bir animasyon filmi çekilen kahraman..
son derece eğlenceli, güzel bir animasyon...
kurabiyesi dillere destan olan büyükannenin bambaşka bir yönünü gözler önüne seren animasyon...
hikayenin orjinali ve değişim hikayesi çok ilginçtir. hikayenin aslında kurt yoktur ve kızın pelerini kırmızı değildir. kırmızı metalaşan kadınla özdeşleştirilmiştir. asıl hikayede kızın yolu ikiye ayrılmaktadır, toplu iğneler yolu ve çatal iğneler yolu.. hikayenin o dönemden bu güne toplumdaki kadın anlayışının nasıl evrildiğini zamanla kadının toplumsal kimliğinin erkek egemen sistem tarafından nasıl yozlaştırılıp tekrar üretime sokulduğunu gösteren güzel bir hikayedir. hikayenin orjinal metni tekrar ele geçirildiği vakit paylaşıma sunulacaktır.
"hikayenin orjinal metni tekrar ele geçirildiği vakit paylaşıma sunulacaktır" denilmiştir ama bugün şöyle bir şeye rastlanmıştır. bu sadece bu hikaye üzerine bir analizdir hikayenin orjinali hala o deride kalmıştır o derginin de yeri bilinmemektedir.
analiz:
Kırmızı başlıklı kız masalı, hem yetişkinler için, hem de çocuklar için evrensel bir çekiciliğe sahip olduğundan seçilmiştir. Masalın, hemen herkes tarafından bilindiği düşünülürse, erginlenme törenleri ile ilgili yaklaşıma, hızlı bir yoğunlaşma sağlanacaktır.
Erginlenme töreni bireyin 10-13 yaşları arasındayken evinden ve ailesinden ayrılması ile başlar. Masalın Grimm tarafından kaleme alınan biçiminde, anne kırmızı başlıklı kızı, yabancılarla konuşmaması için uyarmaz. Oysa Perrault tarafından yazılan biçiminde bu uyarı bir ders olarak yer alır. Kırmızı başlıklı kız, kurtla karşılaştığında şaşırmaz ya da korkmaz zira erginlenme töreninin başladığını biliyordur; her sınava boyun eğecektir. Erginlenme törenini yönetenlerin, çeşitli maskeler, kürkler, tüyler ve takma pençeler kullanarak hayvan kılıklarına girmeleri çok sık rastlanan bir durumdur. Hayvanların bir aşkınlık-yücelik simgesi olarak kullanılmaları neredeyse evrenseldir. Erginlenme törenini yönetenler de, hayvan biçimindeki tanrısal güçlerdir. Bu ritüel, büyük olasılıkla arkaik bir avcı kültürüne aittir. Masaldaki en önemli özellik, bir kahraman olarak avcının kızı gerçekten kurtaran kişi olmasıdır.
Ormandaki kulübe, erginlenme töreninin zaman dışı kutsal mekanıdır. Bir varmış, bir yokmuş sözleri, zaman dışı bir mekana gidileceğini açıklayan ilk uyarıdır. Bir diğer anahtar da, bu kutsal yere yine kutsal simgelerden olan şarap ve tatlı ekmek (pasta) bırakılması oluşturur (Grimm masalları kutsal Hıristiyan simgeleri ile doludur). Nine, bir çok köken mitinde karşılaşılan Ana Tanrıça ya da Toprak Anayı simgeler; hem besleyen, hem de yutup yok edendir. Kurt aslında nineyi, yani Ana Tanrıçayı yutmaz, sadece Ana Tanrıçanın yok edici, yutucu niteliğini simgeler.
Diğer bir erginlenme motifi, simgesel ölümdür. Genellikle erginlenme kulübesi bir yılan ya da canavar biçiminde varsayılır ve erginlenme adaylarını yuttuğu düşünülür. Karına ya da rahme geri dönüş sayesinde, kişilik yitirilir. Kurdun midesine giren kırmızı başlıklı kız, simgesel olarak ölmüştür.
