fotoğraflanmalı bunu yapan..*
yazalım bi şeyler, efenim kahve zararlıdır, ama içilecekse de sek içilmelidir, sert bi şey çünkü, onun yerine sıcak çikolata iç, başka bi şey iç, kahveyi sek içmek rakıyı sek içmek gibi değil, şu çağrışımlarınız basitlikten ölüyor..
kızla ilk buluşmada şekersiz kahve içme rezilliği (tabi şekerli kahve içmeyi seven biri için geçerli ) nden daha kötüsü de vardır. kızla ilk buluşmada masadan bardağına döktüğü esmer şeker için "aaa toz şekerin de mi kakaolusunu yapmışlar" demek. olmaz demeyin bir kız arkadaşımın geldi başına...
Şekersiz kaave garsonu ilk dakkadan mat edip yare odaklanabilme kolaylığı sağlaması açısından iyidir. Yazkış soğuk suyla duş alma olayına gelince, göbeğim yokken yapıyodum ama göbek çıkınca bişeyler oldu sıcak suya döndüm.
Boğazındaki acı yüzünden, ciğerine yapışan o acı tat yüzünden, konuşamamakla sonuçlanacak durumdur.
Bir de bunun kızın yanında, bilmediği yemekleri ısmarlayıp mal gibi kalanı vardır. *
-Ne alırsınız?
-La risotto ra pigmento,
-Tabi efendim.
(Servis gelir.)
Tabağa mal mal bakılır, yutkuna yutkuna yenir.
t: ilk kez buluştuğunuz kız arkadaşınızla kahve içmeye gittiğinizde başa gelen kötü olaylar zinciri.
aynı zamanda iki yıl kadar önce yaşadığım rezilliğe benzer bir olaydır. gerçi buna rezillik demek biraz ağar kaçar gibi ama kızın durumu ne kadar anladığına bağlı tabi.
güzel güneşli bir izmir günü buluştuk kızla gezdik yemek yedik falan.
ben: şimdi ne yapalım?
kız arkadaş: gel bi kahve içelim olur mu?
ben : oluur.
kıbrıs şehitlerine doğru yürüyoruz geldik karşılıklı iki büyük kahve firmasının ortasındayız "hangisine girelim" diyo kız dedim "kahve dünyası" türkler kazansın mantığı.** oturduk bir yere.
k.a : ne içelim?
b: farketmez ya ben uyarım sana.
k.a: ben bademli içicem olur mu?
b: olur olur severim ben badem.
k.a: biraz acı oluyo ama sever misin öyle?
b: severim ya bademli alaım biz iki tane.
kahvenin adı bademli mi acı bademli mi hatırlamıyorum ama içimden hep acı bademli demek geliyor. her neyse kahveler geldi amk o nedir yaa nasıl bi acııı nasıl bi lezzetsiiz ağzım yüzüm kaydı diyorum "nasıl bitecek bu yok valla bitmez". kız da arada beni seyrediyor.
k.a: ne oldu sevmedin mi?
b: yok yaa uzun zamandır içmiyordum da.
ben düşünüyorum ne yapayım şeker mi doldurayım içini falan diye sonra bi baktım kız kaşığı yiyo "ana! " hemen önüme döndüm öyle mal gibi bakmayı kestim "ben anlamıştım zaten bu kaşıklarda bi numara olduğunu renginden belli baksana". aldım kaşığı daldırdım kahvenin içine erit babam erit zekiyim tabi çikolata eriyecek bende tatlı tatlı içicem kahvemi. ama olmadı daha acayip bi tat çıktı ortaya çikolarta da boşa gitti mi? pes ettim artık içmedim öyle bıraktım kahveyi. kız bi güzel bitirdi tabi bardağı yalıyacak utanmasa. sonra kalktık ödedim hesabı en az 12 tl olması lazım o iğrenç şeye bide para verdik o kadar bursta yok o zamanlar bak.
kız duruma uyandı mı ne kadar uyandı bilmiyorum ama ben kahve içmeyi sevmiyorum abisi o günden sonra* gitmedim bi daha hiç gitmicem de len.
her ne kadar şekersiz kahve kahvelerin pir i olsa da ilk buluşmada muhabbetin içine etmektir.
