getirdim desen, everest'i mi deldin diye sorabilir"
"senin için ailemden vazgeçerim desen, onu herkes yapıyor,başka! diyebilir"
hatta en kötüsü, sen çok büyük bir süpriz yaparsın. sadece ona özel hissetsin diye,
o ise futursuzca "demekki başkalarına da böyle yapıyor" diyebilir.
kendilerine olan güvensizliğin kibri ile onlara asla yaranamazsın.
insan sevdiğine nasıl davranır, nasıl davranmalı?
ben 23 yaşında iken, bir kız kardeşim oldu.şuan 5 yaşında ve onu çok seviyorum, onu kırmamak için her şeyi yapıyorum, bazen gözünü korkutsam da asla zarar vermem,her istediğini yapmaya çalışırım.
ama gel gör ki yine büyük bir sevgi ile ,aynı şeyleri, içinden gelerek sevdiğin kıza yaptığın zaman, kızın taşıyamayacağı bir yük oluyor bu sevgi. hemen arıza çıkarıyor.
zannediyorum kızların, devamlı ulaşılmaya çalışılan bir hedef olma isteklerinden ötürü onlara yaranamıyorsun.