taaa 60 küsur yıl önce yayımlanan, o yıllarda psikoloji içerikli olmasına hayret edilen roman. demirkubuz tarzını bildiğimiz için, merakla 6 kasım'ı bekliyoruz.
Halat çekme oyununa benzer. Bu yüzden bir ilişkide varsa, iki tarafın eşit çekmesi gereken durumdur. zira bir taraf daha fazla çekerse karşı taraf çizgiyi geçer veya yere düşer, oyun biter...
iyi mi kötü anlaşılmayan, karmakarışık duygu. kesinlikle fazlası zarar onu biliyorum ama.
ben duyguyu aşırı derece yaşıyorum. ama öyle fesatlık falan düşündüğümden değil. sadece hayatımdaki hiçbir insanı paylaşmak istemiyorum. tüm mesele bu.
sevdiğim, samimi olduğum, muhabbet duyduğum her insana karşı yaşıyorum, kıskanıyorum.
benimle ilgilenen arkadaşımı diğerleriyle ilgilenince kıskanıyorum.
babamın başka insanları sevmesini istemiyorum en basiti.
annemi birine kuzum derken görsem krize girerim sanırım.
insanların başarısını, güzelliğini, popülerliğini... vs kıskanmıyorum. bana karşı olan sevgisini kıskanıyorum.
...
ne olduğunu tam olarak çözemediğim duygu. bu güne kadar kıskanmanın 'k' sini bilmezken, şu sıralar bir çok kişiye karşı hissettiğim duygudur. kin ve nefret yoktur içinde asla. sadece kaybetme korkusu ve sevgiyle gelen, fakat iyi olmayan bir duygudur.
ilk elestri olarak dönem filmi yapmanin ne denli zor oldugunu ama gördügüm kadariyla zeki demirkubuz'un bu isin altindan cok iyi kalkmis gibi göründügünü söyleyebilirim. ancak tekrar tekrar izledikce konusma metinleri yani senaryo romandan cok iyi uyarlanamamis izlenimi uyandirdi bende. roman uyarlamalarinda roman yazi dilinin sinema diline uyarlanmasi denen bir olay var ve filmin bu kadar kisacik sekanslarinda ben cok düz ve kitap okuyormuscasina algiladim duyduklarimi. yani sinemadan ziyade tiyatro, ne bileyim sahnelenen bir oyunmuscasina izledim. ayrica filmlerinde müzik kullanmamayi adet haline getirmis zeki demirkubuz'un fragmanda 'etkileyici' müzik ihtiyacina gerek yoktu. ne de olsa filmde de müzik olmayacak.
bu kadar elestirel yazdigima bakmayin. deliler gibi bekliyorum. zeki demirkubuz, nuri bilge ceylan ve 'babam ve oglum' ile derinden yaralayan cagan irmak birak sinemayi, televizyona reklam cekseler merak icinde beklerim.
serhat tutumluer, berrak tüzünataç ve nergiz öztürkün rol aldığı bir edebiyat uyarlaması. yazar nahid sırrı örik'in 1946 yılında yazdığı aynı adlı romanından sinemaya uyarlanan filim, 1930'lu yılların zonguladağında geçiyor ve zeki Demirkubuz'un ilk dönem filmi olma özeliğini taşıyor. Demirkubuz filimde çirkin olmanın yolaçabileceği trajedilere odaklandığını belirtmiştir.
seni hiç umursamayan ve kazanmaya çalıştığın insandan vazgeçme sebebidir. o insan hem senin olmasın, hem de kıskançlıktan kudur, kim çeker bu işkenceyi? ne hali varsa görsün. güle güle kullansınlar.
(bkz: sevilen kişiye duyulan kıskançlık) ise acayip pis, iğrenç, yapış yapış, tiksindirici bi duygudur. sebebi ise isteyince kurtulunabilecek bişi değildir ve insana her şeyi yaptırabilir.