olm ayıp lan. dedik ya kızın en az dikkat çeken yerlerini övün diye. şaşırsın dumura uğrasın ilgisini size versin. bu şekilde tavlamaya başlayabilirsiniz.
geçen hafta instagramdan güzel bir kız ekledim. o da bana geri takip yaptı. öyle çok ekleyen biri değilim. özenle seçiyorum kızları. bu kız üniversite görmüş kültürlü birisi. ekledikten sonra hemen yazmak istemedim. bu kızın gözleri ela. o kadar güzel ki. o da bunun farkında olmalı ki selfielerinde gözlerini ön planda tutarak çekiyor. yüzü pürüzsüz, dudakları hafif dolgun, giyiniş tarzı çok modern ve kendine çok yakıştırıyor. fotoğraflarında hep taktığı birde kolyesi var. neyse dün buna yazmaya karar verdim. hikaye atmıştı yine gözler ön planda. öyle bir şey yazmalıydım ki ilgisini çeksin. kız muhtemelen gözlerinden dolayı çok fazla iltifat alıyordur. gözlerine iltifat etsem diğer saplar gibi sıradan olacaktım. kızın kolyesiyle ilgili bir şey yazdım. kız gördü ve çok detaycısın gibi bir şey söyledi. oradan yürüdüm. kız böyle ince detayla ilgili bir şey söylememe çok şaşırmış ve hoşuna gitmişti. oradan yürüdüm 1 gündür aralıksız konuşuyoruz. anlayacağınız herkesin iltifat ettiği yerlere iltifat etmeyin. aradan sıyrılın kızın pek iltifat almadığı bir özelliğine veya yerine iltifat edin. kızın ilgisini mutlaka çekecektir. çünkü bıkmış hep aynı iltifatları almaktan. bıkmış. siz öznel olun. aradan sıyrılın.
tango tekniği efenim; Bize doğru bir adım atarsa bir adım geri, bir adım geri giderse bir adım ileri atıyoruz..
Kovalarsa kaçıyoruz, kaçarsa kovalıyoruz.Ama hep zarifçe hareket ediyoruz, tangodaki gibi...
ilkokulda hoşlandığım bir kız vardı. adı gamze. kestane rengi saçlarına silgimi sakladığım kız. kahverengi gözlerine bakayım diye o ne zaman kalem açmaya gitse peşinden sürüklendiğim kız. ki uçlu kalemle bile kalem açmaya gitmişliğim vardır gamze nin yanına. matematiği zayıf olduğu için ona kopya vereceğim diye hocadan ilk kez tokat yememe sebep olan kız. öyle bir kızdı. çok sevmiştim.
neyse kıza ne yapsam açılamıyorum. sanki açılınca bir bok olacak orası apayrı mevzu ama içimde volkan kaynar hesabı.
bir gün sınıfın haşarı çocuklarından biri olan kankam ismail, elinde hesap makinesi şöyle dedi,
- hesap makinesiyle leblebi yazabilen var mı lan?
+ ne alaka olum hesap makinesinde harfler mi var?
- bak gösteriyorum.
dedi ve bir şeyler yaptıktan sonra hesap makinesini ters çevirdi. leblebi yazıyordu bilen bilir.
bunun gamzeyle ne alakası var lan diyen olabilir. var alakası bir dakika.
gamze çorumluydu. çorumun leblebisi meşhur. bunu herkes bilir zaten. ben de belki canı çekmiştir diye leblebi yazıp gamze ye gösterecektim.
gamze nin yanına gittim. arkadaşları bir şeyler anlatıyor, gamze gülümsüyor ve yanaklarında cennete ulaşan bir çukur oluşuyor. öyle bir görüntü işte.
+ gamze bak ne göstereceğim sana.
- ne bu şimdi?
+ ters çevir oku.
- leblebi
+ nasıl sevdin mi?
- ben leblebiyi hiç sevmem bir kere.
+ nasıl ya sen çorumlu değil misin?
- ne çorumlusu ya çorluluyuz biz.
+ hadi be.
- al hesap makineni.
hesap makinesini aldım ve başım eğik oradan uzaklaştım..
o günden sonra matematiğim hep zayıf geldi
ve ne zaman bir hesaba girişsem aklıma gamzenin gülümsemesi düştü.