Uslubuna bir diyecegim yok fakat içerik olarak sanki kafamda bir tuhaflık i andirmiyor degil. Sanki karakterler ayniymis gibi. Sürekli dusunen vs. Yine de orhan pamuk u severim tabi.
Bir şeylerin kitaptaki bazı hikayeler gibi iyi olmadığını düşündüren Orhan pamuk kitabıdır. Etki olarak bakacak olursam bir "kara kitap" bir "kar" ya da "kafamda bir tuhaflık" etkisi oluşmadı bende ama bence yazarının derin üslubu bu kitapta da vardı ve okumaya değerdi.
Okuduğu zaman beni hatırladığını söyleyen birinin ardından, biraz zaman geçmesine rağmen aklımda kalıp bugün aldığım kitap. Bir kitapla hatırlanmak ne kadar gurur okşayıcı anlayamazsınız. Gerçi o da anlamamıştır mk.
sürükleyici ve rahatsız edici bir yanı olan fakat bana her şeyden bahsederken yüzeysel kalmış bir Roman olarak geldi aslında.
konu, içerik kesinlikle dikkate değer, bilinçaltı süreçleri üzerine özellikle fakat dediğim gibi oldukça yüzeysel şekilde bir çok şeyden bahsedilmiş bu sebepten bazı şeyler havada kaldı bir şeyler tam oturmadı zihnimde.
Fakat diğer orhan Pamuk kitapları gibi, psikoloji, tarih edebiyat iç içe yine her şeye rağmen okunası.
Tabii yazar Orhan Pamuk olunca en vasat kitap bile güzel ve akıcı oluyor.
Ensest konusuna gelirsek bir çok kişi 114. Sayfadaki ifadelere takılmış ama oradaki ifadeler hiçbir şey, hatta masum. Kitabı ayrıntılarına dikkat ederek okuyanlar(yani benim gibi) çok daha ağır ensest iğnelemeler olduğunu farkedecekler.
Ha analı-oğullu ensest ifadeler gerekli miydi bu kitapta? Tabii ki gerekliydi çünkü kitabın anlatmak istediği hikaye aslında Oedipus ve Rüstem hikayelerinin günümüz istanbul' una uyarlanmasından ibaret.
Tıpkı Mahmut Usta gibi okuyucuda bu hikayeyi duyunca rahatsız olur. Rahatsızlığın sebebi oedipus'un babasını öldürmesi mi? yoksa anasıyla yatması mı?
Veya Rüstem şah'ın kendi oğlunu öldürme sahnesinde acıklı olan şey bir babanın kendi oğlunu öldürmesi mi? Yoksa oğulun ölmesi mi?
Bu bakış açılarına göre kitabın anlattığı içerikte farklılaşıyor. Kitabın sonu her zamanki gibi muğlak. Çünkü yazar her iki hikayeyide kitaba uydurmuş.
Mevzu doğulu veya batılı olmakla da alakalı. Ya da ikisine de ait olamamakla. Kahramanımız ne gerçek babasını ne de Mahmut Ustasını kabullenmiyor.
Kabullendiği tek şey kendisi ve çıkarları. Tıpkı toplumumuzun her ferdinin yaptığı gibi.
Vs. vs.
Uzun uzadıya inceleme yazmaya gerek yok. Orhan pamuk seviyorsanız illaki okuyacaksınız ama daha kara kitap, yeni hayat gibi şaheserleri veya kafamda bir tuhaflık, benim adım kırmızı, beyaz kale gibi bu kitaptan çok daha sağlam kitapları okumadıysanız bence gereği yok okumanızın. O saydığım kitapları okuyun.
Kafamda Bir Tuhaflık için senelerce reklam yapan Pamuk'un reklamsız birden çıkardığı kitaptır.
Daha okuyamadım ama yapılan eleştirilere bakarak şunu söyleyebilirim ki Orhan Pamuk kadar boş-beleş eleştirilen birisi daha yoktur.
Yorumlara ve eleştirilere sakın sanmayın. işin edebi değerini bir kenara bırakarak söylüyorum Orhan Pamuk kitapları bu şehri ve kendini birazcıkta olsa anlamak isteyenlerin muhakkak bakması gereken kitaplardır.
murat bardakçı tarafından sert bir dille eleştrilen roman. adamın eleştirisinin sonuna kadar katılıyorum. hadi şimdi açıklıyayım.
orhan pamuk nobel ödüllü bir adammı? evet. orası doğru. şimdi bu romanı sırf orhan pamuk gibi bir yazar yazdı diye illaki içindeki her şeyin harfi harfine doğrumu olması gerekiyor. şimdi bu bizim türk milleti yazılana bakmaz, yazana bakar. yazan kişi kendi kafasından biriyse bu adam doğru yazmıştır. yok muhalif kişilerden biri yazdıysa yanlış yazmıştır mantığı var. şimdi murat bardakçı eleştirisinde şu noktaya dikkat çekiyor; ''böyle bir kitabı avrupa da yazmaya çalışan bir yazar 3 yıl hapis cezası yemenin eşiğinden son anda döndü ve kitap piyasadan toplatıldı'' şimdi zurnanın zart dediği yere gelelim amk. türkiye'yi özgürlüğü kısıtlanmış ülke olarak gören bazı armut beyinliler, yukarıda ki yazıdan yaşadıkları ülkenin ne kadar özgür olduğunu anlasınlar. hadi orhan pamuk eline yüzüne bulaştırarak nobeli bir şekilde aldı haklı veya haksız. ancak eleştiri sonuna kadar doğrudur.
yok efendim ülkeyi ensest ilişki yumağı gibi göstermiş!? bilmem ne ne... sanki öyle bir şey yok. adam kafasına göre yazmış. sayın bardakçı fildişi kulesinden bir kaç tarih kitabı okuyarak ülkem insanının sosyolojik olmak üzere diğer her tür ''jik'' kavramını birbirine bağlayıp eleştiri,aydınlanma! olacağını sanıyor ama bilsin ki malum papyonluyla kokteyl partilerine katılıp iki ll'li entellerle bıdı bıdı konuşmakla olmuyor. sen kimsin orhan pamuk'u eleştiriyorsun!
klasik orhan pamuk üslubu. yine çok beğendim. başkalarının aksine şehname daha çok ilgimi çekti. okumadığım için hayıflandım. ama gel gör ki adam edebi diline,kelimelerle raks edişine, okurun en çok sevdiği olan merak ögesini inatla,illaki diri tutmasına bakmıyor da gidip ensesti çıkarıyor. çünkü ensest yok, ensest yalan?