Biraz Sabahattin Ali'nin 'Kürk Mantolu Madonnası'ydın; biraz Ahmet Hamdi Tanpınar'ın 'Huzur'da anlattığı Nuran, ve en çok da Nilgün Marmara'ydın. Ne yalan söylemeli, yine Tanpınar'ın 'Bir Yaz Yağmuru' romanındaki o büyülü, o uçarı kadında da senden çok izler vardı. Masum bir sevinç için ikbal yakan kadınlardandın sen...
Bir cinnetin, bir karabasanın yaşandığı bu hayatta artık yoksun. iyiki de yoksun diyorum; çünkü çok acı çekerdin. Beynindeki esrar da yetmezdi seni avutmaya.
Ölümüne kadar, sana olan aşkımı bir sır gibi saklayıp, bu aşka o derin merhametinle bağlandığın için sana minnettarım. Çok yalnızım ve seni çok özlüyorum...
Sen benim için kırk yılda bir gibisin; öyle eksik, öyle hazin, öyle paramparça... *
Müthiş bir cezmi ersöz kitabı.
Betimlemeleri mükemmeldir.
Bu arada: " sen benim için, kırk yılda bir gibisin. Öyle eksik, öyle hazin, öyle paramparça."
nakaratı beni pek bir mutlu eden şarkıdır. Bu tanım muhtemelen aşağıdaki sözden gelmektedir, ancak gene de kırk yılda bir gibisin tam olarak ne demek anlayamadım, anlayan varsa aydınlatsın lütfen.
arabada son ses dinlenilmesi gereken parçalardan biri
aşık olduğum hatuna bu gece arabada konuşurken sesi sona verip dinleteceğim bu şarkının nakarat kısmını , öyle geçmişindeki hikaye beni üzmez falan lafları benlik değil o yüzden oralarda ses kısık olacak *