kıskanmak

entry499 galeri21 video1
    99.
  1. Zeki Demirkubuz'un Nuri Bilge Ceylan olmaya çalıştığı film, ya da bu güne kadar izlediklerim zeki demirkubuz filmi değildi. izlenip bakılması lazım tabii.
    1 ...
  2. 98.
  3. romanını okumadan izlenmesi tavsiye edilen film.zira romanı okuyunca beğenileceği kanısında değilim.ama beğenenlerde var ilginç.
    0 ...
  4. 97.
  5. nergis öztürk'ün oyunculuk resitali diyebiliriz. hem romanı okumuş hem de filmi izlemiş biri olarak, ortalamanın üstünde bir film olduğu kanısındayım. izlenebilir.
    0 ...
  6. 96.
  7. aşk göstergesi olduğu zannedilen ilkel duygu.
    1 ...
  8. 95.
  9. "sanat grubu çalışmış" cümlesinden başka birşey denilemeyecek sanki.Aslında söylenebilecek çok şey varken Berrak Tüzünataç engeline takılmış bir Zeki Demirkubuz filmi.Müsamere kızı tadından öteye geçemeyen, ezberimi yaparda sıralar inerim sahneden demiş sanki.Filmden koparıp izlenmesini güçleştiriyor ablamız.Karşısında hayatının performansını sergileyen Nergis Öztürk'le oynadığı sahnelerde daha bir ölümcül...Sonuç olarak Nergis portakalı tarlasıyla alsa yeriymiş diyor çekiliyorum..
    1 ...
  10. 94.
  11. 93.
  12. her insanda mevcut olmakla birlikte birazda özgüven eksikliği olarak nitelendirdiğim duygu.
    0 ...
  13. 92.
  14. öncelikle zeki demirkubuz'un hayranı olarak belirtmeliyim ki bu filmi diğer filmlerinden ayrı tutmak lazım. kader, yazgı ve bekleme odası'nı digital ortamdan izlemiş biri olarak ilk kez sinema da onun bir filmini izliyor olmak başlı başına heyecanlı ve keyifli bir deneyimdi. filme gelince hikayenin kasvetine uygun olarak Zonguldak mükemmel bir seçim olmuş. dönem filmi olmasına rağmen yanlış kostüm seçimleri ve iğreti duran saç ve makyaj ile bütün bunları yansıtan figüran oyuncu kadrosu ile girişteki balo sahnesi hiç inandırıcı değildi. nergis öztürk'ün oyunculuğu ise gerçekten şapka çıkarılacak cinsten. bu film için serhat tutumluer ve nergis biçilmiş kaftan başka birini o roller için düşünemiyorum. berrak tüzünataç'a gelince bence tez bu işleri bırakıp cihangir de dolaşmaya devam etmeli. o kadar kaliteli bir kadro ile çekilmiş dizi deneyimi var ama hala elini kolunu nereye koyacağını kestiremiyor bence bu rolün altından kalkamamış sınıfta kalmıştır.ayrıca nüzhet'i oynayan bora cengiz'de çok saçma bir seçim olmuş 1930'lu yıllarda erkeklerin saçları öylemiydi Allah aşkına. neyse filme bakınca çirkinin güzeli kıskanmasını anlatıyor sanıyorsunuz ama Senihanın asıl derdinin yıllarca gölgesinde kaldığı ağbisi ile olması tam da demirkubuz'un zekasına yakışan bir ayrıntı olmuş. kitabı okumadım ama belki seniha'nın yaşadıklarından biraz detay verseydi onun duygularını belki daha iyi anlardık. filmin en etkileyici sahnesi bana göre genç sevgili nusret'i kıskanıp sevişme sonrası kavga etiği ve genç adamın buna bir fahişe muamelesi ile bağırdığı sahne ile serhat tutumluer'in maden de çalışırken verilen gölgeli nefis görüntüleridir. hasta beşiktaşlı olduğunu bildiğimniz zeki bey'in bu filmde beşiktaş'ın en eski logolarından birini kullanması da taraftarları için hoş bir sürpriz olmuştur. final sahnesini ise iç ses ile bitirmek biraz buruk bir tat bırakmıştır hepsi budur şimdi uyuyacağım.
    --spoiler--
    + üstüne bir şeyler al çarşıya iniyoruz.
    - aman hanımım kadın başımıza bu satte çarşıya nasıl gideriz.
    + korkacak ne var sen yaşlısın ben çirkinim.
    --spoiler--
    4 ...
  15. 91.
  16. öncelikle film, diğer zeki demirkubuz yapımlarından farklı belkide bir dönem filmi olmasından kaynaklanıyor. kıskanma eylemi filmde üzerine basa basa insanın gözüne sokulmuyor ta ki son sahneye kadar. aslında kıskanılan kim? sorusu ışık buluyor bu sahnede.
    ayrıca diyolaglar biraz yavan kalmış ama sanırım bu filmin kitap uyarlaması olmasından kaynaklanıyor.

