insanı lan keşke o lafları etmeyeydim de ne olacaksa olsaydı dedirten durum. genelde kınanır veya bir şeyle alay edilirse insanın başına geliyor. ben tövbe ettim zaten artık her şey olabilir gözü ile bakıyorum.
bir şeyi kınamak için ona maruz kalmak gerekir. bilmediğimiz görmediğimiz şeyi kınayamayız değil mi?
o halde mevzu şu...
kınadığımız şeyler çevremizde olan biten şeylerden ibarettir. ve çevremizde olan biten şeyler elbet zamanla bizi de tesiri altına alacaktır. kısaca "başımıza gelecektir."
bir örnekle taçlandıralım yazımızı...
örneğin suriyelileri kınarsanız bir gün oğlunuz bir suriyeliye aşık olabilir. ancak bu kınadığınızdan değil, muhtemelen suriyelilerin bol olduğu bir semtte yaşamanızdan kaynaklanıyor.
çocuğunuzun okumaması büyük laflar etmenizden dolayı değil. eşinizin başkasına götten vermesi, zamanla alkole başlamanız, babanızın ananızı boşaması... bunlar kınamaktan değil. bunlar çevrenizde olurken ses çıkarmamanızdan kaynaklı biraz da. bu sıkıntıları size gelene kadar siklememenizden. sizin bencil, dar kafalı, sikim akıllı bir amcık olmanızdan kaynaklanıyor.
Sürekli kınamaktandır.
Zaten samimiyetim olan kişiler bilir, konuşma boyunca sürekli soru sorarım. Genelde soruyu anlamadığınızda sorarsınız ama bende öyle degil. Ne demek istediğini anlasam da emin olmak için, onun nasıl açıklayacağını merak ettiğim için veya benim ne düşünerek yanlış anladığımı düşündüğünü merak ettiğim için kısacık konuşmada otuz tane soru sorabiliyorum. Gerçi karşımdakinin saçmaladığını düşündüğümde de kafasını çalıştırması için soru sorduğum olur. Konu nerden nereye.
Şuradan bağlayacağım, o kadar soruyu en çok yorum yapmak için soruyorum. O eleştirilerimi de başkalarına anlatıyorum tabii toplumca buna dedikodu diyoruz. Aslında bana göre hepsi inceleme sunumlarım ama sonuç değişmedi.
Bu kadar eleştiri yapınca da eninde sonunda onaylamadığınız şeyleri yaptığınızı fark ediyorsunuz. Ama eleştirmeden yapamam. Maalesef.