Keşke o güller şimdi benim kollarımda olabilseydi. Bakıp sevgiliye şaşkınlıkla bir öpücük kondursaydım ve minnettarlık ve sevinç karışımı bir sevgi gösterisinde bulunsaydım.Ah be sevgili kimbilir nerdesin şimdi. Hangi uzak diyarda hangi dönülmez yoldasın.
hikayesi ilede güzel olan türküdür. savaş zamanında askere giden bir kişinin yolunu gözleyen anası oğlunun dönüşü için her gün tren garına gidip yolunu beklemektedir. bir gün gelinine yine tren garına gideceğini söyleyip gitmiştir döndügünde ise gelini ile bir adamı yatakta yakalamıştır ve tüfegi eline almıştır fakat gelini ile yatakta yakaladığı kişi oğludur.
milli güvenlik öğretmenimizin "çanakkale şehitleri" haftasında özel olarak okula teyp getirip bize dinlettiği şarkı. şarkıyı fon müziği olarak kullanıp üstüne öyle bir konuşma yaptı ki. gözyaşları sel oldu tüm sınıfın.
--spoiler--
Türkünün Hikayesi Konusunda ise Çeşitli Rivayetler Vardır ...
Ali diye bir oğlan varmış zamanında.Savaş patlak vermeden evvel gönül vermiş bir güzele, evlenmiş ve evliliğinin daha kırkı çıkmadan askere çağrılıvermiş.Ali sevdiğini anası ile bir başına bırakıvermiş ve askere gitmiş.Ali askere gitmesinden epey bir süre geçmesinden sonra savaşın bittiği haberi gelmiş köye Ali'nin anası ile sevdiği mutluluk sarhoşu olmuşlar.Ali'nin içinde bulunduğu grubun şehre dönüş tarihi belli olmuş bunun üzerine anası ve karısı başlamışlar hazırlığa.Ve o gün geldiğinde anası demiş ki
"Kızım ben gidip tren istasyonunda bekleyeyim oğlumu sende hazırlıkları tamamla evde" deyip tren istasyonun yolunu sabahın köründe tutmuş.Anası başlamış beklemeye.Bir tren gelir biri gider ve oğlan gelmezmiş.Anası hava kararıncaya kadar beklemiş ve oğlan gelmemiş.Umudunu kesen ana evin yolunu tutmuş.
Eve geldiğinde gelinin odasında sesler geldiğini duyup kapıya yanaştığında içerde bir erkek olduğunu anlar.Bizim Anadolu'nun anası namusunu kirli bırakır mı içerden tüfeği kaptığı gibi odaya dalıverir ve yorgana doğru boşaltır mermileri.Ortalık kan gölüne dönmüştür.O arada yorgan sıyrılıverir yatağın üstünden.Birde ne görsün iki yıldır askerde olan oğulcuğu ile ona gözü gibi bakan gelini yatağın içersindedir.Meğersem anası istasyonda beklerken görememiştir oğlunu, oğlanda koştura koştura eve gitmiş ve sevdiceğini yalnız bulunca dayanamamıştır.Bundan sonra ana az olan aklını da yitirip yollara düşer ağzında bir türkü;
Kırmızı Gül Demet Demet...
Başka Bir Hikayeye Görede ,
Annesinin tek oğlu Mehmet, Erzurum yöresinde yetiştirdikleri ürünleri, bugünkü Ermenistan'ın başkenti, o dönemler önemli ticaret merkezi olan Revan'a (Erivan) kervan ile götürüp satmaktadır. Karayağız, güçlü kuvvetli Mehmet, annesine her akşam bahçelerinden derlediği gül demetini getirir. 'Sevgi ve saygı' ifadesi olan gül demetini anne duvara asıp kurutur, onlara baktıkça oğlunu görür gibi olur. Ancak vebaya yakalanan Mehmet, Revan'da ölür ve bir çalı dibine gömülür. Bir Mehmet değildir ölen, kervanın çoğu da bu amansız hastalıktan kurtulamaz. Ağır ağır Erzurum'a giren kervanı, analar, babalar, yavuklular meraklı gözlerle beklemektedir. Mehmet'in anası durumu öğrenince, deli olup dağlara düşer. Elinde bir demet kırmızı gül, dilinde "Kırmızı gül demet demet. Sevda değil bir alamet. Şol Revan'da balam kaldı. Yavrum kaldı.. diyerek ağıtlar yakıp dağlarda gezer durur."
--spoiler--
sözleri ise şöyledir:
Kırmızı gül demet demet.
Sevda değil bir alamet.
Balam nenni yavrum nenni.
Gitti gelmez o muhannet.
Şol revanda balam kaldı.
Yavrum kaldı balam nenni.
Kırmızı gül her dem olmaz.
Yaralara merhem olmaz.
Balam nenni yavrum nenni.
Ol tabipten merhem gelmez.
Şol revanda balam kaldı.
Yavrum kaldı balam nenni. *
bu da türküyü dinleyebileceğiniz link:
Hiç derdin yokken aglatabilen türküdür. Hikayesini bilince mi daha anlamlı yoksa müziğinin etkisi mi bilmiyorum ama en sevdigim türküdür.
3. Kez indirmeme ragmen bir türlü sorunduz dinleyemedigim türküdür.