hıncal uluç'un bulunduğu diğer programlar gibi bunda da ciddi bir ses sorunu var. azıcık açın şu adamın mikrofon sesini yahu! reklamda sesi kıs, programda aç sinir ediyo insanı!
Hıncal Uluç'un her hafta "frank rijkaard hoca değil", "ben futbolu rijkaard'dan fazla biliyorum", "ben olsaydım avrupa'dan elenmezdik" (evet bu sonuncusunu da dedi) diye sayıklamasıyla geçen, arada da başka konulara değinilen bir ntvspor programı.
araçlardaki devir saatlerinde devir kesicisinin devreye girdiği aralığı gösteren çizgidir, eğer devir kesici iptal ettirilirse öbür dünyaya giden yolu gösterir.
bu programda hıncal uluç ''Frank Rijkaard hoca değil, arda messi'den daha iyi'' deyince mehmet arslan neden hiç '' sen ne diyorsun hıncal abi ya'' demiyor anlamış değilim. bu kadar sallabaşlık olur mu yahu. bir programda bir insanın hiç mi zıt düşüncesi olmaz.
kurulduğundan beri günün her saati her programını izlediğim ntv spordan soğumama sebep olan program. ama yine de izliyorum açıkçası; nefret daha fazla nefret...
bir kere meaametin süt dökmüş kuzu tavırları insanı çileden çıkarıyor. her dediğine süpersin hıncal abi, dalağını yiyim hıncal baba, hay ağzını öpiim hıncal üstad tarzı yorumlar yapması ayrı bir olay zaten.
son programda ise kayışlar koptu. mehmet hıncal abisinin isteği üzerine arda ve messinin üç gol ve üç asistlerini ekrana taşıdı ve bu görüntüler üzerinden hangisi daha iyi tartışması yapıldı. hıncal beyimiz messi- arda takasında messinin üzerine bol miktarda para isteyeceğini söylerken mehmet de ardanın sahanın 8(sekiz) bölgesinde oynayabildiğini, messinin arda gibi pas trafiğine giremediğini ve sorumluluk üstlenemediğini saçmaladı durdu. hıncal daha sonra messinin artık verecek hiç bir şeyi kalmadığını ardanınsa herşeyiyle hazır olduğunu yumurtladı. sanırsın messi 36 arda 19 yaşında. eğer artık kazandıracağı kupa kalmadı anlamında söylüyorsa messinin milii takım karnesini hatırlatırım. yani burada başarıya aç bir messi var. yani ardayı messiden daha fazla beğenebilirsin buna lafım olamaz ama popülist yorumlarla olmaz bu iş kılcalcım. halep ordaysa arşın burda derler adama.
kısacası günlerdir mail bombardımanına tutuyorum ntv sporu ve fuat akdağı. ama farkındayım daha kalabalık olmalıyız.
uluslararası ilişkilerde, ülkelerin kendi belirlediği ve bir sine qua non (olmazsa olmaz) olarak kabul edilen, diğer devletlerin bu çizgilerden ötesine dokunmamasını ihtar etmesi suretiyle çizdiği askeri çizgilerdir. hani bazı devlet başkanları televizyona çıkar da der ya:
-biz kırmızı çizgilerimizi koruyacağız...
özet olarak:
bir devlet diğer devlete ülkesi sınırları üzerine, ülkesi sınırlarına komşu olan bir devlet üzerine veya bir anlaşma üzerine belirlenmiş bir toprak parçası üzerine tek taraflı veya çift taraflı iki tane çizgi çekilmesi ve
"and içtim yemin ettim ben bu çizgiler ötesine geçmeyecem, geçende top olsun" demeleri eylemidir. oralar savaş dışı alan olarak kabul edilir.
en yakın örneğini ırak savaşı'nda türkiye'nin abd ye ilan ettiği ırak üzerindeki kırmızı çizgilerde görebiliriz.
ha ne olmuştur, bi kötü cisime yaramamıştır. yaptığı bütün anlaşmalarda bir failt accompli (oldu bitti) yaratmayı seven bir devlet olarak abd de, bu kırmızı çizgileri çiğneyeceğini baştan ilan etmiştir ki öyle de yapmıştır.
peki bu çizgiler çiğnenirse ne yapılır? hiçbir şey, en fazla andlaşma fesh edilir. çünkü hala daha uluslararası platformda devletleri yargılayabilecek devletlerin tam anlamında egemneliklerini devrettikleri bir yargı organı yoktur, uluslararası konjoktür tam anlamıyla anarşik bir yapıya sahiptir.
onun için zamanında bu düşünülmüş ve devletler bir örgüt kurup bizim dediğimze gelmeyen bizden değildir gibisinden bir bm kurmuşlardır. Türkiye zamanında kırmızı çizgileri oraya taşısaydı en azından sığınabileceği bir birleşmiş milletler hukuku olabilirdi. fakat ola ki zaten güvenlik konseyinin onaylamadığı bir savaşa girişen abd'ye birleşmiş milletler kurucu andlaşmasının 1. ve 2. maddesini ve 6. bölümünü komple ihlal etmesine rağmen 5. maddeye istinaden bir yaptırım yapılmamıştır.
(bkz: bm nin abd ye karışamaması)
yani olayı bm nezdine taşımak bile gereksiz olurdu ki, bu da kırmızı çizgilerin karizmasının, tatbikatta kullanılabilirliğinin ve yaptırımının ne kadar olduğunu gösteriyor bizlere.