    güzel film bence izleyin...
    zeki demirkubuz dönem filmi yaparken bile beşiktaş'ı unutmamış ve bazı sahnelerde beşiktaş'ın eski armasını bize göstermiş.

    --spoiler--
    https://galeri.uludagsozluk.com/r/41827/+
    --spoiler--
    1 ...
  17. 90.
  18. nergis öztürk'ün muhteşem bir oyunculukla karşımıza çıktığı film.
    0 ...
  19. 89.
  20. görmemek için gözlerin kapandığı anlarda bile hissedilen, aşık olunan kişinin söylediği harfler bile takip edilerek kolaylıkla hissedilecek allahın belası bir duygu. kansere kadar yolu vardır.
    1 ...
  21. 88.
  22. nefret edilen, aşık olunan insanlara karşı yaşanılan bir duygu.
    0 ...
  23. 87.
  24. sırılsıklam aşık olan olunan kişiyle ister istemez yaşanan duygu.
    (bkz: kıskanıyorum)
    1 ...
  25. 86.
  26. ''abisi ve güzel karısının yanında sığıntı gibi yaşayan Seniha'nın onların hayatını mahvediş öyküsünü anlatıyor. yasak bir ilişkinin bu üçlü arasında doğurduğu uçurumu işliyor. Yapımcı Yerli Film'in basın bülteninde belirttiği gibi Seniha aslında yengesi Mükerrem'e kıskançlık duymuyor; her şeye sahip olan, gölgesinde yaşadığı, kaderi ona kul köle olmak olan abisini kıskanıyor. Ancak filmin yapımcısının bile bu hataya düşmesinden yapım şirketini değil bizzat Zeki Demirkubuz'u sorumlu tutmalı. Çünkü biz izleyenler de, değil Seniha'nın aslında abisini kıskandığını, filmin başlığı olmasa ortada bir kıskançlık duygusu olduğunu bile anlayamazdık. Seniha filmin başından itibaren, her ne kadar kompleksleri, eğretiliği ve sosyal konumu dolayısıyla uzak, soğuk, kaskatı bir tipse de, Mükerrem'e karşı son derece açık sözlü ve nazik görünüyor. Üstelik sadece öyle görünmüyor, ona iyi niyetle yaklaştığına çoğu kez kasten şahit ediliyoruz. Seniha filmde daha çok bir başkasıyla değil, yalnızca kendiyle bir derdi var gibi görünen içine kapanık sert bir karakter sadece. Senaryo, sinema dili ve performansa baktığımızda Seniha birdenbire kötülük peşine düştüğünde nedenini anlayamamız yetmiyormuş gibi bir bildiği olduğunu düşünebilecek denli şüphe etmiyoruz ondan. Filmin başlığı ve Mükerrem'in kıskanılacak kadın halleri bizi filmin dörtte üçünde izlediğimiz bu iki kadın arasında bir haset olduğunu beklemeye itiyor. Yönetmen bize kendi öyküsüyle ilgili ipuçları vereceğine biz kendi mantığımıza, sezgilerimize ve sinema bilgimize sığınıyoruz. Ancak bu bilgi ve görgümüz yönetmen koltuğunda karşılık bulmuyor ki filmin sonuna gelindiğinde başladığımızdan daha kafamız karışık bir şekilde ayrılıyoruz salondan. Ve iş işten çoktan geçmişken bile soruyoruz: "Şimdi bu adam bize neyi anlattı? Neyi anlatmak istemişti de olmadı?"
    Filmin belkemiğini oluşturan duygunun yoksunluğu ya da belirsizliği bir yana, çıkış noktası olan romanın sinema yorumu da son derece problemli. Demirkubuz nasıl romanın adına ve birini belirgin bir şekilde çirkin birini güzel yaptığı karakterlerinin yan yana gelişlerindeki doğal sonuçlara güveniyorsa, uyarladığı romanın edebi gücüne, nüktedanlığına, hatta zamanı ve ruhu taşımasına da öyle yaslanıyor. Film adeta roman için bir kukla şovu. Oyuncular sanki ne söylediklerini anlamadan dursuz duraksız kelime talimi yapıyor; kostümler ve sanat yönetimi adeta romanın perdeden geçip izleyiciye akmasını umuyor sessiz ve pasif. Söylemeden geçmek olmaz: namuslu Mükerrem'in aklını çelen sosyetik kazanova Nüshet'e ne demeli! Dönem filminde dönemine uymayan bir görünüm, hal ve tavır içindeki bu adam/çocukta ne bir karizma ne gizem ne alım var. Bırakın o dönemdeki Mükerrem'i şu dönemde de her dönemde de solucan görünüm ve mizaçlı bir karaktere neden aşık olunsun? Gerçek hayatta böyle gariplikler olabilse de, iş film kahramanlarına geldiğinde izleyiciye -en azından- karakterler açısından bu duyguları mantıklı kılacak veriler sağlanması sinemanın en basit gereklerinden değil midir? Bu filmdeki sevgililer kimin mantığına sığar? Gördüğüm en başarısız oyuncu seçimi bu olsa gerek. Pes doğrusu! Hal böyleyken, Kıskanmak'tan övgüyle söz etmek çok zor oluyor. Umuyorum ki ne edebiyat, ne tiyatro, ne resim, ne felsefe, yalnızca tüm bunları ve çok daha fazlasını derinlerinde barındıran, ama usul usul, ama kendine has olan sinemayı sinema gibi yapmayı bilen Türk filmleri izleriz. Böyle filmler bu özlem duygusunu depreştiriyor nasılsa.''
    http://www.siyad.org/article.php?id=2975
    0 ...
  27. 85.
  28. insan tabiatının aynı adlı kemirgen duygusundan...