Beyler Bu tüyoyu da benden başka kimse vermez. kıymetimi bilin:
Şöyle ki; ilk buluşmada öküz öküz iki tarafta birbirine bakar, bişey konuşamaz. heyecanlanır. eli ayağına dolaşır. peki muhabbeti nasıl açacaksınız maç konuşarak mı? şakamısınız. en güzel muhabbet açma yolu kahve falı bakmaktır. baktınız muhabbet tıkandı. hemen söyleyin 2 tane türk kahvesi. kahvenin yarısındayken
-"seliin biliyomusun ben çok güzel fal bakarım. hadi kapat da falına bakayım" deyin...
selin o anda sizin yavuklu statüsüne geçer zaten. fal baktırmaktan keyif almayan hatun henüz üretilmemiştir. sonra falda sallayın işte, "burda bi kız var, arkandan konuşuyo." "senin kafanda soru işaretleri var" "ama bir ay içinde bir aydınlığa çıkacaksın". "oo çok sevineceğin bir haber alacaksın kuş çıkmış burda" ... sonra o selin var ya 8. buluşmadan ayrılmış gibi mutlu mesut ayrılır sizin yanınızdan. kız cepte.
peki şekersiz kahve bunun neresinde mi... şekersiz kahveyle fal bakılmaz.
bak yelda ben çok iyi besleniyorum, bu yaşta kiloma ve yeme içmeme bakıyorum, izlenimi vermeye çalışan, hatuna kur yapmayı bilmeyen gencin dumur olayıdır.
kahveye beş şeker atarsa kızın anında vereceğini bilmeyen cahil erkeğin yarattığı rezalettir. rezillikten kurtulması ve cinsel hayatını düzene sokması bakımından şekerle arasını iyi tutması gereken erkektir aynı zamanda bu rezilliği yaratan erkek.
rezillikten ziyade ''kız arkadaşın hayırlı bir olaya vesile olması durumu''dur...
yani kız arkadaşın,farkında olmadan hayatını kurtarmış da haberin yok senin...
çünkü şeker,kanser hücresinin en sevdiği gıdadır..kanserin yegane besinidir..
unlu ve şekerli gıdalar,kanserin salgına dönmesinin ana nedenidir..
unlu ve şekerli gıdalar tüketmek,insülin direncine yani hiperinsülinizme yol açıyor. Yani hücre üremesini kontrolsüz bir şekilde artırarak kansere neden olur .
Alman bilim adamı Otto Warburg daha 1931 lerde kanser hücrelerinin sağlıklı hücrelerden farklı bir metabolizmasının ve şekerin kanserli hücreleri beslediğini ispatlayarak 'Nobel Tıp' Ödülünü almıştır.
ingiltere'de 1800 lerde yıllık kişi başına şeker tüketimi 5 kg. iken,bugün 70 kg'ın üzerine çıkmıştır. ABD de 19. yüzyılın sonlarına doğru yıllık kişi başı şeker tüketimi 2,3 kg düzeyinde iken bugün 75 kg'a yükselmiştir.
AB ülkeleri şeker tüketimi yıllık ortalaması 40 kg düzeyinde. Türkiye'deki durum da artık çok farklı değildir. Yıllık ortalama kişi başı tüketim 32 kg düzeyinde.
Dahası buna vücutta yakılması esnasında şeker muamelesi gören beyaz un ve mamülleri tüketiminin eklenmesi ile kanserli hasta sayısının niçin bu kadar hızla arttığı açıkca görülmektedir.
erkeklerin kendilerini beğendirme adına yaptığı eylemlerden sadece biri. sonra yok efendim türk kızı öyle, türk kızı böyle. sanki türk kızını tavlamak için yapmadığı oyunculuk kalmayan, en sert, en romantik, en kibar, en anlayışlı erkek benim tavırları içine giren benim. kimi kandırıyorsunuz anlamadım ki.