bazıları erkek çocuklarla arasındaki farkı bir aşağılık kompleksi hissetmeden yaşar gider de, bazıları daha doğmadan anasını burnundan ya da kulağından edebilenmiş.
küçücük bezli popolarına giydikleri fırfırlı mini etekleriyle ve külotlu minicik çoraplarıyla büyümemiş halleri zararsız ve bir o kadar da sevilesidir. büyüdükten sonraki hallerine yorum yapamayacağım. şirinlik sezonu, artık dizinize yatırıp poposuna vuramayacağınız vakitte sona ermiştir.
daha hayırlı evlattır...
etrafta gördüğüm erkek çocukları ailelerin başına bela oluyolar... ya borç yapıyolar, ya alkolik oluyolar ya da bişey olmuyolar... ama kız çocukları anneye, babaya her zaman daha şevkatlidir... istisnalar tabi ki vardır ama benim tercihim -sağlıklı olsun- kız çocuk olsundur.
Nazım hikmet'in mükemmel şiirlerinden biridir. Zülfü livaneli yorumuyla dinlenesidir.
aslında bütün ana fikri son cümlede verir şiir "çocuklar öldürülmesin, şeker de yiyebilsinler".
Kapıları çalan benim
kapıları birer birer.
Gözünüze görünemem
göze görünmez ölüler.
Hiroşima'da öleli
oluyor bir on yıl kadar.
Yedi yaşında bir kızım,
büyümez ölü çocuklar.
Saçlarım tutuştu önce,
gözlerim yandı kavruldu.
Bir avuç kül oluverdim,
külüm havaya savruldu.
Benim sizden kendim için
hiçbir şey istediğim yok.
Şeker bile yiyemez ki
kâat gibi yanan çocuk.
Çalıyorum kapınızı,
teyze, amca, bir imza ver.
Çocuklar öldürülmesin
şeker de yiyebilsinler.