Bütün tuğla kitapları okumuş biriyim. Parma manastırı için okunmasa da olur diyorum, ama kızıl ile kara mutlaka okunmalı! Stendhal'ı psikolojik romanın mucidi yapmakla kalmayıp zirveye oturtan bir roman. Julien sorel başkarakteri üzerinden aşk, entrika, para, güç konuları, din adamlığı ve askerlik çerçevesinde işleniyor. Son derece sürükleyici. Julien genç, zeki, yakışıklı, hünerli vesaire. Gel gör ki nihilizm esaretinde görünmekte. kitabı okumaya değer kılan da zaten onun kendi içinde yaşadığı bu çelişkiler. Bir yandan tutkuyla kahraman asker olmayı hayal ediyor bir yandan çileci kafasıyla kendini manastıra adıyor. Onda kendimize dair birçok ortak nokta bulabiliriz. Ben onun hiçbir baltaya sap olamamış versiyonu gibiyim mesela. Allah sonumuzu benzetmesin.
Hayatımda okuduğum 2-3 kitap arasındaki en güzel eserlerden biridir. Stendhal tarafından kaleme alınan Klasik bir eserdir ve romantizm etkisi ile yazılmıştır.
Kitap okumak zaman kaybıdır, ancak illa okuyacağım diyorsanız bunun gibi klasik eserleri okuyunuz.
Realizmi iliklerinize kadar hissedeceğiniz romandır. Birçok romanda baş kahraman her zaman iyidir, kötülük yapsa bile mutlaka onun arkasında o kötülüğü haklı çıkaracak bir neden vardır. Ama bu romandaki baş karakter Julien Sorel, tıpkı gerçek dünyadaki insanlar gibi sırf insan olduğu için kötü oluyor. Birine delice aşık olduğunu iddia ederken menfaati gereği onu terk edip başka biriyle olabiliyor. ilk defa bir karakterden bu kadar nefret ederken yazarını bu kadar sevdim.
sefillere muadil gösterilen yapıttır. fakat sefillerin yanından geçemez kanaatimce. ha kızıl ile kara'nın tarihin en önemli romanlarından biri olduğunu değiştirir mi bu değiştirmez , neden çünkü sefiller bu kategoriyi çoktan aşmış bir roman.
stendhal'ın asıl ismi "kızıl ile kara" olan kitabının yaygın ismidir. can yayınlarından çıkan özgün baskı üstad nurullah ataç tarafından çevrilmiştir. bu ada ayrı bir güzellik demektir zaten.
Ah julien ah, lise yıllarımda kabusum olmuştun resmen. Stendhal tarafından yazılmış bu klasik eseri lise yıllarımda edebiyat hocamız bizden okuyup bitirmemizi istemişti. Normalde pek sallamıyacak olsakta sınavda kitapdan soru sorcağını söylemesi bizi yeterince yusuflandırmıştı. Önce fellik fellik romanın özetini aramıştım internette fakat bulduğum sonuçları yeterli görmeyince okumaya koyulmuştum. ne acılar çektim bu kitabı bitiricem diye o yıllar. Sonuç olarak kitabı bitirmiş ve edebiyat dersinden geçmiştim.
19 buçuk yaşındayken okumanın julien sorel'in yerine kendini koymakta pek bir kolaylık sağladığı stendhal klasiği.
--spoiler--
julien sürekli din adamlığı ve askerlik; siyah* ve kırmızı* arasında gidip gelir. napolyon dönemini bir çeyrek asırla kaçırdığı için kendisini şanssız addeder. bu şanssızlığa bir de basit bir kerestecinin oğlu olma durumu eklenince, diğerlerinden sivrilmek pek bir olanaksız olmuştur. fakat latince bilmesi ve yakışıklı olması gibi etkenler diğer şanssızlıklarını örtmüştür. ihtiras dolu maceralarında, yaşamın dehlizinde sürüklenip durmuştur. birbirinden yasak aşklar yaşamıştır, sonra da kendisine göre gururlu bir ölüm tarzıyla yaşamı sonlanmıştır.
--spoiler--
romantizmden realizme geçişin bir örneği olan stendhal romanıdır. bu roman tamamen realist ya da tamamen romantik sayılamaz. nitekim yazarın realizme daha yakın olduğu görülür -"roman yol boyunca gezdirilen bir aynadır" sözüyle bunu ifade eder- fakat romantik ifadeleri de göz ardı edilmemelidir.
romanda yazarın julien sorel karakteri üzerindeki tahlili oldukça başarılıdır. insanın iç dünyasını, kararsızlıklarını, kafasındaki karışıklıkları en iyi anlatabilen yazarlardandır. döneminin içinde değerlendirilerek okunmalıdır, çünkü soylulukla ilgili düşüncelerin boyutunu insan ancak böyle anlayabilir.