acı dolu kalp. genellikle yaşanan ayrılıkların ardından bir türlü kapanmayan yaralarla sızlayıp duran kalptir. En zor katlanılan şey de sevmek, içinde hiç bir art niyet barındırmayan bir şeyken, "neden? ne günahım vardı da yalnız kaldım?" demektir. Hele karşınızdaki de sizi seviyorduysa ve beraber mutlu olamadıysanız, bu acı yakanızı bırakmaz. Çünkü sevgi de kalmıştır ayrılık da, ikisine de alışılmaz. Her kar yağışında *, her eskiden yaşanan güzelliğin görüntülerle, müziklerle geri dönüşünde içiniz ağlamaya başlar. Çocuk gibi, pürüzsüz, detaysız bir hüzündür bu. ama çocuktaki gibi akıp gitmez, kalır. Kırık kalp, kalbi kırık olmayanlara önemsiz gelir. hasta olmayan insanın hasta olana uzak gözlerle bakması gibi bir empati yoksunluğu yaşanır. Yalnızsınızdır. içinizde gezinip duran, sürekli bir şeylere dönüşen ama asla sizi terketmeyen yoğun sevginizle başınızı sokacak yer arar durursunuz. Sevgilinizden başka bir sığınıak da bu kalbi tatmin etmediği için dakikalar,saatler,günler,haftalar,aylar bu kederle geçer durur. içinize yerleşir, sizden bir şey olur. Sevgilinizin yokluğu da varlığı gibi, her ne kadar acı verse de, onunla ilgili ve onu yaşatan bir şey olduğu için bu sefer onu da bırakamaz hale gelirsiniz. Bir insan için en kıymetli şey bir başka insanla kurduğu böyle masum, dolaysız ve derin yakınlıktır. Çünkü bu olmadan hayat, zamanla akıp giden, deneyimler ve anlık neşeler, hüzünlerden oluşan süreden başka bir şey değildir.
kırık kalbi yaşatacak anlatacak ogretecek bir ornek varsa oda;
alkolik bir babanın kızının ameliyat parasını icki aleminde yiyerek kıznın olumunu sebeb oduktan sonra;
"kızım olecegine keşke oglum olseydi"
diyerek oglunun da bunu birinci agızdan duyması sonucu babasına karsı hissettigi güclü duygudur.
yaşanmıştır!!!
nasıl tamiri olur ben bilemem ama kırık kalp bu olsa gerek.
gidenin kırdıgı kalbi başkası gelip onarıyor... sonra o da onardığı kalbi kırıp gidiyor... ve yine bir başkası gelip onarıyor... ne kadar acı, olan sana ve kalbine oluyor... gülerek gelenler, donuk, acımasız bir yüz ifadesiyle gidiyorlar... geldiler talan ettiler ve gittiler... şimdi onar onarabilirsen hırpalanmış, kırılmaktan ve yama yapılarak onarılmaktan taşa dönüşmüş kalbini...
kirilan kalp ne kadar onarilirsa onarilsin ya da parcalari toplayip yapistirilsin.
icine su doldurunca bir kösesinden mutlaka birseyler sizicaktir tamiri asla yoktur.
acı çeken kalptir...yorgundur, kimseye güvenemez. gözle görülmeyen şekilde ağlar, sızım sızım sızlar... kendini kıran kişiye ya da olaya ilişkin bir şey hatırlanınca kabuk bağlayan yarası açılır, kanar.
sabah yeni doğmuş yımırta içilir ve sol böğrünün üstüne bir saat süreyle kımıldamadan yatılırsa tamir edilir.
ama kımıldamamak ve gün boyu bir yudum dahi su içmemek şart ona göre.
aşkın bahardı diye bilinen güzel yıldırım gürses bestesi. Belkıs özener hanımefendi pek güzel okur. hüzünlüdür ama yapış yapış değil birazda önümüzdeki maçlara bakıca artı der müzüiği sanki.
Akıl çıkarcıdır, kolay kolay yıkılmaz.
Aşk ise ha bire kendini yıpratır, harap düşer.Halbuki hazineler ve defineler yıkıntılar arasında olur her zaman.Ne varsa harap bir kalpte var...
zamanla bir kırık kalp kafayı da kırmanıza, aklı da yitirmenize, sadece hayal alemin de yaşamaya iter insanı.
edit: aman dikkat diyorum, kaptırdınmı gidiyor.
- barışalım.
- olmaz.
- neden?
- sen hiç kırılmış bir bardak'tan su içtin mi?
- peki ya sen, bardak kırık diye su'dan vazgeçtin mi?
- hayır, bardağı değiştirdim.