28 kasımda tr de başlayacak olan dizi.
"Kınalı Kuzular" adlı dizi, kendi içinde başlayıp biten 70'er dakikalık televizyon filmlerinden oluşuyor. ilk 13 bölüm Çanakkale Savaşı'nda şehit olan 13 askerin mektubuna dayanılarak senaryolaştırıldı.
'bir takım şerefsizler ve memleketi satanlar' şeklinde klasik hamasi-popülist bir serzenişten ziyade 'an itibariyle msn messenger'ı bloke etmiş sevgili 15 yaş ve üstü 'teenage' türk gençliği o saçma sapan sanal sohbeti(!) bıraksa da izlese o zamanın 15 küsür yaş türk gençlerinin yaptıkları, kendilerinin belki akıllarına dahi getirmedikleri fedakarlıkları bu ibretlik dizide', demek daha bir isabetli, daha bir hakiki olacaktır.
ilk bölüm;
cuma günü cuma ezanını okuyan erin ardına hemencecik türk askerleri saf tutarlar. işte o anda, çanakkale savaşı'nın pek az bilinen bir gerçeği ayaklanır ve ingiliz birlikleri arasında bulunan ve "halifeyi kurtarma vaadiyle" cepheye getirilen müslüman askerler [ki, çoğunluğu oluştururlar] de türk askerleriyle omuz omuza saf tutarlar. ertesi gün, harp meydanında, evvelki gün yanyana saf tutmuş kimseler, süngüleriyle birbirlerine ölüm saçarlar.
böyle ciddi bir meselenin bu kadar hassas, asil ve zarif şekilde ele alınmasından ötürü, haassaten ahmet yenilmez'e ve trt'ye derin şükranlarımı sunuyorum.
gec kalınmıs bir çalısma olmakla birlikte keske daha fazla para olsada sanlı türk tarihinde gizli saklı kalmıs nice kahramanlık hikayelerini böle izleyiciyle bulustursalar dedigimiz ayrıca devamını ve benzerlerini dort gozle bekledigimiz saygı duyulası yapım.
bazı platformlarda sırf g.te g.t diyor diye negatif yönde eleştirilen dizi.
neymiş efendim "bu faşizan dizi yunan-ermeni-ingiliz vs düşmanlığını körüklüyor"muş, "war-mongerlık" yapıyormuş(heyt be izanını yiyim ben senin)!
hımm... zannedersem böyle yaratıcı bir düşünceyi ortaya atan arkadaşlar bunun tarihi bir dizi olduğunun farkında değil, yada bişeyler batıyor, sanki tarihte yaşanmış birtakım gerçekleri görmememiz gerektiği yönünde "emirvaki" bir tavır var ortada, öyle gibi geldi bana, yanılıyor olabilir miyim acaba?
peki bu süper "politik doğrucu" entel arkadaşlar "ararat" filmi hakkında ne yorum yapmışlardı? (kaldı ki rahmetli hrant dink bile bazı yerlerde abartılmış sahnelerin olduğunu söylemiştir bizlere) o dizi türkiye'ye gelmeyince ortalığı velveleye vermemiş miydiler?
gelelim tarihi bir filmi politik doğruculuk gibi aşırı iki yüzlü ve bazen de kendi çıkarlarına uygun bir "feylezofi" yüzünden lanetlemeye... olacak şey değildir! böyle cahillik, böyle çıkarcılık ve böyle bir iki yüzlülük olamaz ya!
bu tip insanlara bakınca sözde "düşünce ve konuşma özgürlüğünü" savunan, aydın-fakat-beni-baydın kılıklı entel olmaya kasan bir çoğunluk görüyorum ben. bilmem yanlış mıyım?
kaldı ki ingiliz, fransız yunan vs orduları anadolu'yu işgal etmemişler miydi? yalan mı? bunu söyleyen herkes ingiliz yunan vs düşmanı mı? ayrıca elalemin "historically accurate" tanımına uyan bir yapımdan bahsediyoruz. "ee kem küm ortalık karışmasın ama" dedin diye bu dizi faşizan oluyor ha? vicdanını mıncıklayım ben senin be...
"madem bu kadar vatanseversiniz, bitirin okulunuzu! yedi düvelin üstümüze kan kustuğu tayyarelerden yapın, gemilerden yapın! trablus'ta, balkanlar'da, düşman bile bize tifüsten daha fazla zarar veremez! doktor olun, aşılar icat edin! bundan sonra savaş konusunu duymak istemiyorum!"
cümlelerini sarf etmiş, ve millete bu gerçeği tokat gibi vurmuş bir diziye hangi izanla, hangi şerefle, hangi haysiyetle hatta hangi namusla "savaş çığırtkanı faşist dizi!" diyebilir bir bünye anlamıyorum.
ya cidden türklerden nedensiz yere korkan birileri var, yada onlardan sadece hakları olanı korudular diye tiksinen bir zevat. hemde bunlar aramızda yaşıyor, bize de "beğenmiyorsan bizi bizgtrgit" demek kalıyor. kimse kusura bakmasın...
Çanakkale savaşları sırasında cepheye devamlı gencecik, pırıl pırıl insanlar yağmıştır. bu gencecik çocuklar savaşa gitmeden evvel kısa bir eğitimden geçer sonra cepheye giderlerdi. yeni erleri denetleyen komutan sırrı bey genç er hasan'ın saçındaki kınayı görüp ona takılır.
- hiç erkek adam saçına kına yakar mı?
- bilmiyorum komutanım anam yakmıştır!
genç adam gerçektende anasının neden saçına kına yaktığını bilmez. anasına bir mektup yazarak neden böyle bir şey yapma ihtiyacı duyduğunu sorar.
anasının cevabı çok duygusaldır.
- oğlum aslanım sen bu yaşa gelene kadar bu vatanın ekmeğini yedin suyunu içtin artık bu vatana borcunu ödeme vaktin geldi. sen babanın, benim, kardeşlerinin bu vatana bir kurbanısın. oğlum söyle kumandanına bizim buralarda kurbanlık diye ayrılan koyunlar kınalanır. bende seni evlatlarımın arasından vatana kurban adadım onun için saçını kınaladım.
ne yazık ki kınalı hasan mektubu kumandanına okuyamadan girdiği çatışmada yaralanmış ve kurtulamamıştır. kınalı hasan'ı defnetmeden evvel üzeridekiler alınır cebinden anasının mektubu da çıkar; o anın heyecanı ile bitmemiş bir şiir yazmıştır.
anam yakmış kınayı, aday diye
ben de vatan için kurban doğmuşum
anamdan allah'a, son bir hediye
kumandanım! ben ismail doğmuşum..
-alıntı-
bu ülke böyle kurtulmuştur... unutanlara hatırlatmak gerek!!
Erol ganaydın'ın oynadığı bölüm çok iyidir. Aksi ve sert bir bunak sanılan bahçıvanın, bahçedeki çiçeklere dadanan hayvana ne diye kızdığını öğrenince çok duygulandırır. Bir de kınalı hasan'ın şehit haberinin anasına verildiği son sahne... Kadın verilen fotoğrafı duvardaki yerine koyuverir. Ölmüşlerinin hatırasını anmak için her türk evladının yaptığı gibi. Tarih olarak çok zenginiz; ama yeterince bilmiyor ve kavrayamıyoruz, bu kesin.