Aslında kız, ninesinin yerini alan kurdu anında tanımalıydı. Oysa, yalnızca bu yeni ninenin olağandan büyük kimi organlarının ayrımına varır sadece. Simgesel olarak, kırmızı başlıklı kız bu erginlenmeci figürün tanrısal niteliklerini algılamaktadır.
Kız, yeniden doğduğunda, ninenin kötü yönünden hemen kurtulması gerektiğini düşünür. Yeni yetişkin statüsüne uygun olarak, ilk cesur ve kesin kararını verir. Kurdun karnını büyük taşlarla doldurur. Bir kez daha taşlar, yaşam veren bir işlev üstlenirler. Kız, yaşamsızlığın (taşların), kendi yaşamını kötülükten kurtarmak için kullanılacağını keşfeder. Burada erginlenmenin iki temel niteliğini, boyun eğme/özveri ile cesur eylemi, açıkça görebilmekteyiz. Kırmızı başlıklı kız, simgesel ölüme boyun eğmiştir ve doğanın karanlık yüzünü görmüştür; bu boyun eğiş ile öğrendiklerini, yaşamını tehdit eden tehlikeden kurtulmak için kullanmayı da becermelidir.
Anne kızını, yoldan uzaklaşma ve şarap şişesini sakın kırma diye öğütlemiştir. Doğal olarak, cinsel bir açıdan değerlendirilince annenin, kızının namuslu bir yolda kalması için çabaladığını ve bekaretini korumasını öğütlediğini düşünebiliriz. Oysa farklı bir düzeyde aynı uyarının, bilgilerini arttır, yeni şeyler öğren, ama yitip gitme anlamına gelebileceğini de değerlendirmeliyiz. Anne kızının, bir ergenlik törenine katılacağını ve bu törenin kıza, topluluk kültürünün içsel anlamlarını sağlayacağını bilmektedir. Kırmızı başlıklı kız, izlemesi gereken ve önceden belirlenmiş bir kültürel yola çıktığını anlamaktadır. Kız, masumiyetini yitirmekte, ancak bir kez daha kurtla karşılaşırsa ne yapması gerektiğini öğrenmektedir.
Erginlenme ritüellerinin belirli bir cinsel eğitimi de içerdikleri düşünülürse, yoldan sapmama ve şişeyi kırmama uyarıları, cinselliğin tehlikelerine ve namusun yitirilmesine işaret etmektedirler. Masalın sonunda cinsel değerlendirmeler daha belirginlik kazanır. Bu bölümde kadınların doğurganlık yetenekleri işlenir. Bu yetenek sayesinde kadınlar erkeklerden üstündürler. Karnındaki taşlarla, olanaksız hamileliği simgeleyen kurt gülünç duruma düşmektedir. Kız, kurdun karnına taşları doldurmuştur; bir yoruma göre burada taşlar kısırlığı simgelemektedir. Uyanan kurt bir kez sıçrayıp yere düşmüş ve hemen ölmüştür. Böylece işlediği suça uygun bir cezayı çekmiş, kısırlığın simgesi taşlar tarafından öldürülmüştür.
polyanna kadar olmasa da iyi kalpli olarak atfedebileceğim bir tipolojiye sahiptir kendisi.Aynı zamanda gereksiz saflık triplerine girerek yutulmasına ramak kalmış,kurt hayvanının(!)daha kötü nasıl gösterilemeyeceğini çocuklara en uygun öğretebilecek öykü kahramanı.
müthiş bir korku filmi olabilir diye düşündüğüm, alice in wonderland tadında ele alındığında insanları pek fena ürküteceğinden emin olduğum masal.
kbk: büyük anne, senin gözlerin neden bu kadar büyük.
kurt: seni daha iyi görebilmek için
kbk: o zaman bana son bir kez, iyice bak! ahahahahahahaha!!!
kurt: *
ilk okullarda görebileceğiniz özenli kızdır. dersleri çok iyi olmasada çok özenlidir. başlıkları kırmızı kalem ile yazmayı esirgemez. ne zaman isteseniz size 0.5 0.7 0.9 tombo uç temin edebilir.
