Aslı Erdoğan'ın ilk baskısı 1998'de adam yayıncılık tarafından yapılan romanı. Kitabın yeni baskıları mevcut ve Everest yayınları tarafından yapılıyor.
Aslı Erdoğan'ın biyografisine baktığımızda yaşamının bir döneminde rio de janeiro da fizik doktorasına başladığını ancak eğitimini yarım bıraktığını görürüz.
Kırmızı pelerinli kent de bir rio romanı. Rio'ya yalnızca bir yıllığına gelip orada çakılıp kalan özgür isminde bir kahramanı var. Özgür bir yandan yaşamını sürdürmeye çalışırken bir yandan da rio üzerinden şekillendirdiği romanını yazmaya çalışıyor. Korkunç bir yalnızlık ve güvenlik duygusunun kaybolduğu bir atmosferde bir yandan da parasızlıkla olan mücadelesini okuyoruz.
Kırmızı pelerinli kent oldukça karamsar bir roman. Rio da bu karamsarlığın en önemli pekiştireci. Son derece güvensiz bir kent ve ne zaman başınıza ne geleceğini asla bilemiyorsunuz.
Romanın bir diğer tamamlayıcı unsuru da sıcak. Tropikal iklimin inanılmaz sertliği anlatıcının ve gözlemlediği diğer insanların içinde bulunduğu ruh halini çok iyi tamamlıyor.
Son olarak, kırmızı pelerinli kent, başarılı bir roman mı bilmiyorum. Otobiyografik unsurlar ve anlatım bence romanı bir hayli aksatıyor.
Kitaptan:
Para bir baston gibidir, insanın dik durmasını sağlar. Yıllar önce istanbul da bir taksi şoföründen duyup, içerdiği bilgeliği ancak rio da kavradığı bu cümleyi her Allahın günü anımsıyordu. Her eğilip bükülüşünde, yağ çekişinde, alttan alışında. . . (s.37)
Betimlemeleri insana o anlari yasatiyor. Rio'nun sicagini o kadar gerçekçi betimliyor ki okurken icimin daraldigini, tenimin bronzlastigini hissettim. Vadideki silah sesleri benim kulagimdan geçti.
Anlatım olarak güzel olsa da herhangi bir olay barındırmaması açısından beni tatmin etmedi. Edebi yönü olmasa gezi yazısı diyeceğim neredeyse. Rio'yu, yaşam şartlarını, orada yaşayan insanları anlatıyor. Velhasıl ortada elle tutulur bir konu yok.
edebiyatımızın önemli isimlerinden aslı erdoğana ait kitap. bile karasunun gece kitabına yapılan benzetmelere katılmamakla beraber lirik anlatımıyla okunası kitap. Klasik bir olay örgüsü arayan biri iseniz uzak durun tabi.
alıntısı ise:
Kaosun denklemi çok basit aslında. Yaşam=yaşam. Ölüm=ölüm. Oysa hepimiz kendi denklemimizi kurmanın ve dünyayı ona eşdeğer kurmanın peşindeyiz. Ne aymazlık!
Senin içindekini barındıracak derinlikte hiçbir şey yoktur gerçek dünyada; ama sen de,yaşamın,ölümün ve bütün düşlerinle, gerçeğin korkunç sonsuzluğunda, oylumsuz bir noktadan daha büyük değilsin.
20' li yaşlarının sonundaki özgür' ün cinsellik, suç, eğlence, sıcak ile iç içe rio de janeiro' ya yazdığı romanla başkaldırısını anlatan aslı erdoğan romanı.
Aslı Erdoğan, Kırmızı Pelerinli Kent’te cehennemi anlatmış adeta. Rio da ölümün, uyuşturucunun, tecavüzün sıradan ve alışıldık olduğunu, insanların bunu kanıksadığını söyleyip durmuş her bölümde.
Yalnızlık kavramı bu kitabın tüm hücrelerine sinsice sinmiş.
Belirli bir olay örgüsü yok, kitap baştan sona sıfat ve benzetme dolu betimlemelerle geçiyor. Bu yüzden Bir romandan çok bir gezi yazısını çağrıştıran bölümler göze çarpıyor. Birazdan bitecek betimlemeler olay başlayacak beklentisini çoğu zaman suya düşürüyor. Yani akmıyor kısacası.
Diyalog yok denecek kadar az, hep iç konuşmalar var. Yalnızlığı anlatacak bir eserde iç konuşmanın fazla olması gayet doğal.
Yine de yalnızlığı anlatırken hissettirmesi bu kitabı okumak için yeterli bir sebep.
Kendimi olduğumdan daha büyük göstermek için yazıyorum. Çünkü...
Çok, çok küçüğüm.