her gencin başına gelme ihtimali yüksek durumlardan biridir. yağmurlu bir izmir akşamında ilk buluşmamızda kızın da verdiği gazla yaklaşık bir yarım saatlik yolu yürümek zorunda kaldık şemsiyesiz. donuma kadar ıslandım lan asansör düğmesi gibi oldu. açık renk pantolan giymişim birde hesap et durumumu. çişli gibi geziyorum sahilde. erkekliğe bok sürdürmücez ya ya otobüse binelim mi burdan acaba diyen kıza yok canım yürüyoruz işte ne güzel ayağı yapıyorum bide..içimden ettiğim küfürlerin haddi hesabı yok. lan madem otobüse binicektin ne beni yürüttün yarım saat. sümükler başladı akmaya haliyle. servet çetin yapasım var ama daha ilk günden bozmayalım işi diye içime çekip çekip duruyorum ilk okul çocuğu gibi önlüğümden silicem o derece. bırak işin kötüsü o halde sinemaya gidicez daha..
yağmur çamur demeden geldik sinemaya perişan bir halde. herkes bize bakıyo normal olarak ve acıyarak. benim ayaklar su dolmuş yere bastığım anda sağdan soldan köpükümsü tuhaf şeyler çıkarıyo fışş diye. neyse girdik bide sinemaya o halde. izledik evlere dağıldık. 1hafta birbirimizden haber alınamadı. ben zatürre o bronşit olmuş it gibi titredim evde günlerce. gençlik işte kanımız kaynıyo.. 1 sene sonrada ayrıldık zaten.. ancak aradan 4 sene gibi bir süre geçmesine rağmen benim hayatımda hoş bir anı olarak kaldı. bir daha yağmurda yürürmüyüm afedersin ama siksen yürümem..
rezillik olup olmadığı duruma göre değişebilen rezillik ya da güzel olaydır.
sahilde yağmur altında pendik marinaya yürürken yanımda o vardı ve ıslanırken ellerim üşür diye elimi cebine sokmuş, elimi tutmuştu. o gün hiç ıslanmadığım kadar ıslandım ama o gün yaşadığım romantizmi başka bir yerde yaşamadım. eğer yanınızda ıslanmaya değer biri varsa o yağmurun altında ölünür.
ilk buluşmada fiziki görünüm çok önemlidir. çünkü henüz onun iç güzelliğini görme fırsatın olmamıştır. yağan yağmur yeni ilişkiye adım atmaya hazırlanan insanların saçlarını,makyajlarını bozar ve en çirkin hallerini gösterir. bu buluşma ya ilk ve son buluşma olur yada kişilerin hoşuna gider ve güzel bir ilişkiye başlanır.
bir ilginçtir efendim. hangi ara yağan yağmur altında romantizmin dibine vurmayı öğrendik anlamakta güçlük çekiyorum. o öyle değildir efendim... asıl romantizm evde pencereden yağan yağmuru izlemektir.
aşırı derece yağmıyorsa problem yoktur. Ha, ama bak aşırı olsun olmasın tipleri her türlü kayacaktır. Hele birde kız saçlarını düzleştirdiyse, vay haline.
ömrümün 14 yılını batı karadeniz sahillerinde geçirmiş biri olaraktan 15 yaşımda eskişehirde yatılı okula başladığımda bu rezil gelenekten ötürü hayretler içerisinde kalmışlığım vardır. yağmur azizim hergün yağar, hiç de bir esprisi yoktur, ne romantizmi lan. gökten su yağıyor işte!
Ama eğer başka biri için seni terkederse.. yağmur damlaları iğneler gibi yağar, bitkin, aldatılmış, kahrolmuş bedenine.. yağmasın dersin yağmur, esmesin rüzgar, ıslanmasın saçlarım, hatırlatıyor hepsi bana, yağmurun altında ilan- ı aşk edince ona, boynuma sarıldığında, nemli saçlarının kokusunu..
başıma gelemeyen ve rezillik olarak görmediğim durumdur keza tam kapalı mekandan sahile çıktığımda yağmur kesildi şemsiyem de vardı romantizmin dibine vurabilirdim. *
orijinal bir ilk buluşma olaraak hafızalardan silinmeyebilirde. yağmurdan sırılsıklam olunur, durumun verdiği aynılıktan dolayı birden büyük bir elektrik, sempati bir anlayış. sıcak bir kafeye gidilir, saç baş kurulanır, sıcak birer kahve, son derece sempatik bir başlangıç olabilir. ayrıca Londra'da isteseniz de istemeseniz de yağmur altında yürümek zorunda kalıyorsunuz, ister tek ister çift olun.
bir de sonrasında ki ağır grip nöbetiyle beraber, uzun süreli pek güzel bir ilişki bile başlayabilir * (tamam bu son cümle pek romantik olmadı ama sonuca bakalım lütfen) *