çam kokularının arasında ötüşen kuşlara: 'n'olur devam edin daha hızlı daha hızlı' dediğiniz anlar vardır. ya da yeni çıkan kekiklerin taze kokusuna karışan dağ menevşelerine 'vallahi koku olarak kekikten 3 tık geridesin, performansını artır da güzel bir koku combosu olsun hadi' diye serzenişte bulunduğun anlar hiç olmadı mı peki! benim oldu.
sevgilim bin bir panikle çişini yapmak için kendini tenhaya attığında... elbette onu seyretmek benim gibi bir centilmenin birinci vazifesidir.
gözümden hiç gitmiyor. ormanın ve doğanın bunca sadeliğinin arasından senin eşsiz güzelliğinden kalçalarının arasından akan küçük bir derecik. şırıl şırıl...akışkan ve sıcacık. kokunun sıvılaşmış hali, kim bilir.. düştüğü yerde karıncalar kaçışıyor. aldırma sen onlara kaşışsınlar işleri güçleri çalışmak zaten. hem ne anlar onlar estetikten, güzellikten.
o da ne! küçük şelalemizin debisi yavaşca geriye çekiliyor. kesildi..ımmm bu kadarmış. yüzün gözün açılıyor. biraz önceki sıkıntılı halin dağılmış gitmiş. ımmmm yarasın. (sağlı sollu pantolununu çekiştirme ve finish)
- kimsecikler yoktu değil mi sevgilim?
+ yoktu bi'tanem. yoktu.
söz konusu eylem kızların limonata işeyip, çikolata sıçtıkları ve o güzel memelerinden sürekli sıcacık sütün geldiği ütopik bir dünya hayalinin uzantısıdır.