Bu kadar konuşulması üzerine merak edip izledim. Piyasadaki televizyon dizilerinin standartlarını aşmış durumda. insanın ruhuna dokunuyor, düşündürüyor. Ücretli platformlarda da görmek isterim. Karakterler de çok iyi seçilmiş herkes harika güzel, yakışıklı ve fit değil. Sadece psikoloğun içinden düşünmelerini seslendirmeleri ve kameranın hasta anılarını aktarırken sürekli yüzlerine yakınlaştırmaları biraz göze batıyor. Psikoloğun sürekli aynı makyajı yapması ve sürekli takım giymesi de gerçek dışı. Arada gömlek, etek, bluz giydirmeliler böylece daha fazla akıyor gibi hissederiz. Şu aşırı sinirli bankacı da çok abartılmış adamın normal hali yok oturuyor, yürüyor, içiyor, nefes alıyor her şeye sinirleniyor sadece bu karakteri gerçekçi bulmadım. Birde danışman kadın fazla abartılmış dünya para ver gel danışman seni azarlasın yok öyle dünya. Daha profesyonel yaklaşım ve iletişimi olan bir karakter yaratılabilirdi. Daha iyilerini de görürüz umarım iyi iş çıkarmışlar.
Mehmetler her yerde.
Dayak yediğin için dayak yemek...
ileride çocuğunu döver. Çocuğun öğrendiği şey dayak yemek. Karşılık vermek değilki. Çocuk da dışarıda dayak yer.
Adam kendini çocuğunda görmeye katlanamaz ve yine döver...
Yayına girdikten sonra yüksek reytinglere ulaştı ve üç dizinin fişi çekildi. Bay yanlış, babil ve hercai.
Bunlardan final yapmasına en çok sevindiğim ise bay yanlış saçmalığı ile hercai aşiret saçmalığıydı.
binnur kaya'nın bir anda şahika koçaraslanlı olup "aaayyy içim şişti ne ağlıyosun beeaaa" diye böğürmeyeceğinin garantisini veremez bana hiç kimse.
evrim alasya'ya da 5 kilo fondöten sürünce kendisini gençleştirememişsiniz üzgünüm. yok muydu gençliğini oynayacak bir oyuncu? ayrıca evrim hanıma çok teessüf ederim kimseye etmem şikayeti ne hale getirmiş... üzdü.
terapideki sıkıntılara falan değinmeyeceğim, aklı başında olan herkes terapinin komşuyla dertleşir gibi, ağla ağla açılırsın kıvamında olmayacağını bilir zaten.
melisa sözen bebişime çok kalp, ama karakteri hemen iyileştir ve kaç ordan.
Çoğunluğu, Eğitime öcü gibi bakan, kitap okumayan, psikoloji, sosyoloji, felsefe gibi konulara fersah fersah uzak, empati yeteneği -65566 olan bir topluma uygun olmayan bir dizidir.
Gideceği her psikiyatr' dan, dizideki psikiyatrın aynısından isteyecek, aynı telkinleri, aynı metodları bekleyecek, olmayınca da hayal kırıklığına uğrayacak milyonlarca insan vardır bu ülkede.
Oysa her sorunun, her kişinin, metodu, yaklaşımı, ele alınış biçimi farklıdır.
Ayrıca Kliniklerin, psikiyatristlerin, psikologların sihirli oldukları, her konuyu mutlaka tedavi ettikleri algısının yerleşmesi de son derece tehlikeli bir durum.
Binnur kaya' nın, yeteneğine, rol becerisine zerre sözüm olmasa da, daha sempatik yazılsaydı keşke.
Bazı bakışları ve tebessümlerinden rahatsız oluyorum sanki, oturmamış gibi, belki de komedyen kimliğine o kadar alışığız ki...
iki defa izledim bu diziyi ama bitiremeden kapattım.
Allaf affetsin ama içim şişti.
Saatlerce olumsuzluk izlemeye gücüm yok belkide ondan...
Dram bağımlılarının bayıldığı, ekranda veyahut gerçek hayatta olsun, salya sümük ağlayan, avaz avaz bağıran insanlara tahammül edemeyen ben gibi bireyleri rahatsız edebilen bir dizi.
Gerçekten felaket, acı, gözyaşı hikayelerine rahatsızlık derecesinde meraklı bir toplumuz.
Örnek vereyim,
Dün mahalleye polis geldi,
Gece 1 gibi karşi apartmandan sanırım iki komşu arasında ufak bir tartışma olmuş, sanırım gece ses yapıyor komsunun biri diğeri de rahatsız olmuş polis çağırmış, tabi mahallede polis aracının geldiğini belli eden mavi kırmızı ışıklar yanınca bütün mahalle sokağa döküldü, kimi kahkaha atıyor, kimi çekirdek çitleyip acaba ne olmuş ki diye diğerine soruyor.
Neyse polis işi tatlıya bağladı, iki komşu arasında da hiç öyle sesler yükselmedi, ama meraklı kalabalık gecemin içine etti... o saatte sokakta fazlaca ses yaptılar çünkü.
Polis kardeşlerimiz de, bir şey yok, Hadi dağılsın herkes evine diye ayar verdi bu merakli kalabalığa.
Diyeceğim o ki, ben bu milletten tiksiniyorum.
Bu milletin ilgisini cezbedecek dizilerden de öyle!
Kendime acı çektirme isteğini kabartan, yıllar sonra bir tv programını izlememle televizyon formatının malum dönemle nasıl paralel bir şekilde yozlaştığını gösteren saçmalıktır. Uyan ey gözlerim gafletten uyanasdgjk. Cidden millet bunları mı izliyor lan!.
Yazar, psikiyatr ve sunucu olan Gülseren Kavas ın, yani en bilindik haliyle Gülseren Budayıcıoğlu nun yapıtlarından birinin diziye çevrilmesiyle çok duyduğumuz bir odadır. Kırmızı oda haricinde istanbullu gelin, doğduğun ev kaderindir, masumlar apartmanı isimli dizilerin de ilham kaynağıdır.
Kırmızı oda daki psikiyatr rolünü Binnur Kaya nın üstlenmiş olması da cuk diye oturmuştur.
insanın izlerken kendi hayatı ve psikolojik sorunları konusunda aydınlanma yaşadığı, son dönemlerin en kaliteli dizilerinden biri. şu an televizyonda oynayan diğer tüm dizileri tek başına gömer. ancak tek bir bölümüne ayrılan süre gerçekten çok fazla. zaten çok ağır konuları ardı sıra işleyen bir dizi için ekstra uzun bir süre bu. insan algısı o kadar yoğun bir diziye karşı en fazla 1 saat 15 dakika civarı uyanık kalabilir. zaten diziyle ilgili görebildiğim tek sorun da bu. inşallah kısa sürede bu sorun ortadan kalkar.
ha bir de söylemeden edemeyeceğim, alya'nın annesi rolüne koyup da trakya gibi kadınlarının güzelliğiyle meşhur bir coğrafyada uğruna cinayet işlettiğiniz kadın dümdüz çirkin. alya'nın sahnelerini her izleyişimde içimde dönüp duruyordu bu gerçek, söyledim rahatladım.