    demirkubuzlar'ın zeki'nin sinemasını ben niye karşılıksız sevdim? endüstriyel sinemaya hareket çeken, amatör ruhunu kaybetmeyen, sevdiği yazarları baş tacı eden, onlara ve roman karakterlerine filmde açık ve veya seçik olmayan roller veren, bir derdi olan ve bunu sinema ile anlatmayı seçen bu adamın gerçekçi filmleri sevilmeyi fazlasıyla hak ediyordu zira.

    kıskanmak, herkesin sahip olduğu ve herkesin şikayet ettiği bir duygu olarak aynı zamanda insan tabiatının iki yüzlülüğünü de pek güzel anlatır. kardeşin kardeşi kıskanması, karının kocasını kıskanması, arkadaşın arkadaşını kıskanması, falan filan. hep olan, olacak şeyler. imrenmekle haset arasında gidip gelen zavallı mahluklarız. nefrete dönüştüğü de olur. tüm bunları anlatmak için insanın derinine ayna tutmak gerekir ki o da cesaret işi. zeki demirkubuz buna, sayın örik'ten aldığı destekle, cüret ediyor.

    berrak tüzünataç'ın kabus oyunculuğu (ki aynı maalesef oyunbazlıklar zeynep tokuş, vildan atasever yanlış seçimlerinde de mevcut), sahnelerin fazlaca uzatılmış olması ve yan hikayelerin eksik olması filmi sıkıcı bir hale getirmiyor değil. sıkılmak problem değil alışır gönlüm, ama serim-düğüm-çözüm triosunda çözüm'ün hakkı biraz yenmemiş değil.

