kıskanmak

    305.
  1. kıskanıyorsunuz birbirinizi.. günden güne dozu artıyor. kısıtlamalar geliyor. o masum kıskançlık yerini savaş alanına bırakıyor. aşkınızdan çalıyor.

    önce şöyle bi hoşuna gidiyor kıskanılmak. hatta bunun için özel çaba gösteriyorsun. o sinir olsa da, tartışma çıksa da içten mutlu oluyorsun. bu kadar kıskandığına göre seviyor diyosun.
    ama aynı seviyede kalmıyor. zamanla boğmaya başlıyor, can yakıyor. hani olur ya, tuzluğun ağzı açıktır bi anda yemeğe boşalır. o an tabağı bile kırmak istiyor insan. tuz fazla geldi ya, gözün asıl sorunu görmüyor, bir şeyler kırmaya yer arıyorsun.

    güven..kıskançlığın alıp götürdüğü duygulardan biri. kimle konuştun, ne konuştun, şu niye sana bunu dedi.. bilmesen ölürsün çünkü.

    sevme diyorsun. böyle sevme beni. nefes alamıyorum, yeter. hani noldu? hoşuna gidiyodu kıskanılmak. olmuyor işte, her şeyin bi sınırı var. nefes alamıyorum dediğin an ipler çözülmeye başlar. serbestsindir artık. o varken yapamadığın her şeyi yapabilirsin. ama olmuyor. bu sefer de boşluk boğuyor.

    ama..ama benim istediğim sevgi bu değildi ki, diyosun. sadece ilgi istedim. şu an rahatım ama ben bunu istemedim. dengede durmadı hiç. ipler ya çok sıkıydı, ya çok gevşek.
    ya ipi çok sıkacaktı boğulacaktım, ya da bırakacaktı boşluğa düşecektim.
    çok sevdi.
    ama anlamadı.
    boşuna oldu kırgınlıklar.

    kıskandım seni der. hem de deli gibi. şimdi ayrısın benden, niye? kıskandığım için. dengeleyemedik bir şeyleri belli. anladım seni artık ama geç oldu, kırgınlıklar girdi araya. intikam savaşları. olmayacak işler. ama anladım.
    "istesem gelir misin tekrar?"

    diyor. o diyor. en sevdiğin. gider misin? git bence. ben olsam giderdim.
    23 ...
  2. 443.
  3. sevmekten geldiğine inanılan ve kıskanmanın sevmekten geldiğine dair açıklanışı şu şekilde olması gereken durumdur bence. her zaman söylerim, aşırıya ve manyaklığa kaçmayacak şekilde eş'lerden, sevgililerden birinin ve özellikle erkeğin kıskanması özgüvensizlikten değildir. kadın, erkeğini kıskanırken haklı oluyor da, erkek kıskanırken neden özgüvensiz ilan ediliyor anlamıyorum. ha başta belirttiğim gibi manyaklık derecesinde kıskançlık var ise onun adı kıskançlık değildir zaten. özgüvensizlikte değildir. hastalıktır ruh hastalığı. buna benzer entry yazmıştım yine geçenlerde. toplum yanlış yönlendiriliyor. sevdiğini, sevdiği kızı, kadınını, üstüne titrediği hayat arkadaşını kıskanan erkeği özgüvensizlik ile bağdaştırmak modern cahilliktir. sahiplenme duygusunun, sevmek duygusunun, sınırları haddinden aşmamanın adı ne zamandan beri özgüvensizlik oldu.
    18 ...
  4. 1.
  5. cok seviyorsanız elınızden gelmez. hastalık gibidir, istemeden kıskanırsınız. O da bundan sıkıldıgını soler fakat bunu siz engellıyemessiniz. sonra sevmenız azalınca(ya da ondan ayrılınca) rahatlarsınız. ''napıyormusum ben'' dersiniz.
    11 ...
  6. 423.
  7. Hırs ve tutkuları olan Herkesin sahip olduğu bir duygudur. Dolayısıyla herkes bu anlamda kıskançtır. Başetme yöntemleri kişinin olgunluk ve entelektüel seviyesine göre değişir sadece. Ben kıskanç değilim diye konuşmak saçma bir ifadedir bu yüzden. Kıskançlık Duygusunun farkında olmayan/olmak istemeyen veya kıskançlığıyla başedemeyen insan vardır.
    10 ...
  8. 284.
  9. Kıskanmak genelde şeytan işidir diye bilinir. Ama aslında kıskanmak tam anlamıyla kalabalığa duyulan özlemdir. Beynimiz yalnızlığı yaratır ve yok etmek hiçte kolay değildir.
    10 ...
  10. 286.
  11. abartıldığında ilkel bir duygudur.
    9 ...
  12. 433.
  13. Adı "kıskanmak" olabilir. Ama biz ona, "sevdigimiz kisiyi kimseyle paylaşamamak" diyelim.
    8 ...
  14. 285.
  15. 23.
  16. gururun bile zaptedemediği güçlü duygu. *
    7 ...
  17. 38.
  18. yeni bir yazgı performansı beklediğim zeki demirkubuz filmi.

