yüce allah'ın emri olan evlilik müessesesini tez elden kurma planları içerisinde helal sütten başka bir şey emmemiş bir kızla tanışıp arkadaşlıklarını ilerlettikten sonra aralarında anlaşıp, evlilik evvelinde de söz kesip ardından bir müddet nişanlı kaldıktan sonra son adımı da atmak üzere sevgilisinin evine, muntazam şekilde çiçeğini ve çikolatasını yaptırıp, memleketten tüm penisgillerini toplayıp kız istemeye giden yakışıklı kürt gencidir...
kahveler içilip ayaklar koltuk diplerinde birbirine sürttürüldükten sonra laf sadede gelir ve ailenin en büyük penisi çay bardağını mikrofon gibi eline alıp; "bizim oğlan kızınızı beğenmiş, galiba beraber de olmuşlar bikaç defa, bence bu işi fazla uzatmayalım çünkü daha bu saatten sonra kızınızı başkasına da veremezsiniz" deyip sözü kızın babasına bırakır. kızın babası da gayet kibar bi şekilde "ehh madem kendi aralarında beraber olmuşlar o zaman bize laf düşmez" deyip kızını verir..
gönüller rahattır, bir yuva daha kurulmuştur. kayınpeder neşe içerisinde ahlakın ve dürüstlüğün sembolü olmuş bu insanlara kız vermenin mutluluğuyla akşam televizyon seyrederken tekli koltukla kalp krizi geçirir ve bi elinde kumanda dili ağzından çıkmış şekilde vefat eder...
"işteeee o yüzdeeeen, bir akşam kapınız çalınır da görürseniz eşikte ulu bir kürt çınarı; verin elinizde ne varsa bekar baldız, dul teyze, bacı..."