Her gün yaptığım gibi ormanı temizlemeye çıkmıştım. Orman benim evim, temiz tutmak da benim görevim. Derken bir kız beliriverdi. Kırmızı başlık ve peleriniyle çok şüpheli bir görünümü vardı. Kimin aklına gelir bu garip kıyafeti giymek. Bir kurnazlık peşindeydi mutlaka. Bir süre dikkatle izledim bu garip kızı. Elinde taşıdığı üzeri örtülü sepette kim bilir ne taşıyordu!.. Yürüyüşü bile normal değildi. Yanına yaklaşıp ne yaptığını sorunca bana büyükannesinin evine gittiğini söyledi ama gel de inan. Yine de bıraktım peşini kendi işime döndüm. Ama aklım o kıza takıldı bir kere... Bir gidip bakayım doğru mu söyledikleri dedim kendi kendime; gerçekten böyle bir büyükanne var mı? Siz olsaydınız gerçekliğini kontrol etmek istemez miydiniz? Orman benim evim. Ben hem ev sahibiyim, hem de diğer orman sakinlerine karşı sorumluyum. Neyse uzatmayayım... Gittim, baktım ve gerçekten bir büyükanne buldum. Sorduğumda "evet o küçük kız benim torunum" dedi. Ben de sorumlu bir kişi olarak; "bu küçük kız yabancılarla konuşulmayacağını öğrenmemiş daha!..." dedim ve anlattım küçük kızla karşılaşmamı... Büyükanne de ürperdi ve birlikte küçük kıza bir ders vermeye karar verdik. O yatağın altına saklandı, ben Onun geceliğini giydim, başlığını taktım ve yatağına yattım. Küçük kız birazdan içeri girdi. Seslendi cevap verdim. Ne şaşkın bir çocuk!.. Beni büyükannesi sanıvermişti. Ben benim büyükannemi değil sesinden, kokusundan bile tanırım oysa ki. Neyse bunlar bir şey sayılmaz, daha neler yaptı bilseniz. Kulaklarımın niçin büyük olduğunu sordu. Ne ayıp şey hiç sorulur mu!... Yine de çocukluğuna verip yumuşak bir sesle cevapladım. "Seni iyi dinlemek için"... Ama bu sefer kalkıp da burnumun niçin büyük olduğunu sormaz mı!.. Küçük kız hiç mi hiç terbiye almamış. Ben zaten burnumu kendime kompleks haline getirdim, öz-güvenim sallantıda. Psikologlar, estetikçiler... Dünya para harcıyorum ama nafile. Yine aldırmamaya çalışırken bu sefer de ağzımın kocaman olduğunu yüzüme vurmaz mı! Tabi ki kızdım, siz olsanız kızmaz mıydınız? O sinirle ayağa fırlayıp peşinde koşturmaya başladım. Birden ne olsa beğenirsiniz! Bir kocaman avcı elinde tüfek kapıdan dalıverdi. Beni "seni hain kurt, büyükanneyi yedin değil mi?.." diye suçlamaz mı !.. Halbuki büyükannenin kılına bile dokunmadım, O da saklandığı yerden çıkıp beni korumaya çalışmadı. Malum yaşlılık, kulakları iyi duymuyor. Avcı mahkeme yapmadan infaz kararımı verdi. Tabi ben de adalet bulamayacağımı, hatta canımı yitireceğimi anlayıp pencereden zor attım kendimi. Geçirdiğim büyük korkunun sarsıntısı yetmiyormuş gibi o gün - bu gün ormanda bile yüzümü rahat gösteremez oldum. Adım haine çıktı.
Yeter Artık... Ben Suçsuzum... *
içinde çok sembol barındıran masal. örneğin kızın kırmızı kıyafeti aslında bekareti ve cinselliği simgeliyor. evinden annanesine doğru yürüdüğü yol ergenlik yolu, yani sonunda olgunluğa* ulaşacağı yol. yoldan çıkmamasının öğütlenmesi kendini herkese vermemesi gerektiğinin öğütlenmesi aslında. yoldan çiçekler için ayrılması olayların sonunda kurt tarafından yenmesine yolaçıyor. yemek sex ile bağdaştırılıyor tabii yine.