    neyse işte. film iyi mi kötü mü? falan mi filan mı? boşveriyorum. zeki abi, öyle ya da böyle izlettiriyor bi şekil.
    1 ...
  29. 84.
  30. izlediğim en kötü zeki demirkubuz filmi. yönetmen burda gerizekalılara seslenmiş resmen. o kadar süper film çektikten sonra insanın hakkı var mı acaba bu denli bir rezalete, insan bunu sormadan duramıyor açıkcası.
    0 ...
  31. 83.
  32. zeki demirkubuz'u biraz eksik kalmış zeki demirkubuz filmi.
    bir de hoca, o donjuan'ı oynayan çocuğu çok mu aramış merak ettim, ne yaşı uyuyo o role, ne de yakışıklılığı. sırf bu yüzden berrak tüzünataç'ın oynadığı karakterin ona duyduğu tutku geçmiyor bence seyirciye, en azından bana geçmedi.
    0 ...
  33. 82.
  34. tüm dünyada yıllardır vizyonda olan film. sonu hep aynı, kötü son.
    1 ...
  35. 81.
  36. istanbul,ankara,izmir, bursa, eskişehir,izmit, konya eskişehir sinemalarında gösterime girmiş zeki demirkubuz filmi.
    0 ...
  37. 80.
  38. türkçe bir duygudur, her insan nesli yaşayamaz. Bazen sahiplik, bazense sahip olamamakla oluşur, aşırı doz alımında yorgan gider ve dolayısıyla kavgada biter. çeşitli versiyonlarıda vardır bu duygunun..
    0 ...
  39. 79.
  40. çok sevdiğimiz filmlerini heyecanla takip ettiğimiz büyük yönetmen zeki demirkubuz'un son filmi...
    0 ...
  41. 78.
  42. kocasının kendisini aldattığına bir hristiyanın tanrıya inanması gibi inanıyordu. ancak, hristiyan, tanrıya, hiç görmeyeceğini kesinlikle bilerek inanır. o gün klima'yı yabancı bir kadınla göreceğini düşündükçe, tanrının telefonla öğlen yemeğine geleceğini bildirdiği bir hristiyanın duyabileceği dehşeti duyuyordu.*
    0 ...
  43. 77.
  44. Mükerrem : Seneler var sizi tanıyorum. ne bir Allahın kuluna ne de bir mahluka en ufak zararınızı görmedim. Kimselerden buna dair bir şey işitmedim. Hal böyleyken gözlerinizden fışkıran bu kinin, acımasızlığın sebebi nedir? Söyleyin allah aşkına ben size ne yaptım abla?

    Seniha : Sen bana ne yapabilirsin ki?

    "Çirkinliğinden dolayı duyduğu hüznü artık tamamıyla unutmuştu. Çünkü eğer çirkin olmasaydı, bütün hayatını kemiren kışkançlık hissini bu kadar şiddetle duymayacak, duymayınca da şimdi varlığını ürperten bu hudutsuz sevinci, zafer sevincini tadamayacaktı"...

    Değeri oldukça geç anlaşılan Nahid Sırrı örik'in kitabı ve aynı zamanda aynı eser kullanılarak Zeki demirkubuz tarafından çekilen film. roman boyunca Çirkin olan seniha'nın, çocukluğundan beri kendisine tercih edilen güzel ağabeyi halit'e olan sonsuz kıskançlığını ve onu yok etmek için çok güzel olan görümcesi Mükerrem'i kurban etmesinin derinlikli hikayesi. Çocukluğundan beri ailesinin, yakın çevresinin, erkeklerin ilgisini çekemediği için sevilme duygusunu pek bilmeyen, kendini hırpalayan bir kadının yaşadığı depremin ürkütücü hikayesi. O sarsıntının bir kadına neler yaptırabileceği asla kestirilemiyor.
    1 ...
  45. 76.
  46. artık gelsin diye dua ettiğim filmdir.zeki demirkubuzun da ilk dönem filmidir.
    0 ...
  47. 75.
  48. herkeste olan insani bir duygu.süper ego tarafından kontrol edilmediği takdirde, id sine esir olmuş kişileri baştan çıkaran his.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük