-oğlumuz ne iş yapıyor?
-kaldırım mühendisi.
-hömmm... hanım o işte iyi para varmı?
-bilmiyorum bey yere göre değişiyor.
-kapı sağ tarafta... kızım kahve 2 tane olsun ananla bana sadece.
-ne yani bizi kovuyormusunuz?
-yok nazikçe söyledim gidiniz lütfen.
-ama ama ama. oğlumuzun seside çok güzeldir... hadi söyle oğlum bir şarkı.
-yinede şahlanıyoooorrrr aman kolbaşını yandımda kır atı...
...
yeni tanışan insanlar arasında kolay kolay muhabbet kurulmaz. havaların gidişatı, oğlanın/kızın mesleği, ülkenin siyasi ve ekonomik durumu banko konulardır ve bu yolla bir yakınlık kurulmaya çalışılır.zaten kız istemeye kadar gitmişsin, "benim işim yok" diyince kızın babası seni kovmaz merak etme. en fazla kızın kapısında bir müddet sürünürsün.
yaşla birlikte aşka olan inancın dip yapmasından kelli, anne ve babaların " bizim kızı rahat ettirebilcek mi lan ? " adlı düşüncesinin ete ve kemiğe bürünmüş şekli.
Hayatı şekillendiren, yön veren, her konuda olduğu gibi evlilik kurumunu da elinde bulunduranın ekonomi olduğunu gözler önüne serer. Doğru demiş marx kardeş...
''kızımızı kime veriyoruz, neymiş, ne değilmiş öğrenelim'' amacıyla sorulan, alışkanlıktan geldiğini düşündüğüm sorudur ancak;
çok gariptir ki, kız ailesine erkek arkadaşının mesleğini önceden söylemez mi diye geçer hep aklımdan.. yani daha flört döneminde olan çiftler ailelerine açıldıklarında, sevdiği insanın mesleğini bir sır gibi saklar mı? yani o soru, istemeye gelince sorulan kutsal bir sorumudur acaba diye tırmalamıştır hep içimi yıllarca.
niye tırmalıyorsa, sanki tek derdim bu..
Gereksiz soruların en başında gelen sorudur. Kız babası zaten biraz da hanımının baskısı ile damat adayını araştırmıştır. eskimiş bir adet sorusu olarak literatüre geçmelidir.
erkek tarafı kız istemeye gidince meslek sorulur. tabi ki meslek bahanedir. nasıl bok gibi paran var mı?. kızımı bedava şey yaptırmam öyle mantığı vardır.