ikinci Dünya Savaşı içinde Sovyetler Birliğine baskı yaparak kısa bir süre sonra Kırım Yarımadasını işgal eden Alman ordularına, korkutularak ve aldatılarak, gönüllü asker diye alınan Kırımlı Türklerin Alman Birliklerine kılavuzluk yapmasını; Kırım dağlarında ve ormanlarında gizlenip Türk köylerini basan komünist partizanlara karşı halkı savunmasını ve Almanya ya zorla götürülen Türk işçilerinin gidişini düşmanına hizmet ve yardım sayan despot Stalin, özel bir emir ile bütün Kırım Türklerini, büyük çoğunluğunu tamamen suçsuz olmasına ve Kızıl Ordudaki bazı Kırımlı general, subay ve askerlerin büyük yararlıklar gösterip nişanlar almış olmalarına rağmen, 1944 yılının 18 Mayıs günü, yarım saat içinde ancak günlük eşyalarını almalarına izin verilerek ve çocuk, kadın, ihtiyar farkı gözetilmeksizin, en ağır şartlar altında, modern araçların en kötüleriyle gönderilmek suretiyle sürgün cezasına mahkûm edilmiş ve bu cezayı N.K.V.D. ajanları vasıtasıyla hemen yürürlüğe koymuştu. Kapalı yük ve hayvan vagonlarının kapı ve pencereleri açılmadığı için havasızlık, pislik açlık ve hastalık yüzünden ölenlerin sayısı, bırakıldıkları yerlerdeki iklim şartlarının fenalığı sebebiyle ölenlerinki ile birlikte, nüfusunun %46sını bulmuştu. Bu, 110 bin insanın feci şekilde can vermesi demekti. Böyle toptan, sorgusuz ve yargısız bir mahkûmiyet ilk çağlarda bile görülmemişti. Amerikanın keşfinden sonra yeni kıtaya soyguna giden Avrupalı çapulcular bile insanlara karşı bu derece vahşice hareket etmemişlerdi. Hiç olmazsa, onlara, kendi dini ve milli inançlarına göre ölülerini gömmelerine izin vermişlerdi.
200 yıldan fazla çarlık rusyası kırım türklerine yani tatarlara her türlü baskı ve işkenceyi uyguladılar.
aydınlar katledildi ve sürüldü,kültürel öğeler yok edildi çoluk çocuk katledildi ve sürüldü.çarlık rusyasının tek amacı tatarları tamamen kırımdan atmaktı.
insanlara insanca yaşama hakkı vereceğini vadeden sovyet devriminden sonra da bu tatar türklerine uygulanan politika hiç değişmedi!
çarlık rusyasının ve sovyet rusyanın bu insanlık dışı köpekçe politikaları yüzünden 4.5 milyondan 300bine kadar düşen tatar türkü nufusuna dayanamayan stalin idaresindeki komunistler 18 mayıs 1944 günü kalan kırım tatar türkleri de topluca hayvan nakledilen vagonlarla aç ve susuz olarak sibirya ya, orta asya ya sürüldüler. sürgün esnasında ve onu takip eden 1,5 sene içerisinde sürgün edilenlerin yarısı öldü veya da katledildi.
1500 yıllık türk yurdu olan kırımdan böylece türk nufus çoğunluğu en aza indirilmiştir.bu sürgün bile sovyet idaresinin hayvanlığını stalin gibi bir faşistin köpekliğini gösterir!bu köpeklerin izinden giden türklerin içimizde yaşaması da bir o kadar acıdır.
4.5 milyondan 300bine bile katlanamayanlardan daha da az bir nufusa.
nazi işgali altında olan kırım'daki kırım tatarları'nın sovyetler birliği'ne ihanet ederek naziler ile işbirliğine gitmesi üzerine 1944 yılında özbekistan ve sovyetler birliği'nin birlikte yaptığı sürgündür. 193.865 kişi sürülmüş özbekistan, kazakistan ve rusya'nın çeşitli yerlerine yerleştirilmiştir.
türkiye'de yapılan ermeni sürgününden pekte farkı yoktur.
stalin babalarına köpeklik yapanların görmekten kaçtığı insanlık suçu, soykırım. ermenilere yapılmayan(!) soykırımı sürekli gündeme getiren barışçıl(!) komülerin bu olay karşısında tek kelime etmemeleri oldukça manidar.
kırımlıların sovyetler'de yaşayıp, o ülkede ekmek yiyip, o ülkenin vatandaşı olup, o ülkeye ihanet edip nazi ordularına katılması sonucu yapılan sürgündür. orta asyaya yerleştirilmişlerdir.
ki sovyetler kırımlıların özerk bir devlet kurmasını sağlamış ve buna rağmen karşılık olarak bu ihaneti almıştır.
türk kökenli biri olarak komik bir şekilde vatan hainliğinin kahramanlaştırılmasını izliyorum sadece.
