doğduğu ilk günden bu yana, özellikle dünyadan erken göçüp giden anne ve babanızın emanetidir diyerek ona sımsıkıya sahip çıkıp her isteğini yerine getirdiğiniz, özel z vitamini içeren zemzemli mamalarla besleyip idiot olmasın ve toplumda ateist muamelesi görmesin gibi ulvi bir amaçla muhtevası sağlam besin zinciriyle çevresini donattığınız, iri türbanlı olsun ve her gören örnek alsın diye onu paralı takke ve zaviyelere yazdırıp doktorasını yapması yolunda önayak olduğunuz, başına bir şey gelmesin ve darwin'e tapanlar derneği üyeleri tarafından 69 yerinden zulme uğramaması için çok gizli bir güvenlik şirketiyle anlaşıp tenasül organlarına mikro ve huge dalgalara duyarlı hareket algılayıcı sensör yerleştirttiğiniz, suudiyenine microcam taktırıp arada pc'den izleyip iz falan var mı diye kontrol ettiğiniz, bileklerine kale kilit platinium alaşımlı çelik halkalar yerleştirip evden falan çıkmadan önce ne olur ne olmaz bacım dışarıya çıkar bi daha geri dönemez korkusuyla doğalgaz borusuna bağladığınız biricik kız kardeşinizin; bir akşam sessizce yorgun argın eve geldiğiniz sırada odasından duyduğunuz birtakım seslerin içinde algılayabildiğiniz iç karartıcı cümledir...
evet sevgili arkadaşlar; bir gün yorgun argın işten eve dönersiniz ve bacım kapıyı açmaya yorulmasın zaten ayakları da kilitli diyerek kapıyı sessizce açarsınız. hemen tatlı ama yorgunluktan hayata söven tarzda bir tebessümle mutfağa doğru bakarsınız ama kombinin altında kız kardeşiniz yoktur. doğalgaz borularını iyice kontrol edip acaba sıcaktan ufaldı mı diye mutfak masasının altına falan bakarsınız ama firar etmiştir. aman rabbim nerede bu kız diye telaşlı şekilde koridora gelince, odasından birtakım fısıltıların geldiğini duyarsınız. bacınız; "open cam please opennn, i wanna see you" dedikten sonra kapının deliğinden bakmaya başlarsınız. bacınız şehvetli bir şekilde odanın içinde yıldız tilbe dansları yapıp duvara yaslanıyor, aynı zamanda da yıllar önce lisede öğretilen kıt ingilizcenizle tercüme edemediğiniz ancak ses tonundan terbiyesizce olduğu bariz anlaşılan bazı yabancı terimler kullanıyordur...
kafayı yemek üzeresinizdir çünkü ekranı da göremezsiniz laptop yan duruyordur. o esnada diyunkk diye bir ses duyarsınız, galiba karşı taraf cam'i açmıştır ve bacınız dansları falan bırakıp meraklı hareketlerle yatağına ters şekilde atlayıp ekrana şok olmuş vaziyette gözleri takkelerinden fırlayacakmış gibi bakar. biraz daha bekleyip iyice anlamaya çalışırsınız dönen muhabbeti, tam bu sırada kız kardeşiniz hem ekrana gelen görüntüye bakıyordur hem de aynı zamanda konuşuyordur. bir anda yüksek bi sesle "uhhh what a huge cock hmm nice filito" der ve o anda kalbinizi tutarak tek rakamdan büyük ikramiyeyi kaçıran birinin yaşadığı acıya benzer bir acıyla oda kapısının önünde yere yığılırsınız.
uyandığınızda bacınız başınızda, kafanızı okşuyor, "abicim ne oldu sana böyle, yoruldun mu bakim söyle" diyerek boynunuza ve bileklerinize gül kolonyasıyla şak şak yapıyordur. hemen aklınıza o konuşma gelir ve "lan sen kimle konuşuyodun bilgisayarda duydum amk hepsini. huge cock hmmm nice falan diyordun, huge cock ne demek lan amk" diye içerden laptopu getirttirirsiniz. kız kardeşiniz laptopu getirir ve hemen google translate'ye huge cock yazarsınız. ancak bu kelimenin tercümesi sizin beklentinizin tam aksine büyük horoz çıkar ve bi anda içiniz rahatlar. ekranı gören kız kardeşiniz de gayet rahat biçimde "aa evet abi arkadaş bana köyde baktığı horozunu göstermek için cam açtı ben de ooo ne kadar büyük horozun varmış dedim" diyerek size sağlam bi tonga çeker. hemen kanmazsınız ve chat geçmişini aç bakim dersiniz ama geçmişi ortadan kaybolmuştur ne hikmetse. "niye yok lan geçmiş" diye çıkışınca o da size teknik bi cevap vererek afallatır; "abi benim pc'ye virüs girmiş bikaç gündür yazdıklarım gitmiyo bazen yazılanlar da gelmiyo zaten" der ve aradan sıyrılır. o şaşkınlıkla köydeki arkadaşıyla neden ingilizce konuştuğunu da soramazsınız çünkü sizi iki dakikada salak etmiştir.
her şeyden habersiz, kız kardeşinizin yalanlarına ve horozlarına inanırsınız ama yalancının horozu yatsıya kadar yanarmış misali, bir gün nasılsa bir açığını yakalarım diyerek gözüne doğru polat alemdar bakışı atarsınız. halbuki sizin haberiniz olmadan ne horozlar ötüyordur bacınızın çiftliğinde ama ayakta uyuyorsunuzdur...
işte sevgili arkadaşlar; bu ve bunun gibi hadiseleri yaşamak istemiyorsanız, evde bi tek benim horozum öter diyen delikanlılardansanız gözünüzü dört açın hatta on dört açın. açın ki zincirler kırılmasın, dünkü boklar bugün kokmasın. nazenin güller koklanıp dalından koparılmasın; ondan sonra bacılar faili meçhullere kurban gitmesin... ah ölmesin bacılar... bacılar...