Kıskançlık kıyaslamaktır. Ve bize kıyaslamak öğretilmiştir, biz kıyaslamak üzere koşullandırılmışızdır, her zaman kıyaslamak. Başka birisinin daha iyi evi var, başka birisinin daha güzel bir bedeni var, başka birisinin daha çok parası var, başka birisinin daha karizmatik bir kişiliği var. Kıyasla, yanından geçen herkesle kendini kıyaslamaya devam et ve sonuç büyük bir kıskançlık olacaktır; bu kıyaslama koşullanmasının bir yan ürünüdür.
Aksi takdirde, kıyaslamayı bırakırsan kıskançlık kaybolur. O zaman sen basitçe bilirsin ki sen sensin ve sen başka kimse değilsin ve buna hiç gerek yok. Kendini ağaçlarla kıyaslamaman iyidir yoksa çok kıskanabilirsin: Niçin sen yeşil değilsin? Kendini kuşlarla, nehirlerle, dağlarla kıyaslamaman yararınadır yoksa acı çekeceksin. Sen sadece insanlarla kıyaslama yaparsın çünkü sadece insanlarla kıyaslama yapmaya şartlandırıldın; tavus kuşlarıyla ve papağanlarla kıyaslamazsın. Aksi takdirde kıskançlığın çok daha fazla artacaktır: Kıskançlıkla o kadar dolu olacaksın ki yaşayamayacaksın bile.
Kıskançlık çok aptalca bir tavırdır,çünkü her kişi eşsizdir ve kıyas kabul etmez.
Bir kez sende bu anlayış yerleştiğinde kıskançlık kaybolur.
Her kişi eşsizdir ve kıyaslanamaz.
Sen sadece kendinsin:
HiÇ KiMSE ASLA SENiN GiBi OLMADI,VE HiÇ KiMSE ASLA SENiN GiBi OLMAYACAK.
Ve sen de hiç kimse gibi olmak zorunda değilsin.
Erkekler kadınları, kadınlar erkekleri, erkekler erkekleri kıskanır... Ama en kötüsü, kadının kadını kıskanması.zz
Ne çirkeftşr o, ne fenadır, ne acayip işler yapar. Ahh ah. Şu kadınlar yok mu, kıskançlıktan palyaçoya döner...