Öğrendiğiniz an,öğrendiğiniz yerde birden kendinizi yere atarak ağlamayı, ellerinizi yerlere vurup sonra ellerinizle başınızı tutarak " tanrım nedeeen?"diye bağırma hissi uyanır ama sessizce kabullenirsiniz.
işten eve gelirsiniz, apartmanda güzel yemek kokuları vardır. sizden geldiğini düşünerek eve varırsınız. kapı açılır, derin bir nefes alırsınız ve evinizden geldiğini sandığınız yemek kokularının komşudan geldiğini anlarsınız. hayal kırıklığı işte budur.
özellikle patates kızartmasının kokusu olağanüstüdür. koku takip edilir ve başka bir evden geldiği öğrenildiğinde, kendi evine gidip " o patates kızartması bu evde de yapılacak " denir ve hayal kırıklığı hafiletilir.
zaten sevilmeyen alt komşu kızartma yaptığı günler nefret edilmenin dibine vurur.
komşuya not: ne zaman açken balkona çıksam kızartma yapıyorsun insafsız.
insan üzülüp süzülür önce. ben ciddi şekilde üzülüyorum bu duruma. sonra hemen bakıyorum mutfağa patates var mı diye. varsa şip şak yapıyorum kızartmayı.
yoksa soyunup dökünmeden hemen alır gelirim patatesleri. affetmem. aklımda kalacağına midemde kalsın yeğenim.
adamın boynunu büker. bir de o kızartmanın içinden köfte kokusu patates kokusuna karıştıysa, ve de sizin evden değilse, komşuya dadanma lüksünüz bile olabilir.*
şöyle bir diyalog yaşanabilir.
- anne yoksa... Ne olur yalan de.
+maalesef oğlum. gerçekten kızartma kokusu yan komşu hacer ablagilden geliyor.
Ve çocuk kapının Önünde üzüntüden kahrolur. Kendini sigaraya vurur.
kapının önünde ağlayası gelir insanın. daha geçen başıma geldi. ben merdivenleri çıkarken "mmm ne kızarttın anne? harikasın! " dedim. annemin boş boş bakan gözlerini görünce ve evimin o bilindik kokusunu duyunca yıkıldım.