aslında çoğu kız öncelikle hoşlanır. çünkü içlerinde yönlendirme, onarma ve anaçlık içgüdüleri vardır. lakin sonra erkek yetmemeye başlar. farkederler ki bir şeyler eksik. aslında her ne kadar onarmak yönlendirmek ve eksiklere deva olma hazzını sevdiklerini itiraf etseler de farkederler ki onların isteği yine güçlü olan yaralı bi aslanı onarmaktır. amk böyle cümlenin. gereksiz edebiyat yaptık. büyük ihtimalle buralara kadar okuyan insan olmayacak zaten o yüzden şimdi size 2007 yılında ki efsane leverkusen maçını anlatmaya başlıyorum....
genel olarak hoşlanmazlar. kendini koruyamayan erkek kadınını nasıl koruyacak? erkek dediğinin girdiği ortamda otoritesi olacak, saygı duyulacak. kafası estiğinde her şeyi yakıp yıkabilecek ama insanlık nedir bilecek, haklıya hakkını verecek, olgun olacak. ilerde çoluk çocuğun olduğunda onları yetiştirebilecek yeterlilikte olacak, ayakları yere basacak, delikanlı olacak sevince tam sevecek (bkz: durdurunsanıza be) öhöm. tamam işte büyük ihtimalle laf olsun diye ezik pısırık erkeklerden hoşlanıp hoşlanmayacağını merak etmediği halde öylesine sorulan sorulardandır. (bkz: laf olsun diye cevabı bilinen sorular sormak)
kimi kızlar var masaya vurdu mu susturacak erkekten hoşlanır,kimi kızlar var anne şefkati gösterebileceği utangaç erkekten hoşlanır. bazıları da yeri geldi mi sert yeri geldi mi yumuşak karakterli erkekten hoşlanır.
utangaç kişilerin merak ettiği, açıklanması gereken genel sorun.
kızlar, evettt diyelim ki erkek utangaç ve ezik. mesela ensesine vurup ekmeğini alabilirsiniz, perde astırabilirsiniz zorla. oo tabi milliyetçi ve kültürlü olduğunu unutmayalım, en sevdiği şair puşkin iken en sevdiği romancı dostoyevski.
ama mesela yolda takılırken tinerciler gelse anında dayak yer, ezilir.
