semt pazarına girer girmez, karşıki tezgahın önünde dururken gördüm onu, daha ilk anda etkilemişti beni, çarpıldım sanki, güneş ışığında pırıl pırıl parlıyordu, al beni diyordu resmen, seninim diyordu fısıldayarak, hemen pazarcıyla pazarlığa başladım. mutlaka almalıydım, neyse ki uzun bir mücadelenin neticesinde aldım ve koşar adım eve geldim. hemen içini doldurmalıydım, bir saniye bile beklemeden girmeliydim içine, hemen suyu doldurdum, içine girdim, başladım yıkanmaya, ama bir de ne göreyim, suyu üstten veriyorum, alttan akıp gidiyor. meğer delikmiş, daha o ilk anda beni böylesine etkileyen kırmızı leğen, delik çıkmıştı, böylesi bir hayal kırıklığı olamazdı. koştuğum gibi pazarcının eline tutuşturdum leğeni, ver paramı bu leğen delik dedim. aldım paramı ve derin bir hayal kırıklığı ile evime geri döndüm. işte böyle bir hikayedir kırmızı leğen.