edit: komik milliyetçi bir argümanla eleştirilen durumdur. sovyetler özerklik kazandırmıştır kırım'a ve savaş yıllarında daha yeni devletleşmiştir sovyetler dediğimiz ülke. şimdi yıllarca işgal eden bla bla gibi milliyetçi damarları vurmayı hedefleyen söz komik kalıyor bu özerklik sayesinde çünkü gürcistan isteği sonucu stalin döneminde sovyetlerden ayrılıp başlıbaşına bir devlet haline gelmiştir eğer isteselerdi bu kırım için de mümkündü fakat nazi ordularına katılıp ihanet yolunu seçtiler. kesinlikle etki tepki meselesidir ve doğru bir hamledir katletmek yerine orta asya köylerine yerleştirilmiştir bu da stalin'in hoşgörüsüdür.
tarih öğretmeniymiş, ne tarih öğretmenleri gördüm lenin ve stalin'i aynı kişi zanneden.
geçeceksin o işleri.
nazi'lerin türklerden oluşan ss türk tugayı da mı yalan ?
kırımlılar binlerce yıldır yaşadıkları toprakları işgal eden sovyet belasından -bir umut- kurtulmak için nazilerle işbirliği yapmışlardır. özgürlük için almanların yanında yer almışlardır. kırım-tatarlar rus değil ki yaptıkları savaş vatana ihanet olarak değerlendirilsin. şimdi bu zihniyet osman batur'a da vatan haini der çin'den özgürlük istedi diye, kürşat'a, atatürk'e derler vatan haini diye.
kırım tatarları alman safında savaşmışlardır. (bkz: mavi alay)
ne olursa olsun tarih çarpıtılmamalı, olan şeyler olmadı biçiminde veyahut tam ters şekilde beyanlarda bulunulmamalıdır. tarih ciddiyet işidir.
edit: ciddiyetsiz herifler de buradaymış. hoş gelmişler
rusya'nın 1783 yılında kırım'ı işgal ettiğini bilmeyen dalkavukların "vatana ihanet ettiler" dedikleri vahim olaydır.
bilmeyenlere not: kırım 6. asırdan günümüze türklerin yaşadığı bir bölgedir.
edit: tarih bölümü okudum ve şu an sosyal bilgiler öğretmenliği bölümündeyim kıçınızdan tarih uydurmayın.
18 Mayıs 1944'te, bir halkın hayvan vagonlarıyla bir ay süren yolculukla sibirya ve orta asyaya sürülmesidir. Etnik, kültürel, tarihsel soykırımdır. Suçlama "Almanya'ya destek olmak suretiyle vatana ihanet", hangi vatan? SSCB mi? Kırım Tatarlarının vatanı Kırım'dır, Moskova değil. Ancak gene de söylemek gerekir ki Kırımlılar, bahsi geçen suçu işlememiştir. Moskova'ya göre, Karadeniz ve Kafkasya bölgesindeki stratejik noktaların Türk ve müslümanlardan temizlenmesi gerekiyordu ve temizledi.
Stalin'in ölümünün ardından günah çıkarma dönemi başladı. "Vatana ihanet" suçlaması SSCB'de yaşayan tüm halklardan düşürüldü ve vatanlarına dönmelerine izin verildi... Kırım Tatarları hariç. Kırımlılar, SSCB'nin son yıllarında ve çöktükten sonra vatanlarına dönebildiler.
Mayıs sıcağında hayvan vagonlarına binin, kaç dakika dayabileceksiniz bir deneyin. Ardından o vagonun balık istifi bir şekilde kadın, erkek, çocuk ve yaşlılarla dolu olduğunu, oturacak yeri bırakın nefes alacak yer olmadığını düşünün... Yaşlılar ve çocuklar elbette bu koşullarda ilk kaybedilenler... ama tren bazen günlerce durmuyor, o nedenle ölenleri vagondan atmak zorundasınız.
Tuvalet ihtiyacını utancından gideremeyenler ilk günlerdeydi ve çoktan o nedenle hastalandılar... Pislik, havasızlık, kir, açlık, hastalıklar, ölenler...
Tren Urallardaki ve Sibirya'daki çalışma kamplarına, Özbekistan'daki pamuk tarlalarına dağıttı hepsini. ilk yıllarda kamptan uzaklaşmak, başka yere yerleşmek bile yasaktı... Üniversiteye gidebilirlerdi ama siyasi, kültürel veya tarihi konularda ders alamazlardı... Şanslarını zorlarsalar KGB kapılarında bitiyordu.
Her şeye rağmen bu halk o koşullarda teşkilatlandı, onları yok etmek isteyen devlet karşısında var olmayı başardı. Kazanan Kırım Tatar Türkleri oldu, SSCB yıkıldı ve vatanlarına döndüler.
Şimdi gene Kırım'ı işgal ettiler. Ruslaştırma çalışmaları tekrar başladı... Bu halk yine var olmayı sürdürecek ve kaybeden gene Kremlin'de yaşayan goblin lakaplı devlet başkanı olacak.
Rusların zorla trenlere bindirmelerine rağmen son durakta birbirinden habersiz de olsa örgütlenmiş ve vatanlarında ölmeyi gurbette yaşamaya tervcih etmiş asil Türk boyu Tatarların acı sürgünüdür. Onlar Rusyadan diğer kovulanlar gibi kaçmamış (çerkeslerin özellike kabardeyleri), topraklarını her Türk gibi namus bilmiştir.