malumaliniz biz erkekler bir cinsi latif ile iletişime geçmeye başladığımız zaman, hemen yelkenlerimizi suya indirip suyu bulandırmadan iletiştiğimiz(nasıl oldu bende anlamadım) kızcağızı teknemize atmaya çalışırız. (ağız burun yapmayın ulan! erkek değil misiniz? hepiniz aynı boksunuz işte!) neyse efendim, erkeğimizin eski istanbul beyefendiliği numarası bu pis emelinin gerçekleşmesine dair son umutları tükenene dek sürer. ha bu emel gerçekleşmedi mi?! işte erkeğimizin gerçek yüzü burada ortaya çıkar... o antika şair edalarını elinin tersiyle bir kenara itip, sıradan hali olan formasına sarılıp uyuyan fanatik psikopat rolüne geri döner. bundan sonrası kızılca kıyamet.. ve umutlar bitip tükendiğinde, o kızdan beklenen verimin alınamayacağına kanaat getirildiğinde, üstüne onca yatırım yapılan, hülyaları süsleyen kızcağızın, erkek arkadaştan pek bi farkı kalmaz.. şu yanlış anlayıştan da vazgeçilmelidir. erkekler kendi aralarında aralarında sürekli agm muhabbeti yapmazlar. mesela biz kız arkadaşlarımızı dışlayıp, ortamda sadece erkekler kaldıktan sonra foton kuşağından, füzyon reaktörlerinin çevreye katkısından, anayasa çalıştayı çalışmalarından bahseder ve bu konulara hakkında gruplara ayrılarak münazara ederiz..
ha bu istek kız arkadaştan gelmiş olamaz mı? tabii ki olabilir.
yeni tanıştığı erkeğin gereksiz yavşamalarına ve komplimanlarına maruz kalan genç kızımız, "hacı bırak götünü yiyim ayaklarını! az adam ol ulen" demiş olabilir. haklıdır. hakkıdır.
sizde her gördüğünüz güzele yavşayıp durmayın ulan! güzel kızlara canım cicim, çirkin kızlara hacı hoca. ayıp vallahi ayıp.
cık cık cık..
Şu hayatta kızlara ne yaparsan yap yaranamazsın, iyi biri olmuycaksın yoksa sevmezler, bunların burunlarını yere yere sürteceksin o zaman senden iyisi olmaz.