    Zeki Demirkubuz, Nahit Sırrı Örik'in 1946 yılında yazdığı aynı adlı romanından senaryolaştırdığı filmi Kıskanmak'ı NTV'ye anlattı: "Çirkin bir kadının bir gün fırsatını bulunca ne gibi trajedilere yol açabileceğini merak ettim."

    2006 yılında Kader adlı filmi ile Altın Portakal'da En iyi Film& ödülünü kazanan Zeki Demirkubuz'un son filmi Kıskanmak'ın çekimleri Safranbolu'da devam ediyor. Serhat Tutumluer, Berrak Tüzünataç ve Nergis Öztürkün rol aldığı film bir roman uyarlaması... Yazar Nahit Sırrı Örik'in 1946 yılında yazdığı aynı adlı romanından senaryolaştırılan film, 1930'lu yılların Zonguldak'ında geçiyor. Bu Demirkubuz'un ilk dönem filmi.

    Demirkubuz filmini, ele aldığı kişilikleri ve filmlerinde neden müzik kullanmadığını NTV'ye anlattı:

    Yine insanın doğasıyla ilgilenen bir film hazırlıyorum. Bu anlamda da tema ve mesele olarak diğer filmlerimden farkı yok. En büyük farkı anlattığı dünya, atmosferi ve dönem olması. Dönem filmi olunca diğer filmlerimde olduğu gibi birşey değil... Çok daha fazla talepleri olan bir film. Mesela film için kullandığımız ev sıfırdan yapıldı, istanbul'dan kamyonlarca eşya getirildi. Tüm kostümler dikildi.

    ÇiRKiNLiK KAVRAMINDAN ETKiLENDiM
    Çirkin olmanın nasıl bir şey olduğu üzerine çok kafa patlattım. Çirkin olmaktan güzelliğin nasıl göründüğünü görmeye çalıştım ama çok büyük emek verdim bu konu için. Gündelik hayatta hiç fark etmediğimiz, adam yerine bile koymayacağımız bir insanın sıradan hatta çirkin bir kadının hatta kurumuş bir kadının dünyasında neler olabileceğini hatta bir gün fırsatını bulunca ne gibi trajedilere yol açabileceğini çok merak ettim. Zaten romanı çekmeye karar verince diğer her şeyi unuttum, tamamen buna odaklandım.

    KiŞiLiKLERi iZLEYiCiYE HiSSETTiRMEK...
    Genel olarak sevsinler ya da sevmesinler ilişki kursunlar ya da kuramasınlar... Benim istediğim şey de budur zaten. Bir kişiliği hissetmelerini sağlamak. Bir insanla tanışırsınız.

    isterseniz bu insanı çok sevin, isterseniz nefret edin; eğer bu bir kişilik uyandıramamışsa sizde sevginiz ya da nefretiniz birkaç gün sonra geçer. Ama bir kişilikse hangisi olursa olsun, sizde bir şey uyandırır. Bir duygu yaratır sizde . Benim amaçladığım şey zaten böyle bir şey. Yurtdışı ya da yurtiçinde bu fark etmiyor. Sadece böyle bir kişiği hissettiklerini görmek istiyorum ve görüyorum.

    FiLMLERiMDE NEDEN MÜZiK KULLANMIYORUM
    Sinemayle müzik kötü bir evlilik... Tuhaf bir evlilik... Hiçbir kriteri olmayan aşağılık bir evlilik derecesinde birbirini kullanan evlilikler vardır. insanlar birbirlerini kullanmak için o ililşkinin içinde kendilerini bulurlar. Günümüzde müzikle sinema ilişkisi biraz da buna benzedi. O onun pisliklerini eksikliklerini kapatıyor, diğeri de onun pisliklerini kapatıyor. Bunu böyle görüyorsam, bu konu benim dikkat etmem, hatta dikkat etmemden öte tavır göstermem gereken bir konu. Bir sahneyi yeteri kadar olması gerektiği gibi anlatamazsınız yine aynı şekilde mizansenini sahnenin yazılma amacını anlatamazsanız müzik devreye girer.

    ntv röportajı
    7 ...
© 2025 uludağ sözlük