Kıskançlık bir tür güven problemi değil, kıskançlık kaybetme korkusunun açığa çıkışıdır. Anne çocuğunu kıskanır, abla kardeşini kıskanır, anneyi eşi kıskanır, baba bir gün kızını başka bir erkekten kıskanır, o kız bir gün bir erkeği kıskanır, kıskandığı erkek onu kıskanır. Kıskançlık sevgi ile alakalıdır. ilişkiler bu şekilde ilerler.
kıskançlığında farklı türleri var. kaybetme korkusundan dolayı kıskanabilirsin, sana ait olmayan bir şeyi kıskanabilirsin, sana ait olmayan şeye sırf o sahip diye sahibi kıskanabilirsin, hiçbir zaman sahip olamayacağını düşündüğün için de kıskanabilirsin. kıskançlık kişinin kişiliği ile şekillenen, dışa vurulan bir şey. benim kişiliğimdeki boşluk kaybetme korkusu. kaybetmekten hoşlanmam. sevdiğimi de kaybetmek istemem, oynadığım oyunu da, en ucuz işe yaramaz eşyamı da. kaybetmeyi sevmiyorum, kaybetmeyi sevmediğim için sahipleniyorum, bunun eyleme dönüş hali karşı taraf için kıskanmak olarak algılanabiliyor.
kadın kıskançlığını diğer özellikleri ile dengeleyebiliyorsa sorun yok, kıskançlığı diğer tüm özellikleri ile çekilmez bir hal alıyorsa bunun bir kişilik problemi olduğunu kabul edebiliriz. senin kişiliğin çirkinse kıskançlığı gösteriş halinde çirkindir ya da senin kişiliğin çirkinse senin kıskançlığı algılayış halinde çirkindir, abartıdır. herkes oturup bir düşünse, duygularını tartmayı öğrense, neyi hissettiğini neyi neden hissettiğini bilse, önce ve sonrası arasındaki ilişkiyi kurabiliyor olsa kıskançlık bizlerin tiksindiği, uzaklaştığı, korktuğu bir duygu olmaz. önemli olan ölçüdür. ölçülü olmak lazım, ne yaşanırsa yaşansın, ne hissedilirse hissedilsin.
Bayılırım, şahsen beni Tahrik eder.. hele ki kıskançlık krizi ve akabinden yaşanan bir kavga sonrası yatağa gidip hunharca pompalamak.. Oh yeah give it to me baby!
Yaşayan kadındır zira yeryüzünde nefes alan her kadın bir şeyleri kıskanıyordur. Sevgilisini kıskanır, kendisinden düzgün fiziğe sahip kadını kıskanır, kendisinden güzel tüm canlıları kıskanır, kıyafetinin aynısını bir başkasında görünce o kıyafeti bile kıskanır. Yani kıskanmama ihtimali var o da ölmüşse.
+Mehmet rüyamda kadinlarla findirdiyordun!!!1
-Aman hayatim rüya işte hehehe
+Durduk yere neden böyle rüya göreyim mehmeeet. allah belani versinnn!1!1!1bir..
(bkz: tüm kadınlar) kıskanma özelliğimiz sadece erkekler üzerinde geçerli değildir. "O şırfıntı nasıl o saç rengini tutturmuş kaşara bak" kıskançlıklarımızda mevcuttur.
işten çıkmış tıklım tıkış metrobüse güç bela bindikten sonra, yoğun ter kokusu ve üç yanımı saran kulaklıklı adamların kulaklıklarından çıkan gürültü bulutu eşliğinde mutlu mesut yolculuğuma devam ediyordum... artık o leş gibi ter kokusu beni nasıl etkilediyse, hafif çaplı bir baygınlık geçirip düşerken minyon bir kız çocuğuna kafa atmışım... neyse zaten göt göte girmiş erzurum yöresi halk oyunu oynayacak sıklıkta olduğumuzdan, kafam fazla zarar vermemiş kızceğize... anlayın artık ne pozisyon zenginliği içinde olduğumuzu...
hep kötü şeyler olmuyor tabii ki metrobüste, bazen iyi şeylere de denk geliyorsunuz. mesala inmenize beş durak kala yanında dikildiğiniz güzel hatun değil de, onun yanında oturan yaşlı teyze inmek için doldurduğu yeri boşaltabiliyor. hayat ufak sürprizlerle dolu azizim, az önce iç çekerek yanında dikildiğiniz güzel hatunun şuan yanında oturabiliyorsanız, belki az sonra el ele tutuşup kırlarda yuvarlanabilirsiniz.. anlatacaklarım yine raydan çıkmadan bitirip bir güzel öğle yemeği yeme niyetindeyim.
güzelim hatunun yanına iliştikten sonra o leş gibi ter kokusu yerini mis gibi yasemin kokusuna, ayakta dikilen dallamaların kulaklığından çıkan o berbat gürüldü de yerini yanında oturduğum güzel hatunun ayfonundan gelen vivaldinin allegrosuna bırakmıştı. o kadar mesuttum ki...
ama lanet olası kıskanç teyze tüm pembeliğimin içine siyah boyayı suyla karıştırdığı o dandik çomağı sokuverdi.. yüksek tonda telefonda konuşan teyzenin ağzının beyninden çok çalıştığı o kadar barizdi ki, anlam bütünlüğünü sağlamak için tdk nın en az üç ay uğraşması gerekirdi..
neyse efendim hulasa, bu teyzenin derdi kocasıylaydı (zavallı adam).. yok efendim nankörmüş, yok efendim kıskanç kadın görmemiş, yok artık! bu teyzeyi doktorlar filan bile istemiş... neyse lanet olası kadının son cümlesi "karı da karı olsa 250 cm boy var!" oldu.. lan hangi ara kocanı bırakıp da, başka bir kadını eleştirmeye geçtin!? neyse fazla kafa yormaya niyetim yok zaten. ama şans ikinci kez yüzüme güldü ve teyzenin şarjı bitti... şansımı sikim! sonra benden bi telefon açmalık telefonumu istedi... çok hayati bir telefon görüşmesi telefonunun şarjının bitmesiyle yarım kalmış...
kendi elimle telefonumu teyzeye verdikten sonra, teyze öyle hiddetli konuşmaya başladı ki ineceğim durağa geldiğimde telefonumu istemeye götüm yemedi.. el mahkum, kıskanç teyze gardiyan telefon konuşmasının bitmesini bekledim.. indiğimde, inmem gereken durağı 12 durak geçmiştim...
şans denen şey böyledir azizim, gösterir ama elletmez..
1966 yapımı türk yapımı rebecca uyarlaması filmdir aynı zamanda.
--spoiler--
Asil bir ailenin kızı olan Rukiye(S.Pekuysal) ailece tanıştıkları, çok zengin ve yakışıklı bir adam olan Kemal Seden(C.Arkın) ile evlenmek için can atmaktadır. Karısını kaybetmiş olan bekâr adam tüm kadınlarında da gözdesidir. Rukiye'nin hizmetine bakan ve Rukiye'nin annesinin(M.Sürer) sekreterliğini yapan genç ve güzel Nevin(H.Koçyiğit),Kemal Bey'in dikkatini çeker. Karısının ölümünden sonra hayata küsmüş olan ve hiç kimseye ilgi duymayan Kemal Bey, Nevin'le ilgilenmeye başlayınca; Rukiye'nin asilzade annesi kıskançlık yaparak Nevin'i işten kovar. Bu durum karşısında sessiz kalmayan Kemal Bey, genç kızı(Nevin) bırakmamaya karar verir ve kısa zamanda aralarında gelişen yakınlaşma büyük bir aşka dönüşür. Ancak evlenip, Kemal'in oturduğu köşke gelin giden Nevin'i, burada kıskanç bir kadın, ürkütücü sırlar ve kâbus dolu bir hayat beklemektedir?
--spoiler--
kadının doğasında var olan bir şeydir zaten. kıskanmayan kadın yoktur. kıskanır her halükarda. otu boku kıskanan bir varlık için; kıskanç olmayanını da gördüm diyenler varsa kocaman bir 'hadi leyn' lafını hak eder.
kıskanmayan hatun yoktur. bazı hislerini içine atıp belli etmemek için kırk takla atan hatun vardır.
kadınlar; sadece duygusal bağı olmadığı kişileri kıskanmaz.
kadınlar; erkeğini kıskanır, ben kıskanmam diyen yalan söyler. içi içini yer de belli etmez. zararı kendine.
kimi kadınlar; bokunu çıkarır.
'oraya gitme, bunu yapma, başını kaldırma, neden baktın o kadına? ne yaşadınız daha önce?, hayır, benim yanımdan ayrılmayacaksın, o kadına gözün takıldı, gördüm. kimdi o? çabuk hesap ver, telefonu neden ilk çaldığında açmadın? kim vardı yanında itiraf et! mesajlarıma geç cevap veriyorsun benden önemli işlerin mi var?, tam tamına 2 dakika, 3 saniye, 8 salise geç kaldın, bu zaman diliminde neredeydin? nefes alma, pısırma!'
ööeeh!
işte bunlardan uzak durmak farzdır, evladır. ne demiş ünlü türk düşünürü, fuzuli feys hazretleri; Sevdiğini serbest bırak, dönerse senindir dönmezse ebenindir, zıplıyorsa delidir, çömeldiyse dokunma.
ne kadar sevsem de yapamadığım eylem.
çok anlamsız geliyor.
eğer bir erkek başkasına bakıyorsa zaten sizi hiç sevmemiştir, ne gerek var kıskançlıkla hayatı zindan etmeye, ayrıl gitsin.
not:dozunda olduğunda güzel olabilir.
not2:ayarı kaçıran kadın çekilmez olur. hayattan soğutur.